- 562 Okunma
- 2 Yorum
- 4 Beğeni
LİRİK ACILAR...
Ölü bir öfkeye bandım ölümü: öksüz bir seyir izlerken yüreğim sevgimdi verdiğim sadaka.
Verip veriştirense zalim zulmü katık etmişler bir kere mahrem sevgilerin diyalize girdiği ve ölümün kol gezdiği hastane köşelerinde büyüyen bir hüzün seli en çok da kıblesinde yaşar iken sahipsiz kaldığı kadar insan yüreği en çok da acısına ağlarken…
Sözcükleri seçme şansı ve lüksü tanımıyorum bu gün kendime bir o kadar uzaklığın karesini alıp içimdeki acılara b/ölüyorum yine ve sadece kendimi.
İlhamın yetilerinden nasiplendiğim de değil aslında olan biten:
Yetim sözcüklerden beslendiğim kadar diretmesi kalemin ve ettiğim kelamın yüzölçümü oysaki avuç içi varlığı yalnızlığım ve tekabül ettiği kadar varlığım hem çaresizliğe hem de var olmanın bilincinde yolum hiçlikle kesişmişken.
Günlerdir beni esir alan tuhaf bir korku ve kaygı bileşimi:
Sadık kalsam ne ki kaleme kaile alınmadığım kadar yazsam ne olacak ki ya da bunca yıldır yazıyor olmanın geri dönümünde banka hesabıma geçen tek kuruş olmadığı kadar lirik acılarla lirik hayal kırıklıkları ile kaç lira biriktirebildim ki kalemi bir kumbara gibi görmediğim kadar kumarda da aşkta da kaybettiğim.
Rengi turkuaz gökyüzünün.
Rakımı olmayan derin bir tevazu ve acı yüklendiğim.
Konuşmanın muadili ise sadece kalemin beti benzi atmış afaki varlığı ve göğe d/okunma arzusu ile kanat açıyor kalemim.
Ruhumdaki izdihamdan tutun da tekil varlığıma şerh düşen gölgelerden çıkıp da yola: başımı alıp gidemediğim kadar kendimden en çok da konu kendim oldu mu müşküle düştüğüm ve işte yazma arzusu ile oturmuşken masanın başına meşgule veren iç sesim…
Bir alt yazı geçeceğim illa ki hem hayata hem güne.
Soytarı güneş ise ıslıklıyor soğuk bedenimi hali hazırda yaşıyor olabilmenin verdiği derin bir sızı ve hissiyatla bekliyorum en çok da kalemin vadesinin dolup yok olmak arzusuyla yanıp tutuşuyorum.
Başa alıp da seyrettiğim filmin kaçıncı versiyonu kaçıncı karesinde saklıyım ki.
İsyanım kendime akabinde af dilerken…
Annemin ılık nefesinde uçuşurken sevgi sözcükleri.
Bir o kadar: bir ömür ikmale kalmamış başarılı öğrenci kimliğimin ertesi yaş haddinden bana verilmeyen pasonun hala da derdinde iken ve işte yüksek lisans yaptığım o yılların acı tablosu canlanıyor gözümde:
Çalışırken biriktirdiğim parayı okul için harcarken üstüne üstük düştüğüm dar boğazın ertesi ders çalışmaktan lokma geçmezken boğazımdan ve bir adım ötesi: ders çalışmak için ailemden ayrılıp kiraya çıktığım o soğuk ve daracık giriş katı.
Sözcüklerim isyankâr umarım af eder beni Tanrı.
Sözcüklerim lütufkâr umarım kalem yine terk etmeyecektir beni.
Kıblemde yanan ateş ve de:
Ruhumdaki sarkaç ve gizem.
Kalbimin üstüne konan tonlarca ağırlık.
Kalemse dibi görmenin efkârı ile bana savaş açmışken…
Bense tüm dünyaya tüm zalimlere ve iblise açtığım savaşta kaç cephede mücadele verdiğimi unutmuşken eklenen yeni sıkıntılar…
Keşke, her şey dünde kaldı, diyebilseydim ve dünümdeki derin hüznü dahi özlerken sadece sabır ve şükür duygusu ile yaşıyor olabilmenin verdiği kâh huzur kâh hicap ve esefle kaderime söylendiğim askıntı olan duygulardan ördüğüm bir cübbe misali üstüme geçirdiğim kimliklerin de göz ardı edilmesinden de öte hayatla olan tek b/ağım iken canım annem ve bir adım sonrası: iki arada bir derede kalemimle buluşup çalakalem yazdığım kadar savruk nidaların esintisinde haz etmediğim onlarca belki yüzlerce şiir ve yazıyı çöpe atmanın verdiği o tuhaf duyguyla hemhal olmanın verdiği acı ile ruhumu da telaşla çöpe atma isteğini doğuran iken süregelen hayal kırıklıklarım.
Latif bir esinti filan da değil hani günlerdir esen poyraz.
Albenisi mi duyguların ya da dört gözle beklediğim kış mevsim mi?
Kış güneşine müteşekkir olmaktan başka da çarem yok iken ve doğal gazın verdiği sıcaklık değil ılık bile değilken radyatörler ben şimdiden yazı ve baharı beklemeye başladığım kadar içimdeki dağlara yağan karın soğuttuğundan da öte üşümekle yanmak arasında gidip geldiğim…
Renklerin tutkusu ve sözcüklerin tutulan nutku:
Günlük hayatımı idame ettirmekle idam mangam da beni bir adım ötemde beklerken ve kurulan idam sehpasında hiçbir şey yokmuşçasına kahvaltımı edip sözüm ona güne hazırlıklı kavuşmak adına bir sakatatmışçasına çektiğim ıstırap ve işte üstüne içtiğim bir bardak dolusu soğuk su asla da eritmeyecektir kabrimde yatan karı.
Ruhumdaki dev sarkaç ileri geri tetiklerken duygularımı.
Kaleminse nazından usanıp yazdığım ne var ne yok bir avazda silmek adına bastığım delete tuşunda saklı iken aslında sefil hayatım ve bunca insan beni sildiği gibi ben de pek çoğunu silmişken ve şimdi istikrarla bekliyorum içime doğacak ilhamın da güneşin de umurumda olmadığı kadar beni ayakta tutan tek duygu iken; itikadın sarmalında serildiğim huzur denen yatağın başköşesine konan bir umut gibi bir kelebek gibi ötüşen sessizlikten ve kendimden kendimi azat etmek adına sırdaş kalemin de s/üzgün çehresinde saklı iken ölümün beni uzaklardan çağıran sesi…
YORUMLAR
Yüreğine emeğine sağlık Gülüm hocam kalemin kavi ilhamın bol olsun sevgiyle
Gülüm Çamlısoy
Yüreğiniz dert görmesin.
Çok teşekkür ediyorum.
İçten selam sevgimle...
NE GAM OYSA...
Hangi şiirdi ahvalim, hangi sağanakta kayboldu ellerim ve anbean büyüyen elemim…
Derli toplu bir ölüm diliyorum Tanrıdan ama öncesinde derleyip toplamalıyım yüreğimin arka bahçesini ve evin her odasını en çok da annemin sevgisini sığınağım sağanağım bildiğim kadar daha da büyük bir özveri ve aşk ile dayanmalıyım hayata elbet en başta annemin hatırına.
Hatıralarım vardı bir zamanlara denk düşen hatırına sevdiklerimin, hamt ettiğim kadar da cihana ve sunumuna kaderin ve işte bir halt etti ki zalim ve kirli ruhlardan arda kalan çamuru temizlemek adına canhıraş uğraştım bir ömür.
Yağmuru hep sevdim hüznüme de kefilim madem.
Hazanı sevdim hep ta ki annem rahatsızlanana değin.
Kendimi sevmeyi denedim mi sahiden de yoksa kendime yaptığım kötülüğün ucu bucağı yok iken densiz bir kelamda mı sabahladım gecenin o kor/kör vakti…
Elem kuşlarından yana hezeyanım.
Âlem dolusu insandan yana heyecanım…
Ah, âlemim ben elimine ettiğim duygulardan da örülü iken cümlelerim.
Bir kasnağım vardı bir zamanlar bir de başıma geçirdiğim kepim…
Kibrim olmadı asla ve de kinim.
Düşman başına dostlarım meylettiklerini hep sevgi bellemiştim ben bir ömür mademki kaynakçamdı sevgi mademki en muteber ve müstesna olan saygıyı da ekledim mi paçamdan ayrılmadı sokak kedileri ve onlar hep mi nankör idi?
Uzamında hayallerimin.
Uzantısı hayatın.
Uzlaşamadığım kaderim usumda saklı idi mademki hasret çiçeklerim ve ben hep içime açtım sonra içime kapandım:
Kâh gül idim dikenli…
Kâh güldüm yerli yersiz…
İzotopu hayallerin izini sürdüğüm kıblem ve kabrim ve göbek adım nasıl da haşmetli idi sağanak ve nasıl da sel oldum sal oldum ve saldım kendimi sonsuzluğa ve su ile dolan salımın sarmalında küreğimi aradım gel gör ki ne küreğim vardı ne de kürediğim hayallerimden kaçabildim…
Kendimden kaçmakla iştigal ve de!
Kendimle olan irtibatımın nüvesi iken insan sevgim mademki Yaratandan dolayı sevmiştim her yaratılanı ve sandım ki: hep de sevildim…
Ne gam ne gam!
Gamlı notaların da kaderi ne de olsa içimde solumda saklı idim sevgiye olan düşkünlüğüm ve sevilmeye hasretim hicap etmediğim kadar sevmekten bir an bile düşünmedim sevgi tesirli bir bomba idi mademki yüreğim infilak etti edecek akıbeti neydi sahi insanların kibrine ve kirine ve kinine bulaşmamak adın bir ömür canhıraş gayre etsem de yerle yeksan olmuş hanemden ve yüreğimden çok mu fazlası kalmıştı geride?
Binlerce parçaya b/ölünen…
Kırıldığım yerden açan güller ve yeniden kendime batırdığım dikenler…
Atıldı yürekler.
Batıldı çoğu insan.
Bense bir batında sevmiştim sevinmiştim de nazımı niyazımı eksik etmediğim bir âlemdi ki içimde saklı ve ben:
Ah, âlemdim ben alenen.
Ah, akça pakçaydı alnım yandığım kadar yaktığım iç sesim ve onca insana yazdığım mektup.
Sevginin kürü idi ilhamım.
Ben sevmekten kör olmuşken.
Derken kordan heceler biriktirdim dimağımda ve havsalamdan taşan ne var ne yok cenk ettim düşmanla iblisle arz edilene binaen talep bulmaksa ne haddime…
Ne haddime hadsiz yaşamak.
Hep de haddimi bilmişken.
Haddim değilken kendimle uzlaşım…
Bir handikap bir aforoz bir yeti kaybı…
Yinelettiğim kadar sevgiyi yenileniyordum ben seve seve…
Acı çeke çeke de büyüyordu iç sesim…
Alametifarikası yalnızlığın alaşağı edildiğim alacası bulacalı renklerin de iz düşümü.
İzafi iken kıblem.
Ayırdında olduğum kadar da hayatın.
Kabul görmekten de öte varlığımın hicvinde saklı iken yoksunluğum ve yokluğun ve hiçliğin sarmalında sonsuzluğa atılmış bir oltada yakalarken içimdeki o bitimsiz gizemi elbet izini sürdüğüm kadar âlemin ve gizimde tayin edilmişken sözcüklerimden sonrasını sadece Rabbim bilirken ve acılı yüreğime tek iyi gelen…
GÜLÜM ÇAMLISOY