- 495 Okunma
- 6 Yorum
- 4 Beğeni
Kitap Gözü
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Kitap Gözü
Günümüzün çoğu şair, yazar ve edebiyatçılarının, topluma yön vermenin bir hayli gerisinde olduğu söylenegelmektedir. Bu tartışmalar enikonu ortak bir çerçevede kazandı üstelik. Doğrudur da. Ailede, okulda, toplumda yer edinmeye çalışan insanın bir benzerinin edebiyat çevrelerinde de görmek mümkün. Edebiyatta sanatta memba edinmenin araçlarından birisi de bir muhite dahil olma ve o muhitte serpilme realitesidir. Bunda sorun yok. Sorun, sadece kendi anlayışını esas alan bir tarikat veya cemaat mensupluğu taassubuna benzer bir halin yaşanmasındadır. Kendi muhiti dışındakileri hafifsemeyi başka mahallelerin membaına saygı duymamayı ve kabullenmemeyi görmekteyiz maalesef. Riyayı, nefreti emzirme mertebeleri ayrı bir hastalık olarak karşımızda duruyor. Çeşitli araçsallar yardımıyla yer edinme çabalarını, reklam istençlerini, şöhret edinme yöntemlerini, birilerinin lütuf ve keremine mazhar olma gayretlerini anlıyoruz ama bunlarda da bir üslup, bir sınır, bir firen ve bir anlaşılabilirlik olmalıdır. Eleştirim daha çok kadrolu, muhitli ve bürokratik sanat ve edebiyat anlayışlarınadır. Her türden kibir, kendini ve kendi muhitini asıl görme hastalıklarının karşısında, boy ölçülerinin alındığı, yiğitlik harmanları da var elbette. Franz Kafka’nın dediği gibi “Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor” Bunlar da böyledir belki de kim bilir? Zaman ve tarih, gereken elemeleri yapacak ve ortaya bir öz çıkaracaktır elbet. Önemli olan bu öze bir nokta olabilmenin samimi güzelliği olsa gerek.
Eleştiri ve münekkit üzerine bir değinide bulunacak olursam; Kırmadan, dökmeden yapılan yapıcı eleştiriler edebi ürüne bakışın ve olması gerektiğinin serimlenmesi adına çok önemlidir. Öncelikle münekkidin, yorumlayacak kavramları olması gerekir. Yapılan eleştirilerde, eserlerin daralarının düşüleceğine, edebi ürünün iyi, güzel ve olgun eserlere yönelmesine teşvik edilmesine bu şekilde yol alınmasına vesile olmak gerekir. Yazar için, eleştirinin ve eleştirmenin durduğu yer ve işlevi bu bağlamda çok önemlidir. Eleştirmeni, niyet okuyucu olarak da niteleyebiliriz. Eleştirinin, bir başka ifadeyle bizim kültürümüzde karşılığı olan tenkidin, en temelde doğru okuma ve tespit için bir araç olduğuna dikkat çekelim. Önemli olan metnin anlaşılması başka bir ifadeyle eserin anlaşılmadan tenkit edilemeyeceği gerçeğine bir vurgudur bu.
Sanat erbabı, edebiyatçı vicdan ve tavır sahibi olmalıdır. Mesela sanatçı “aferin delisi” olmamalıdır. Eskilerin, “zarf değil, mazrufa bakmak gerek” sözünün bir örneğini yaşamıyor değiliz. Daha öz anlamda, kültür insanının, sanatçının sepetinin dolu olması arzulanır. Ama her şeye rağmen yine de sanatçıdan daha çok ortaya çıkarılan ürün önemsenir. Şiire, şaire yönelik bütün mülahazaların okur ciheti de vardır elbette. Okurun, metni içselleştirmesi ve metnin kalbine nüfus edebilmesi arzulanmalıdır bir taraftan. Sanat erbabı alelusullükten kaçınmalı, sahih bir edebi ürüne ve sanata ulaşabilmek için onlarca olguyu havsalasında tutması gerekmektedir. Bu olgular gelip geçen, değişen bakışlardan daha çok behemehâl sağlam temeller bağlamında da ele alınmalıdır. Sanatta bilinmedik yolları denemek, yeni damarlar bulmak, münşerih alanları yakalayabilmek gibi birçok boyutunu da beraberinde tasavvur etmek gerekiyor. Sanatkarın avangart, devrimci gibi isimlendirmelerinden ziyade sanatkarın etki alanlarını, var olması gereken daha etkili bir dünyaya taşıma gayretlerini görmemiz gerekiyor. Bu durum erbabın hem niteliğini artıracak hem de iyelik ilişkisini kuvvetlendirecektir.
Edebi ürünün, sanatın öncelikli olarak tahkiyeden kurtulması gerekiyor. Daha çok edebiyatımızın ve sanatımızın maruz kaldığı Frankofoni (batı taklitçiliği), dekadan (yozlaşma) üzerinde durulup yaşanılan ikilemler bir bir irdelenmelidir. Ayrıca sanata bakışta doğu-batı kıyaslamaları da olagelmektedir. –Kadim bilgelik- ve –hinterland- kavramları üzerinden de bu konu etraflıca ele alınıp mülahazalarda bulunulmalıdır. Kalbimizi ferahlatan, yer yer hüzünlendiren. Hayata, aşka, felsefeye yönelmiş olan bir sanat ve edebiyat anlayışı olmalıdır. Hayatın içinden süzülmüş başka bir ifade ile yaşamdan süzülmüş geniş bir tecrübe ve tanıklıkla ele alınmış hayatın içinden beslenen bir sanat anlayışıdır bu. Tarih, niteliksiz emzirmelere ve hormonlu şişirmelere hiçbir şey kazandırmayacaktır. Güzelliklerin, letafetin neşvünema bulduğu daha güzel günlere hasretle…
İlkay Coşkun
Ekim 2023
www.kitapyurdu.com/kitap/kitap-gozu-/667181.html
YORUMLAR
İlkay Coşkun
Düşünce ufkuna derinlik katan yazınız için önce teşekkür ederim, ziyadesiyle tebrik ederim. Selam ve muhabbetle
İlkay Coşkun
İlkay Coşkun
İlkay Coşkun
Çok güzel hocam beğeniyle okudum güzel bir dil her esere değer kadar kutluyorum
İlkay Coşkun
Eleştiri sanatın, hele de edebiyatın olmazsa olmazlarındandır... Eğer ki bir eser fazla da eleştirilmiyorsa o sanatçı gelişme de sağlayamayacaktır... Edebiyat Sitelerinin yorumlarında çoğu zaman ahbap çavuş ilişkisi yaşanır, o da yorum yazarsan yazarım, düşüncesi ile devam eder. Herhangi bir dergide ya da bir kitap çıkartıldığı zaman eleştirmenlerin o kitap ya da eser üzerine yazdığı eleştirileri akıllı yazarlar, sağlam yazarlar her zaman dikkate alırlar ve gereğini yaparlar. Yazmayı hobi olarak görenler ise zaten hem eleştiriye hem de okumaya da fazla önem vermeyen egosu tavan yapmış kişilerdir ... Güzel bir yazı özetle kutlarım yürekten İlkay Bey...
İlkay Coşkun
Sağlıcakla kalınız. Selamlarımla.