Hislerin Hissizleştirilmesi
şu hayatta en çok ne yaşarsak yaşayalım dönüm noktalarındaki geçişlerin verdiği duygu nedense tarifsiz kimi zaman hüsran kimi zaman mutluluk kimi zaman yorgunluk kimi zaman ise hiçlik yasatmakta..
son bir kac yıl içinde öyle dönüm noktalarından gectim ki hepsi karma karısık hisler..
ne tarifi var ne de adı..
kimi zaman yıpratıcı yorucu çaresizliğin yoğun olduğu dönemlerken kimi zaman da tam ’tamam ben artık bittim’ dediğim anda ansızın karşıma çıkan hayata ve kendime yeniden bir umut olan şeylerdi..
hayat denilen bu zelzelenin içinde yaşamaya tutunmaya çalışırken , acılarla mutluluklarla yol almaya devam ederken aslında çevre faktörü etkenine takılı kalıyoruz nedense..
Seni yada sizi ,bizi , aslında zerre önemsemeyen ama önemsiyormuş gibi davranan her mutluluğunda içten içe haset eden kızaran bozaran insanların ki bunlar genelde değer verdiklerin olur ve en büyük kazık burdan gelir .. yanında olmaktna cok kuyu kazmaya merak saldıkları için hiç bir duygunu içtenlikle yaşyamaz ve bir şekilde de heves ettiğin yada mutlu olduğun o anı o muazzam duyguyu elinden söküp alırlar..
içinde hep bir kesken olur .. bu keske zaten adamın ruhunu içten içe kemirir ve geçmeyen git gide büyüyen önüne set çekemediğin bir duyguya dönüşür.
bir zamanlar süt dökmüş kedi misali ağzı var dili yok pek huylu uslu sakin mülayim olan seni , öyle bir şekle büründürürler ki gördüklerine yasatmaya başladığın o hislere inanamazlar nedense..
oysaki o hale getiren onlar ve gelende sensin. fakat bu yine ters teper kötü de sensin değişende saygısız olan da beğenmeyen de beğenilmeyen de herşeyi yanlış yapan yada çok bilmiş olan .. yine yeniden sen olursun..
üç kuruşluk bir mutluluğu yaşayamamanın verdiği üzüntü zaten içinde volkan haline gelmişken bir de bunlar eklenince insanın omuzlarına hepten boş duygulara sahip oluyorsun..
sevmeyi sevilmeyi öğretmeye çalışacağın yeni bir cana can olmaya çalışacağın o dönemlerde içindeki kasveti oyle harlarlar ki sen bile o kasveti dağıtamaz olursun.
boş verme ilgilenme gibi cümlelere maruz kaldıgın anlarda da sanki sen bile -isteye önemsiyormussun gibi bir tavır içine girerler sebpsizce.. oysaki seni sana bıraksalar zaten her anın güzel her günün mutlu ve huzurlu olacak..
ne anlamak isterler ne de anlaşılmak istedğinin farkındalığını yaşarlar.. İçi dolmayan üç beş kelime , dolduruşa gelemk için programlanmış olan yoldaşını zehirlerler ve ellerine çekirdeklerini alıp seyre dalarlar...
senin hayatında olan yada olacak olan kişilerin herhangi bir önemi adı sanı yoktur. yönetme arzusunu kendi ailesinden çok sana yöneltmeye kalkarlar..
sonra da hayattan bir gram zevk almaz hale gelince neden mutsuz oluşumu sorgularlar.. İnsan olarak değer ve saygı duymayan bir varlığa saygıdan ve değerden bahsetmek yada ona bu değeri saygıyı vermek ne kadar doğru dur tartışılr..
aldığın her nefeste kendin için bir kuralın olsun ki değerin ona göre değerleşsin derler ..
Kendine yapılmasını istemedğin bir hareketi bir başkasına yapmamayı öğrenmen gerekirdi bu zamana kadar..
Bu cümlenin arkasına sığınıp tam aksini yaparsan aynı şekilde sana da gelirler bilmen gerekir , ama bilip bilmeyeni oynayanlardan oldukları için , hak ettğini vermek için harcanan bir saniye de bir nefes de çok ...
Kendi cehenneminde başarılı yanmalar dilenir..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.