- 204 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DİNİ KULLANANLAR.
DİNİ KULLANANLAR İSTİSMAR EDENLER.
Din istismarı; din sömürüsü yapmak, dine dair kavramlar ve değerler yoluyla insanları aldatarak maddi veya manevi çıkar elde etmek yani kendi menfaatleri için dini kullanmak demektir.
Din insanları hayra, iyiliğe, güzelliğe, faydalı olana davet eder ve insanoğlu hayatını dinin yolunda, hakikat uğrunda harcamalıdır. Ne zaman ki insan dine hizmet etmeyi bırakıp onu kendi hizmetinde kullanmaya başlamışsa, orada istismar vardır. Çünkü insan artık mal, makam, güç, şöhret, itibar gibi birtakım kazanımlar için dini kendi hizmetinde istihdam etmeye başlamıştır. Dinin ulvi ve kutsal yapısına aykırı bir şekilde, kendini yüceltmiş, kendini kutsallaştırmış, dini de bu yücelik ve kutsallık için kullanmaya başlamıştır.
Din istismarı, hukuk karşısında suç olduğu gibi, ahlaki anlamda da büyük bir zafiyettir. Cenabı Hakk’ın karşısında hesabı sorulacak ve bedeli ödenecek bir günahtır. Dini istismar eden kişi mutlaka gerçeği çarpıtarak yalan, hile, takiyye, ikiyüzlülük, riya gibi gayri ahlaki tavırlarla aklını ve bilgisini kötü yönde kullanmaktadır. Dolayısıyla din istismarının olduğu her zeminde bireysel anlamda yozlaşma ve cehaletin, toplumsal anlamda da bir din güvenliği krizinin yaşandığı söylenebilir.
Tarih boyunca birçok kişi ve grup, dinin insanlar üzerindeki etkisinden faydalanarak çıkar elde etmeyi denemiş, din istismarcılığı yapmaktan çekinmemiştir.
Henüz Peygamberimiz hayattayken münafıklar tarafından Medine’de Mescidi Nebevi’ye alternatif olarak Mescidi Dırâr adıyla bir mescit inşa edilmesi, din istismarının tipik örneklerinden biridir. Münafıklar, Peygamberimize gelerek bu mescitte namaz kılmasını istemiştir. Böylece meşruiyet kazanacak olan mekân, şehirde sürdürdükleri nifak hareketlerinin merkezi olacaktır. Bunun üzerine Tevbe suresinin 107110. ayetleri nazil olmuş, Cenabı Hak meselenin iç yüzünü Peygamberimize bildirmiştir.
Tarih boyunca birçok kişi ve grup, dinin insanlar üzerindeki etkisinden faydalanarak çıkar elde etmeyi denemiştir. Bu kişi ve gruplar, kimi zaman ayet ve hadislerin anlamlarını çarpıtmış kimi zaman da onları kendi art niyetlerine alet olacak şekilde yanlış yorumlayarak topluma anlatmıştır.
Tarihte Kur’anı Kerim’in istismarına dair en acı örneklerden birisi Sıffin Savaşı’nda yaşanmıştır. Hâricîler diye anılan şiddet temelli hareket, bu savaşta sözde Kur’an savunucusu gibi görünerek aslında büyük bir fitne ateşi yakmıştır. Savaş Hz. Ali’nin üstünlüğü ile sonuçlanmak üzereyken Hz. Ali’nin karşısında bulunan grup, mızraklarının ucuna Kur’an sayfalarını takarak: “Savaşı bırakalım, Kur’an’ın hakemliğine başvuralım.” çağrısında bulunmuştur.
Kur’anı Kerim’in otoritesini kullanan bu taktiğin gayesi, Hz. Ali taraftarlarının Kur’an’a olan saygısından istifade ederek zaman kazanmaktır. “Hakem Olayı” denilen bu hadise sonrası, Hz. Ali’nin etrafında toplanan Müslümanların bütünlüğü bozulmuş, görüşmelere rağmen bir türlü barış tesis edilememiştir. Hâricî zihniyetin o günden bugüne: “Kur’an bize yeter!” söylemiyle ümmetin bütünlüğüne zarar vermesi çok acıdır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.