- 273 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Açıklıyorum (Picasso nerelidir )
Picasso= ressam -Heykeltraş
Picasso aslında Bayburt’un Güllüce ( Zeyli) köyünde doğmuş olup varlıklı bir ailenin tek oğludur.
Küçüklüğünde resme meraklı olduğundan dağ bayır gezerken elinde kalemi her şeyi çizermiş .
Büyüyünce biraz da işlerin yoğunluğundan resme ara verdiği rivayet edilir.
Konağının ihtiyaçlarını almak için kâhyası ile birlikte şehre pazara gider ve her şeyden bir kasa alırmış.
Şehirde bunu tanıyan pek olmamakla birlikte eşrâftan olduğunu hissederlermiş.
Gittiği her esnaftan bir kasa alması ile bilindiğinden onun "bir kasa ver’" lafı zamanla bir kasa olarak ona nam olarak geri dönmüştür.
Şehirde pazar kurulduğu gün esnaf yüzlerini güldüren bay bir kasayı beklermiş onun geldiği gün evlerine bol para ile dönerlermiş .
Velhasılı bir gün bay bir kasa bir iş için İstanbul’a gider orada bir iki hafta kalır bu arada İspanya’lı bir kızla tanışır ve ona aşık olur.
Kız memleketine dönerken Bay bir kasa da kızla beraber İspanya’ya gider ve onun aşkına oraya yerleşir.
Bir hayli zaman sonra paralar suyunu çekince iş aramaya gider ve dolaşırken ressamlar kahvesine yolu düşer, bakar ki millet orada yaptığı resimleri satıyor. O da küçüklüğünden beri dağda bayırda her gördüğünün resmini yaptığından eli yatkın başlamış resim işi yapmaya adını söylemek istemediğinden Bayburt esnâfının taktığı lakabı adı diye söylemiş.
Gel zaman git zaman ünü gittikçe yayılmış bizim bir kasa zamanla İspanya’lıların dilinde daha kolay ifade olduğu için önce bikasa sonra bikaso olmuş daha sonra zamanla o da Picasso’ya dönmüştür
İspanya’’lılar böyle bir değere sahip olmadıklarından zamanla geçmişini unutturup onu İspanya’’ya mal etmişlerdir.
Not:İki hafta önce Türk tarih kurumu 19. yüzyıl Bayburt esnaf kayıtlarından yola çıkarak bay bir kasanın aslında picasso olduğunu açıklamıştır (mı acaba?)
Yalnızca esnaf kayıtlarında orada namı olan bir kasa olarak şerh düşüldüğü için gerçek ismine ulaşılamamıştır!
YORUMLAR
"Bir kasa ver" cümlesi Picasso'nun kaderini dokuyan sihirli bir kelime gibi yükseliyor. Dağlarda dolaşan kasa, sanatın gizemli bir yolculuğuyla ressamın hayatına dokunuyor. Her cümle, renklerin dansına dönüşen bir tuvaldeymiş gibi zengin bir atmosfer yaratıyor bence….
Picasso'nun bu muazzam öyküsü, sadece bir kasadan doğan bir destan değil, aynı zamanda gerçekle masalın mükemmel bir kucaklaşması değil? Okuyucuyu büyülü bir seyirciye dönüştürüyor, ve mükemmel sanatın ta kendisi gibi ortays çıkıyor…
Lakin,azı iddialar, bu büyüleyici öykünün gerçeklikle dansını biraz zorluyor bence. Hayallerin altında kaybolmuş gerçeklik arayışı, okuyucuyu bir tarih avına çıkaran derin düşüncelere sürüklüyor. Her kelime, sanatın büyülü dokunuşunu taşıyor, okuyucuyu hayal dünyasında gezintiye çıkaran güzel bir deneyimede bu yazı ev sahipliğinide yapıyor….
Sekamlar
Makberî - Ahmet Akkoyun
selam ve muhabbetle