- 378 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
KÖKÜNDEN KOPARILAN ÇINAR
Tweetle
A A Denemeleri KÖKÜNDEN KOPARILAN ÇINAR
Tweetle
KÖKÜNDEN KOPARILAN ÇINAR
Osmanlı’nın sembol ağacı çınar. Uzun ömürlü bir ağaç bu. Kendisine böyle uzun ömürlü ağaç olan çınarı sembol alan bu büyük devlet onun gibi uzun yıllar yedi kıtaya yayılmış, köklerini dünyanın dört bir yanına salmıştır.
Osman Gazi’nin rüyasından neşet etmiştir bu sembol. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e olan saygısından dolayı uykusuz kalan büyük insanın büyük rüyasıydı ilham kaynağı. Rüyasında göğsünden çınar ağacı filizi çıkar Osman Bey’in. Sonra büyür, büyür, büyür, gökyüzünü kaplar.
Bu çınar İslam’ın bayraktarı Devlet- Ebed Müddet olan Osmanlı Devlet-i Aliye’sidir. Bu yüce devlet ila’y-ı Kelimetullah davasındadır. Büyük gayeye hedeflenmiştir. Şeyh Edebali’nin yorumuyla müjdelenmişti Osman Bey.
İşte bu ulu çınar altı yüz yıl büyüyüp kökleştikten sonra köklerinden koparılmak istendi. Bu hain plan yürürlüğe konuldu. Önce içte iş birlikçiler ayarlandı. Modernlik adına, özgürlük adına yola çıktı bu iç düşmanlar. Dış düşmanların işbirlikçileri bütün planlarını onlardan aldılar. Stratejileri dışarda yapılıyor, içerde uygulanıyordu.
Öncelikle kendine güveni sarsıldı bu milletin. Sonra batıya çevrildi projektörler. Batı ki doğunun ezeli düşmanıydı. Doğuyu temsil eden Osmanlı. Bu büyük çınarı devirmek için düşmanlar el ele verdiler. Oryantalizmin hedef aldığı büyük çınardı o.
Emperyalizmin sömürüsü önünde tek engel oydu çünkü.
Bunun için de koca çınarın yıkılması lazımdı. Bunun için de en güçlü yeri olan kökler hedef alınmalıydı. Önce koca çınarın büyük devasa dalları koparıldı. Sonra öldürücü darbe ağacın köklerine vuruldu. Bu da dil meselesiydi. Büyük imparatorluk dilinden mahrum bırakıldı. Dilde tasfiye hareketleri halkların ortak iletişim aracını ortadan kaldırdı.
Önce milliyetçilik fikirleriyle imparatorluk unsurları birbirinden ruh ve mana olarak ayrıldı. Sonra büyük Osmanlı dili ortadan kaldırılmaya başlanıldı. Türkçülerin Türkçecilik saplantısı bu hareketin ilk basamağıydı. Ardından harf devrimleri başladı. Önce kuşa çevrilen dil, sonra alfabe değişikliğiyle öldürücü darbeyi aldı. Koca bir kültür hazinesi bir daha kullanılmamak üzere yer altına gömüldü.
Şimdi hazinenin gömüldüğü yeri ne bilen var, ne gören. Hele hele o büyük gömüyü hatırlamak bile yasak. O büyük hazineyi araştırmak ihanetten öte bir suç sayılmakta. Osmanlıca tartışmalarına bu gözle bakmakta yarar var. Aksi halde ne olup bittiğini anlamak imkansız olacaktır.
Batının gönüllü köleleri öze dönüşe şiddetle karşı çıkmakta, içinde bulundukları yabancılaşmadan memnun görünmektedirler. Atalarını tanımayan, köklerine yabancı bu millet ne doğulu kalabilmiş, ne batılı olabilmiştir. Ne deve, ne kuş olduğuna karar veremeyen deve kuşu misali ortada kalakalmıştır.
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Üstat bu emek yoğun paylaşımınızı, merakla okudum, kalemin daim olsun.
Ancak, şunu da unutmamak gerekir Milletler demiyorum Devletler de insanlar gibi doğar büyür ve ölür hep böyle olmuştur Önemli olan tükenmemesi son verilmemiş olmasıdır. Çünkü tarihe bakıldığında tarihte ilk Türk devleti olarak İskitlerden/sakalardan başlamış, daha sonra kurulan hun imparatorluğunun zayıflamasıyla Göktürk İmparatorluğu kurulmuş derken günümüze kadar irili ufaklı 120 ye yakın (bilindiği gibi 16'sı büyük) Türk Devleti hüküm sürerek gelinmiştir. Bu diğer millet ve devletler için de böyle olmuştur. Hatta İslam devletleri içinde sonuç aynıdır. Nerede Abbasiler nerede Emeviler? nerede? nerede? çoğaltmak mümkündür. Bu demektir. Biri yıkılmış olsa da diğeri kurulmuş örneğin bizim başlangıcımız Osmanlı değil ki? çok eskiye gitmeye de gerek yok, hala ülkemizin bir çok yerinde tarihi eserleri değerleri yaşayan Selçuklu devleti nerede? o zaman Selçukluyu kim yok etti kimi sorgulamak lazım. Dolayısıyla geçmişi yani tarihi; konunun uzmanı tarihçiler değerlendirmeli.
Yine paylaşımınızda değindiğiniz Osmanlıcanın kaldırılması konusu, Osmanlıca dediğimiz dilin köküne ve aslına baktığımızda zaten Türkçenin Arap harfleriyle yazılmasından başka bir şey değildir. Yoksa dil kurallarıyla grameriyle ayrı bir dil değildir. Bunu sizde bilirsiniz Kaldı ki yazıldığı gibi okunamaması vb. okuma zorlukları ile toplumun imkansızlıklardan olsa gerek tarihi belgelere bakıldığında da Osmanlının son döneminde okur yazar oranı sadece ve sadece % 2-3 olarak ifade edilmektedir.
Bunları söylerken elbette geçmişi (Osmanlıyı) inkar anlamında söylemiyorum. Osmanlı da bizim geçmişimiz Selçukluda hatta ondan öncekiler de biraz önce ifade ettiğim gibi ta Göktürler de bizim millet olarak geçmişimiz ve tarihte böyle yazar. Osmanlı yok sayılsaydı geçmişimiz olarak kabul edilmeseydi Osmanlının başta dış borçları inkar edilirdi kabul edilmezdi. Kurtuluş savaşından sonra Osmanlının borçlarından Türkiye Cumhuriyeti'nin payına düşen 107,5 milyon altın Osmanlı lirası tutarındaki borcun ödenmesi için Düyun-u Umumiye İdaresi ile 13 Haziran 1928 tarihinde Paris'te bir anlaşma imzalanmış, ve Türkiye Cumhuriyeti Düyun-u Umumiye'ye bu borcun son taksitini, Osmanlı tarafından ilk dış borcun alınmasından tam yüzyıl sonra, 25 Mayıs 1954'te ödemiş ve bitirilmiştir.
Selam ve dua ile şen ve esen kalınız.
Gönül Pınarı tarafından 20.11.2023 21:53:20 zamanında düzenlenmiştir.