Sen Nasıl Dayanabildin?
Yirmi altı yaşımın içerisinde ömür sermayemi hızla tüketmeye devam etmekteyim. Sayılı nefesimizin olduğunu bilmek, bu dünya hayatının geçiçi olduğunu hatırımıza getirmek hem çok büyük lütuf hemde çok büyük külfet. Çünkü yaşadığımız dünya düzeninde, öleceğini bilerek yaşamdan zevk alabilen tek varlıklarız biz. Sebebi ne diye düşündüğümde, ölümü unutuyor oluşumuzda buldum cevabı. Peki biz ölümü unutup dünya menfaatlerine, meşgalelerine dalıp giderken, hep mi mutlu hep mi sevinçli yaşıyoruz bu hayatta? Hayır. Aksine hayatın içerisinde öyle imtahanlara, öyle süreçlere tabi tutuluyoruz ki "En Sevgili" tarafından...
Peki bunun sebebi nedir?
Sebebi belli, kulluğumuzun potansiyelini ortaya çıkartmak, kabileyetlerimizi gösterebilmek. En Sevgili; sevdiklerine, en zor imtihanları armağan edermiş. İmtihanın armağanı mı olur canım ? Evet oluyormuş...
İmtihana verebildiğin kulluk cevabınca seni mükafatlandıracağını anlayınca bunu çok doğal karşılıyorsun... En Sevgili; sevdiklerinin makamını âli etmek için fırsatlar yaratıyormuş aslında...
Pekâlâ...
Şu dünya hayatımın içerisinde öyle mucizlere ve öyle zorlu sınavlara tabi olduğumu düşünüyorum ki.. Tabi insan başkasının derdini dinlemeyince, en büyük çileyi, imtihanı kendisi çekiyor zannediyor. Bendede sanırım son zamanlarda meydana gelen hâl bu. Kendi imtihanımın ne derece zor olduğu düşüncesi...
Gerçekten de çok mu zor? Kaldıramayacağımız kadar mı zor ?
Allah bize kaldıramayacağımızdan fazla yük vermeyeceğini buyurduğuna göre demekki bizler bunu kaldırabilecek potansiyeldeyiz. Demek ki doğru bir tavırla karşılayabilirsek yaşadıklarımızı, kulluk potansiyelimizi gösterebilirsek En Sevgili’ye, akıbetimizin hayr olacağı aşikâr ise bu fırsat değilde nedir?
Ben ancak olaya bu açıdan bakınca sakinleşip, sükunete erdirebiliyorum düşüncelerimi. Ancak bu perspektiften bakınca anlam yükleyip, daha da güçlü olabilmeyi başarabiliyorum. Yaşadıklarımı göz önünde bulundururken, Hz Ömer R.Anh’ın şu duası aklıma geliyor sürekli. Allah’ım benim imtihanlarımı kolaylaştırıp hafifletme, bana lütfettiğin imtihanları sırtlayabilecek omuzlarımın gücünü arttır... Ne muazzam dua değil mi ?
Kendi yaşadıklarımı düşünürken son zamanlarda aklımda tek bir soru dolanmaya başladı.
Sen nasıl dayandın EY ALLAH’IN RASULÜ?
Gerçekten içimde cevabını veremediğim, tahayyül edemediğim, düşündükçe anlayamadığım, kavrayamadığım ne büyük mucize eserisin sen Ey Habibi Zişan.
Evet sen bizim gibi bir beşer değilsin Amenna. Fakat sende beşersin Ya Rasulüllah...
Bizim bu zamanda yaşadıklarımıza, içinde bulunduğumuz küçük imtihan kırıntılarını taşıyabilecek omuz arayışlarımıza seni hatırlatmak, seni tanıtmak ne büyük lütuf bizlere... Sen var oluşun ile, doğup büyümen ile, insanlarla iç içe olup samimiyetin ne olduğunu bizlere göstermen ile, davranışın ve yaşayışın hangi seviyeye kadar çıkabildiğini bizleri kendine adeta şahit etmen ile İNSANLIK İÇİN NE BÜYÜK LÜTUFSUN...
Seni anlayamadığım, seni hakkıyla tanıyamadığım, sana hakkıyla ümmet olamayıp küçük dertlerimle kulluk çapımın yetersizliğinden doğan mızmızlanmalarımdan dolayı senden çok özür dilerim SULTANIM. Senin iftihar etmene sebep olamadığım için, yüzünü gülümsetmeye bir kez olsun neden olamadığım için beni ne olur affet.. Sen ki Alemlere Rahmet olarak gönderilmiş son Peygamber olarak, benim Efendim, benim Önderim olarak, lütfunla beni ümmetliğine kabul buyur, tüm kusurlarımı, beceriksizce sızlanmalarımı görmezden gel...
Sen, biz Seni hak etmesekte, bizi SENSİZ bırakma, bıraktırma...
Övgüler ve Selam Efendimize olsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.