SEVMEK MESELESİ
SEVMEK MESELESİ
‘Yaratılanı severim, yaradandan ötürü’ lafını Yunus Emre söylemiş.
Eyvallah!
Eğer ki yaradanı sevmeyen birisi çıkarsa, yaradanı sevmediğinden dolayı yaratılan insana olan sevgisi ne olacak?
O zaman yaratılan insan sevilmeyecek mi? Yargı bu.
Ben geri dönüp Dünya’nın kan gölüne dönmüş haline bakınca meselenin yaradan/yaratılan boyutunda bir sevgi olduğuna inanmıyorum.
Allah inancını zirve de yaşayan insanların ellerinde palalarla insan kellesi düşürmeleri hangi sevginin bir belirtisidir.
Adam fanatik bir halde yaradanı sevince yaratılan insanları kedinin yavrusunu sever gibi seviyor ve öldürüyor.
Dogmatik güzel sözlerin, boş olduğu saha Müslümanların sorgusuz sualsiz teslim oldukları bir inancın hüküm sürdüğü Ortadoğu’dur.
Bu bölgede hiç insan öldürülmemeli aslında.
Müslüman olmayan bir diktatörün insan öldürmesi, yaradan/yaratılan ilişkisiyle değil, çıkar ilişkisiyle alakalı olmalıdır. Bu doğrudur.
Amerika’da Kızılderilileri yaratandan dolayı kimse sevmedi. Meydana gelen 2 büyük Dünya Savaşında da yaradan ve yaratılan yoktu. Sadece ölüm vardı.
Bu öldürme/sevme işi insanlarla da ilgili değil. Bütün canlılar bu saçma düşüncenin içinde.
Hayvan katliamı
Bitki börtü böcek orman katliamı
Deniz bulut toprak katliamı… Şu bu…
Dini inançların merkezine oturan bu sevginin, hiçbir değeri yoktur. Hiçbir doğmatik inancın olmadığı, Dünyanın en ilkel yerinde yaşayan insanların sevgisi; yaratan/yaratılan çemberi içinde değildir. O insanlar yaşadıkları doğanın içinde birbirlerini severler ya da sevmezler. Bir parça yiyecek için birbirlerini boğazlayabilirler. Soğuk gecelerde de birbirlerine sarılıp yatabilirler. Yaratıldıklarını bir yaratan olduğu umurlarında değildir. Dertleri o gün yaşamaktır.
İnsan kendi kendisini işlediği suçlardan kendisini arındırmak için aslı astarı olmayan birçok söz uydurmuştur. Aynı savaşları uydurdukları gibi.
Düşünün bir inanç kendini Dünyaya kabul ettirmek için savaşlar icat ediyor. Maden tanrının gücü sınırsız, niye aciz olan insanlara seri bir şekilde inancını şırınga yapmıyor? Ne gerek vardı Haçlı Seferlerine, Ne gerek vardı, Hendek Savaşına. Ne gerek vardı, Çanakkale’de savaşmaya?
‘Yaratılanı severim, yaradandan ötürü’ sözü günümüzde, canlılara en büyük zulmü yapanların en büyük züğürt tesellileridir. Onlar seve seve insan öldürürler.
Neşet Ertaş ne demiş.
Kadın insandır. Doğanlar insanoğlu.”
Ya da
“Hayvandan doğanlar hayvan olur.
İnsandan doğanlar insan olur.”
Ey Dünya’ya Sarık cübbeyle, haçla havrayla ayar vermeye çalışanlar, “yaratanla yaratılanı” birbirine bağlayıp, bu Dünya’nın canlılarını ne güzel yok ediyorsunuz. Birçok insanda düşünmeden yorumlamadan, doğmatik fikirlerin sarmalında size yardım edip cennete gidiyorlar. Buda insanların en büyük gafleti oluyor.
Yaptıklarınızın hepsi de insani bir iş oluyor, inanç gereği. Tanrıda sizi kutsuyor. Kellesi zamansız uçanlar cehenneme, kelle uçuranlar cennete gidiyor. Ne ala iş! Ne büyük yalan be!
Bırakın yaratanı yaratılanı…
Bırakın bütün varlıkları kendi haline.
Su akar yatağını bulur.
Bırakın dilinizdeki yalanları, elinizdeki silahları… Dünya cennet olur.
“Sevmeyin kardeşim! Yaratılanı yaradandan ötürü” sevmeyin. Artık bu söz samimiyetini yitirmiştir, yalancı ikiyüzlü siyasilerin en güzel kandırma sözlerinden birisi olmuştur.
İnsanı ya da hayvanı ya da bir otu; bu Dünyanın bir parçası bir varlığı canlısı diye sevin.
Mazereti bırakın!
Ötürü mütürü işlerini bırakın!
Sevin ulan sevin!
Sadece sevin!
Şuayip ODABAŞI
18.4.2021
YORUMLAR
Beş kişi bir araya gelsek beşimizde birbirimizi sevmiyoruz ,ama her nedense gayet samimi ve sevecen konuşmalar yapıyoruz:)
Kimse kimseyi sevmiyor herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. YALANMI?
Kutlarım sizi sevgi ve saygılarımla ...