6
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
463
Okunma
Edebiyat defterinin; birçoğunuz gibi benimde hayatımda çok önemli bir yeri var. Yazıyorum yayınlıyorum, okuyorum yorumluyorum. Bu site bana dost kazandırdı. Onlardan biri de, -belki de birincisi- Suat ZOBU’ dur. Sık sık görüşür sohbet ederiz. Bu gün aradı beni:
“Abi hiç sesin çıkmıyor. Nasılsın?”
“Memleketin hali gibiyim Suat.”
“Ne var ki memleketin halinde?”
“Görmüyor, duymuyor musun? Futbolcular bir âlem, saçlarına para saran fenomenler başka bir âlem. Fakirin karnı doymuyor, zenginin de gözü.”
Bilgedir benim Suat kardeşim. Tarihi bilir, siyasetten anlar, gündemi takip eder.
“Sahi be Suat şu olanların gerçek yüzünü bana bir anlatsana !”
Uzun uzun anlattı. Şaşırdım. Sohbetimizin bir yerinde:
“Abi birden bir milyona kadar saysana”
“O nereden çıktı şimdi?”
“Peki sayma. Şayet sayacak olsan ne kadar zamanda sayarsın?”
“Çok zaman alır herhâlde.”
“Bu fenomenler günde bir milyon kozmetik ürünü satıyorlarmış. Ürünü raftan indir, paketle kargoya ver. Bir günde bu kadar iş yapılabilir mi? “
"İşin içinde karışık işler var!"
Düşündüm. Gerçekten inandırıcı değildi savunmaları.
“Ya futbolcular?”
“ Onlar da başka âlem. Üç, beş, yedi milyon doların var. Çevir Türk lirasına, çıkan rakam en kapsamlı hesap makinasına sığmaz. O kadar para sana yettiği gibi yedi sülaleni de ihya eder. Ne gerek var bu kadar hırsa? ”
On beş Kasım benim yaş günümdü. Facebook’tan birçok arkadaşım mesaj yazıp yaş günümü kutladı. Suat’tan ses çıkmamıştı. Ona takılmak istedim.
“Sen benim yaş günümü niye kutlamadın?” Üzüldü.
“Eyvah ayıp etmişim. Emin ol haberim yoktu abi.”
“Önemli değil. Bilirim beni sevdiğini. O zaman yaş günümde yaşadığım bir olayı anlatayım da dinle”
“Zevkle dinlerim abi”
“Oğlum aradı beni.” Baba yaş günün kutlu olsun. Her yaş gününde sana hediyeler alıyoruz. Biz aramızda konuştuk. Bu yaş gününde değişik bir şey yapmaya karar verdik. Biz beşer yüz lira vereceğiz. Beş yüz lirada sen koyacaksın. Toplam iki bin lira edecek. Sana Borsadan Halka arz alacağız. Evde oturuyor, dışarı çıkmıyorsun. Borsayı takip et. Sana bir eğlence işte.”
Denileni yaptım. Geçen sürede iki bin liram üç bin beş yüz lira oldu. Benim neşeme diyecek yok. Hayaller kuruyor, çok zengin oluyorum. Hatta hayallerimde o kadar ileri gidiyorum ki Edebiyat Defterine rakip ben de bir site kuruyor, seni de şiir seçki kurulunun başına getiriyorum. Nasıl ama? (Aman ha bu hayalimden Defterin haberi olmasın yoksa beni siteden atarlar. Aramızda kalsın.)”
Suat o kendine has kahkahasını attıktan sonra:
“Abi bir borsa hikâyesi de ben sana anlatayım da dinle. Biz o yıllarda üç samimi arkadaştık. Ben mimar, diğer ikisi inşaat mühendisi. Bir arkadaşımız boğazından kesip eski model bir Reno almıştı. Sakin biriydi. Diğer arkadaşımız da zengin olma hayalleri kurardı. Ben her ne kadar duygusal olsam da, mantıklıydım. Zenginlik hayalleri kuran arkadaşım, Renosu olan arkadaşımızın devamlı beynine giriyor;
“Sat şu külüstür Renoyu Borsaya yatır. Çok sürmez kazancınla son model araba alırsın.”
Arkadaşım tereddütlüydü. Bana sordu:
“Karışmam.” Dedim.
Sonunda başardı. Arkadaşıma Renoyu sattırıp parayı borsaya yatırdılar.
Borsadan para kazandıkça, o sakin arkadaşa bir haller oldu. Konuşması, yürümesi değişti. Bu sefer İkisi birden beni ikna etme seferberliğine giriştiler.
“Suat sat şu babandan kalan evi. Parasını borsaya yatır. Kârınla villa alırsın villa…” Her seferinde:
“Ben dibini görmediğim suya girmem.” diyordum. Bıraktılar yakamı.
Yıl 1994 Şubat krizi.
Arkadaşın parası bir anda yarının da altına düştü. Meğerse içerdeki paranın yarısı kadar da borçlanarak kağıt alabiliyormuşsun. Bizim uyanık da öyle yapmış. Aracı kurum, ’O içerdeki borcunu hemen kapat. Değilse biz kağıtlarını satıp kapatırız’ deyince bizimki elindeki kağıtları bozdurup zar zor borcu kapatmış. El elde, baş başta.
Reno’nun parası battı gitti. Diğer arkadaşım da epey kaybetti. İkisi de çok üzüldü. Allah’tan onlara uyup evi satmamışım. Değilse çadırda oturacaktım!
Ben de çok üzüldüm arkadaşlarıma tabii.
Suat’la sohbetimiz tavını almıştı. Vedalaştık kapattık telefonlarımızı.
Emeksiz aş ya karın ağrıtırmış ya baş. Kazancın helal olanı makbuldür. Hırsın fazlası bela getirir.
Ben böyle düşünüyorum.
SAYGIYLA…