- 272 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
AD/IM...
Sözcüklerimin ıssızlığına sığındım bir o kadar iman gücümde yeşeren umudun iz düşümüydü gözümden akan yaşın da muadili iken katlandığım kadar hayata kat ettiğimden de fazlasıydı sevgimin kat izinde yüreğin dilemmasında yanan için için o kutsal ateşin son durağında saklı tuttum bitimsiz yalnızlığımı.
Mahşerin çağrısına uydum gecenin kıvamında düştüm yollara ve tahliye edemediğim kadar hüznün bekçisi olmaya ant içmiştim sanki ve elimden alınan hüviyetim ve hürriyetim öksüz şiirlerle diktim söküklerimi okunda Erosun o devasa yanılsama sanrılı günün yolcusu varsa yoksa ayılmak adına uyudum mutlu rüyaların izini sürdüm lakin gizimdi servetim ve yalnızlığımın buğusunda serpildim yetmedi büyüsüne kapıldım sevginin ve kıyamet alameti süregelen zulme seyirci kalmadığım kadar ruhumla sürüldüğüm topraklarda nakşetti bekleyişim.
Sazın sözün olmadığı bir boşluk.
Kutsal İlahi Aşkın nüansında hâsıl olan hoşluk.
Ne kölesiydim cihanın ne de kula kulluk ettim gel gör ki sevmekten alıkoyamadım kendimi seviyemden düşmediğim kadar gözümden düşenlere idi isyanım gel gör ki: af diledim Mevla’mdan yanlış bir yola sapmamak adına sığındım sınandığım kadar sığamazken bedenime biliyordum ki: ben bu hüzünlü yolun bu dik yokuşun müdavimiydim illa ki.
Kök hücremde kok kömürün ısısını hissettim.
Kör noktasında cihanın kordan hecelerle inşa ettim mabedimi.
Nazenin bir yürek.
Nadir rastlanan bir coğrafya:
Pekişen acıların hükmettiği kadar nükseden bir özlemle diktim gözlerimi yola ve diklendim iblise ve direttiğim kadar doğruları direndim dibi gördüğümün bir adım sonrası inandım feraha çıkacağıma:
Çıktım da.
Çıkamasam da kolayca o dik yokuşu bazen kaysam da…
Kayramda saklı yalnızlığımı kutsadı melekler.
Kaynayan kanımda zuhur etti akıl meleklerim:
Kapışan iblise kapışan zalime bir baktım ki yaşım dinmemeye yemin etmişti adeta lakin kendim için ağlamadım:
Ağlak değildi varlığım:
Aylak hiç değil:
Hiçliğime mukabil içimdeki öfkeyi bastırdım sevgiyle eşleştim.
Sunumunda hayatın semirendi varlığım acının kıvamında yalnızlığın da kırbacında serildiğim kadar mahzenimde dikiş tutmasam da cihanın ve umudun basireti bağlandı kimine göre başını b/ağlamıştım ben aşkın ve o aşk ki: nelere muktedir.
Çok sevdim.
Seğiren gözlerimde seyrettim âlemi:
Yetmedi!
İçimdeki akımı geçiştirmedim aslında ben hayatı geçiştirdim ve hep bir adım sonrasını düşündüm ve gördüm ki: bir adımdan fazlaydı yarınlar üstelik tek ad’ ıma tekabül edendi sessizlik artık kaç adım attımsa artık ad’ ımdan dahi soğumuşken biledim iç sesimi ve rüyalarımda cenneti gördüm gözüm açık gördüğüm hayaller durağında nasıl ki buluşmuştum hüzün denen hançerle ve sırtımdaki yara izini de biledim ve havale ettim Yaratana.
Koşullar sunmuştu bana evren adeta bir koşu bandında yaşarmışçasına olduğum yerde kalmıştım bir ömrü artık nasıl heba ettimse yetmedi bu sefer kendimi ihbar ettim Tanrıya.
Rengim solgun.
Yüzüm s/üzgün.
Anaç yüreğimde saklı tutulası bunca insan nasıl da hüzne boğmuştu beni:
Haiz olduğum vazifelerim vardı üstelik en başta…
Bilmesine gerek yoktu belki de insanların ve başladığım noktaya geri döndüm defalarca.
Uğurladığım insanların sayısı haddinden fazlaydı ve kalemim adeta benim ulağımdı.
Zümrenin sessizliğine binaen zulme direndikçe daha çok zulüm gördüm ve başımdaki takkeyi koydum önüme arkama dahi bakmadan kaçmak istiyordum ve alabildiğine uzaklaştım kendimden oysaki en yakın istikamette saklıydı mutluluk ve içimde saklıydı cennet gel gör ki zemherilerde üşüdüm ve soldum ve cehennemi yaşadım bir ömür.
Meylettiğim bir rabıta.
Revnak duygular.
Meali yoktu oysaki duygularımın bense var sandım ve hiç olmadığım kadar hiçliğimle denk düştüm acıların sığınağında dik başlı yüreğime söz geçiremediğim kadar sazı sözü de susmuştu hayallerimin ve haletiruhiyemde saklı idi ölümün ön sözü.
Derin dondurucuda kalmış anılarım ve dost bildiğim onca insan ben ki: isyanın eşiğinde lakin alt etmiştim öfkemi ve alabildiğine coşkulu aralıksız af diledim Rabbimden.
Azat edilesi bir köle misali.
Azrail’in beklediği kurban gibi.
Azığımdı hüzün bense azadesi dünün.
Yâdı mazinin ve iz düşümü sözcüklerin oysaki tek sözcükle muhatap olmuştum kendimi bildim bileli ve aşk denen yoldaşla sözüm ona evreni sokmuştum en içime ta derinden kundaklandığı kadar yüreğim kundaktaki bebeğe dahi acımazken zalimler kimden neyden medet umuyordum ki?
Acımla başa çıkabilirdim:
Çıktım da.
Lakin insanlarla başa çıkamadığım kadar hep başa döndüm bir ömür.
Baştan sona okuduğum değil sondan başa sürgün edildiğim yalnızlığımla terfi ettiğim bir görev bir makam addedilen hayal dünyamda saklı izimle kaybettiğim gizimle sarf ettiğim gücümle…
Atlas yorganımdı vicdanım.
Abiyesi ruhumun uçuşan eteklerim varsa yoksa üstümdeki hüzün mintanım sökülen yüreğim yerinden ve yerine tekrar koyamadığım kadar tekdüze addedilen hayatın sıra dışı yolcusuydum:
Sonlanmazken ömür solan cennet bahçem.
Havarisi duyguların avare gönlüm anlık değil ömürlük sevgiler biriktirmişken içimde ve başım Rabbime dönük boynum nasıl ki kıldan ince O’nun katında kat ettiğim kadar yolumu kat izinde sevginin kaybolsa da gençliğim hali hazırda bin yaşında bir çocuğun nezdinde birdirbir oynayan geçmişimde saklı anıların gücünde ve gücüm yettiği kadar gücüme gitse de yalnızlık baş eğmiştim bir kere kaderime…
Kederin istiflediği bunca kelimeyi yoksa nasıl bir arada tutardım bende saklı bu yürek bende mevcut bu hüzün olmasa?
YORUMLAR
Yüreğine emeğine sağlık Gülüm hocam kalemin kavi ilhamın bol olsun sevgiler
Gülüm Çamlısoy
Selam sevgimle canım arkadaşım