- 173 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YÜKSEK SES AİZAİMER NEDENLERİNDENMİŞ
YÜKSEK SES AİZAİMER NEDENLERİNDENMİŞ
Yüksek ses, sağırların ya da yayla insanlarının davranışıdır; sesini karşısındakine duyurmak için bağırmak zorundadır. Son zamanlarda şehir insanları da yanında ve karşısındaki kişiyle konuşurken bile sesini yükseltiyor. Çocukların neredeyse tamamı böyle konuşuyor. Bu tür konuşmalar ardından karşılıklı bağrışmalar, hır gür, niza, kavga dövüş… Çevredeki insanların huzursuzluğu, rahatsızlığı yoğun ses ve sonuç; gürültü kirliliği…
Okullarda çocukların bağrışmaları, çığlıkları, hararetli konuşmaları da toplu ses kirliliğini oluşturuyor ki, yıllar sonra pek çok öğretmenin işitme yetisini kaybettiğini görüyoruz. Yüksek ses aynı zamanda insan beynini uyuşturduğu, sinirleri gerdiğine göre sonunda aizaimer hastalığına yakalanması kaçınılmazdır. Özellikle yabancı müzik dinlerken, kulaklıktan bile dışarıya yansıyan sesin yüksekliği diğer kişileri rahatsız edebildiğine göre buna kulak ve beyin nasıl dayansın…
Bazı camilerde ezan okunurken, ses cihazlarının kalitesizliğinden olsa gere hoparlörlerin evlerinin pencerelerine dayandığı insanları rahatsız ediyor olsa gerek. Yine 70 – 80 metrekarelik alana sahip cami içinde iki, üç saf bile yokken ses cihazının açılması, sesinin yükseltilmesi, eko verilmesi hangi mantığın ürünüdür? İnsan sesi en güzeldir. İmam ve müezzinlerimizin sesleri bu anlamda güzelken cihazla kulakları tırmalatıp, beyinleri zonklatmaya ne gerek var… Bu konuda birçok yazı yazdım. Bir cuma günü vaiz, kürsüden, “Ezandan rahatsız olanlar var.” dedi. Namaz sonunda hocamın önünde diz çöktüm, “Hocam ben ezandan rahatsız oluyorum.” dedim. Şaşkın şaşkın bana baktı, “Sen rahatsız olmazsın.” dedi. “Ezanın kendinden değil yüksek sesle okunmasından rahatsızım.” dedim. Hiçbir cevap vermedi. Uzatmadım… Ben ezan okurken neden kapı ve pencerelerimi kapatıyorum? Yoksa ben ezan düşmanı mıyım? Eskiden koca koca camilerde ses düzeni mi vardı ki hocalar seslerini en sondaki cemaate ulaştırabiliyordu… Mahalle aralarındaki camilerde hoparlörün yönünü vatandaşın evinin penceresine dayayıp bir de sesi olabildiğince yükseltip bağıra bağıra ezan okumak kimi namaza davet edebilir ki… Ses yükseldikçe dikkat dağılır. Derinden gelen mistik ses insanın gönlüne hitap eder; davet edici, rahatlatıcı, dikkat cezbedicidir. Bazı camilerin ses düzenlerini sonuna kadar açıp insanları namaza davet ediyoruz ama cemaat çoğalacağı yerde neden azalıyor, diye hiç düşündük mü? Cemaatin azalması bizi rahatsız ediyor mu, bu konuda kafa yorduk mu? İnsanlara kızıp duruyoruz. Davet edicilerin bunda hiç vebali, davet yönteminde bir sorun yok mu? Bu gün ezan sesini duyarak camiye gelen kaç kişi var? Namazda gözü olanlar vaktini biliyor ya da takip ediyor. Cızırtılı ve çığırtkan hoparlörü evlerin pencerelere dayayıp insanları rahatsız etmenin ne anlamı var…
Düğün ve davetlerdeki seslerin kulakları sağır ediciliği ayrı bir konu. Onlar anlıyoruz ki işi gürültüye getirip zamanı doldurmaya çalışıyorlar. Davete katılanlar kimseyle sohbet edemiyor, konuşulanları duyamıyor. Davetler amacından sapmış oluyor. Biz de birlik ve beraberlik unsuru bu davetlerde insanlarımızı rahatsız etmek için bir sürü para harcıyoruz.
Toplum olarak sağır olduk herhalde… Yanı başımızdaki kişiye bile sesimizi duyurabilmek için bağırmayı tercih ediyorsak bilim insanlarına görev düşüyordur, diye düşünüyorum. Çünkü okullarda, sokaklarda, evlerde, arkadaş grupları arasında çocukların, gençlerin bağırarak konuşmalarının, küçücük bir camide hoparlörü açıp sesi yükseltmenin bilimsel bir nedeni olmalı…
Sokakta bir sürü gürültü zaten var. Bu gürültü kirliliği içinde ezan gönle hitap ediciyse insan da camiye koşar. Kişi sizi dinlemek istiyorsa sesinizi yükseltmenize gerek yoktur. Düğün ve davetlerimizde oturup sohbet edemiyor, birbirimizin hal ve hatırını soramıyorsak, hediyemizi takdim edip ayrılmalıyız. Ses yükseldikçe rahatsız edici oluyor, dikkat dağılıyor, beyin zorlanıyor. Rahatsız olmayanlar herhâlde sağır olsalar gerek. Son zamanlarda unutmalar da çoğaldığına göre hızla aizaimer hastalığına mı yakalanıyoruz ne…
07.10.2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.