- 261 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
NİÇİN YAZIYORUM?
M. NİHAT MALKOÇ
İlk şiirim 1988 senesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından o zamanlar yayımlanmakta olan "Gençliğin Sesi" dergisinde okuyucuyla buluştu. İlk telifimi de o zaman aldım. Bu da gösteriyor ki, yazdıklarımı henüz müstakil olarak iki kapak arasına almamış olsam da, iyi veya kötü, öyle veya böyle tam 35 seneden beri içimden geçenleri ve de hayata dair gözlemlerimi yazıyorum. O günden bugüne kadar yüzün üzerinde ortak kitapta ve dergide karalamalarım yayımlandı. Şükrolsun ki yazdıklarım 182 tane de ödül getirdi bana.
"Niçin yazıyorsun?" klişe sorusu bugüne kadar yakın ve uzak çevrem tarafından çok soruldu bana. Ben de bu suale karşılık o günkü ruh hâlime göre sözde farklı görünse de özde aynı olduklarını düşündüğüm cevaplar verdim. Bu cevapları sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Bu dünyada bir yolcu olduğumu düşünerek yolda iz bırakmak için yazıyorum.
Hakk’a ve hakikate olan aşkımı söz suretinde haykırmak için yazıyorum
Bu fâni dünyada yaşadığıma delil olsun diye yazıyorum.
"Dert söyletir." sözünün nişanesi olarak derdim olduğu için yazıyorum.
Bu dünyanın boğucu havasında inşirah bulmak ve nefes almak için yazıyorum.
Cümle hak ve hakikat gözden nihan olmasın diye yazıyorum.
Mazlumların gözü, kulağı ve dili (sesi) olmak için yazıyorum.
Doğru bildiklerim, yaşadıkça edindiğim sağlaması yapılmış acı ve tatlı tecrübeler gök boşluğunda kaybolmasın, ihtiyacı olanlar istifade etsin diye yazıyorum.
Söyleyecek ve paylaşacak bir şeylerim olduğu için yazıyorum.
En kalıcı öğrenme olarak gördüğüm yazarak öğrenmeyi öncelediğim için yazıyorum.
İçimdeki bir kısım bastırılmış duyguları, ötelediklerimi, bilinçaltı halısının altına süpürdüklerimi mahzenlerinden kurtarıp enginlerde kanatlanmaları için yazıyorum.
"Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür." derler ya, işte ben de bu minval üzere hafızamın ihanetine uğramamak, buna karşı bir çeşit tedbir almak için yazıyorum.
İçimdeki soğuk ve karanlık dehlizleri ısıtmak ve ışıtmak için yazıyorum.
Her şeyin tekrardan ibaret olduğu bu dünyada iki günümüzün bir olmaması nebevî ihtarına karşılık yaşadığımı hissetmek ve hissettirmek için yazıyorum.
Ruhumun derinliklerindeki söz bahçesinin iri güllerini dermek için yazıyorum.
Harlanmış gönül fırınlarında pişirilmiş hissiyat tuğlaları olarak gördüğüm bin bir çeşit ve rengârenk kelimelerden güçlü ve estetik söz kaleleri oluşturmak için yazıyorum.
Yazmayı, üsttekileri alta koyarak hakikatleri derdest eden vicdan fakiri zalimlere ve bozgunculara karşı kalıcı ve şahsiyetli bir eylem olarak gördüğüm için yazıyorum.
Dünyayla ve içindekilerle hak ve hakikat dairesinde sağlıklı bir iletişim kurmak için, elimle düzeltemediklerimi dilimle düzeltmek için yazıyorum.
Niçin ve nasıl yaşadığımı dünyadaki paydaşlarımla paylaşmak için yazıyorum.
(Y)etkililerin görüp de görmezden geldiklerini göstermek için yazıyorum.
Gündüzü gece sanıp büyük bir gafletle uyuyanları uyandırmak için yazıyorum.
Müstesna ânları ıskalamamak ve gönül ipine dizerek ebedileştirmek için yazıyorum.
Bir mümin olarak çok kızdığım ve çok sevindiğim hadiseleri anlatmak için yazıyorum.
Bir nehir misali sonsuza akıp giden zamanı kendimce durdurmak için yazıyorum.
Kâğıtla, kalemle ve mürekkeple yepyeni dostluklar; dünyalar kurmak için yazıyorum.
Bütün bilinmezlerin bilinmesinde yazmanın gücüne inandığım için yazıyorum.
Düne ve yaşadığıma dair (g)izlerimin kaybolmasından korktuğum için yazıyorum.
Yazmayı arzla arş arasında sesli düşünmek olarak gördüğüm için yazıyorum.
Kalemi kılıçtan keskin ve yazmayı bir temel ihtiyaç olarak gördüğüm için yazıyorum.
Bir sel misali önüne kattığını götüren hayattan bir şeyler kurtarmak için yazıyorum.
Hülâsa, yazarak nefes alanlardan olduğum için gönlümce nefes almak için yazıyorum.