- 207 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
EGOMUZ TAVAN YAPINCA
EGOMUZ TAVAN YAPINCA
Kimse karışamıyor size. İstediğinizi istediğiniz gibi söylüyorsunuz. Bazen de başkalarının söyleyip söylemediği bile belli olmayan sözlerle söylemiş oluyorsunuz içinizdeki duyguları... Sallayıp duruyorsunuz yani… Kime ne söylüyorsanız; okumuş okumamış, görmüş görmemiş önemli değildir. Çünkü siz de söylemiş, kendinizi tatmin etmiş ve rahatlamış oluyorsunuz.
Herkes belki de bu yüzden sallayıp duruyor sosyal medyada, olur olmaz her yerde; kime rast gelirse…
Aslında bu tür sallamalara baktığınızda, bu sözlerin, sallayanların kendine isabet ettiğini görürsünüz. Herkes görür de bir tek kendi göremez söylediklerinin kendine söylediğini; belki de görmek istemez… Göremez çünkü kişinin kendine bakmak hiç aklına gelmez çünkü o mükemmel olduğunu düşünür…
Herkes başkalarının ayıplarıyla o kadar çok meşguldür ki, bir türlü kendilerine bakmaya fırsat bulamaz… Hem niye kendi hatalarıyla meşgul olsun ki... Kendisi çok dürüst, iyi niyetli, akıllı, önemli ve büyük bir adam! Diğer insanlar ona itibar etmeli, saygılı olmalı, sözünü dinlemeli, iltifatlara boğmalı, el pençe divan durmalı karşısında: Ağabey, emret ağam, başkanım, reis, müdürüm, amirim, bakanım, milletvekilim demeli, bu sıfatların hiç birine sahip değilken bile... Ha... Bir de bu tür sıfatlardan birine hasbelkader bir kere sahip olanların ömür boyu bu sıfatı taşıyor olması... Çok ilginç hatta komik... Bu sıfatla anılanları suçlamak da haksızlık olabilir. Çünkü bu sıfatları bu kişilere başkaları yakıştırıyor. Neden mi? Siz onu çok iyi bilirsiniz aslında...
Toplumda yıkama yağlamacı mı arıyorsunuz. Bir makama gelmeyiverin... Etrafınızı bir sarıverdiler mi siz de kendinizi tanıyamaz, nasıl davranacağınızı bilemezsiniz. Bazen normal davranmayı bile yakıştıramazsınız kendinize, ayıp etmiş olursunuz. Çünkü bu iltifatları yakıştıramazsınız sıradan bir insana, yavaş yavaş Kaf dağında görmeye başlarsınız kendinizi ve orada kalmaya, tutunmaya çalışırsınız. Bu yıkama yağlamacılar sizi öyle bir parlatır, cilalar ve yüceltir ki, etrafınızdakiler cüce gibi görünmeye başlar gözünüze ve bu tutunma çabaları sizi dibe doğru çekmeye başlar, farkında bile olamazsınız. İşte farkına varamamış pek çok kişi; yazılı, görsel ve sosyal medyada ahkâm kesiyor… Sanki kendisi hatasız, sütten çıkmış ak kaşık... Birileri yalancı, riyakâr, hain, cahil... Bazıları nerdeyse yirmi dört saatini paylaşıyor insanlarla, kimisi mükellef kahvaltı sofralarından atıyor havasını, kimi gezip gördüğü yerlerin, kimisi eşi dostu, akrabalarının çokluğuyla basıyor havasını, kimi de kendine yapılan övgülerle…
Egoizm öyle sinsice sarmış ki insanı kendi egosunun farkında değil... Çok önemli sözlerin son zamanlarda önemsizleşmesi ve değerini yitirmesi belki de bu yüzdendir kim bilir…
Bize gelince…
Biz de belki dışarıdan aynı kategori içinde görünüyoruzdur… Eğer hal böyle ise öncelikle kendimize söylüyoruzdur... Ancak bir kişi hakkında hüküm vermek için onu yakından tanımak, geçmişi olmak, bir şeyleri paylaşmak gerekir. O zaman sözlerimiz ve eleştirilerimiz öncelikle bize sonra başkaları için olmalı... Her sözün bir önemi vardır; bu, söyleyen kişinin o söze layık olmasıyla alakalıdır…
Kişinin öncelikle alçak gönüllü/mütevazı, yardımsever, iyi niyetli ve empati yeteneğinin gelişmiş olması gerekir. Bir sözü söylemeden önce kendimiz bu söze layık olmalıyız. Düşünmeden konuşmazsak riyakârlık, dedikoduculuk ve gıybetten de uzak kalmış oluruz. Ne mutlu, son zamanlarda böyle olabilenlere...
10.10.2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.