- 184 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Önüme Geleni Öpüyordum
Önce saksıdaki çiçeği öptüm, sonra birde saksıyı öpeyim dedim, saksı dik dik baktı bana, duramadım onu da öptüm. Baktım saksıda bir gevşeme oldu... Durur muyum, peşinden birde saksının toprağını öpeyim dedim onu da öptüm. Çiçek mutlu, saksı mutlu, toprak mutlu, ben mutlu, mutlu olmayan yok neticede...
Yok, yok bu böyle olmayacak. İçimde önüme gelen her şeyi öpme isteği depreşiyor ki hem de ne depreşme, anlatılmaz, ancak yaşanır. Bundan sonra kimleri öpmeli? Halı var, perdeler var, masadaki tabak çanaklar var, kitaplarım var, kitapların sayfaları var, kitapların arasına koyduğum ayraçlar var, kalemlerim kağıtlarım var... Çoban Sülü ’’Süleyman Demirel’’ gibi yakaladım mı kendime hızlıca çekip öpmeliyim. Öpülenler öpülmekten nefessiz kalmalı adeta...
Hızlıca dışarı çıktım sabahın yedisinde, baktım apartman görevlisi Hikmet, hemen sarıldım onu da öptüm. Hikmet şaşırdı birden bire ’’Bayram değil seyran değil sabah sabah abim beni niye öptün?’’ diye bir soru boca etti suratıma hafif de sinirli bir şekilde... Döndüm ’’ Yahu Hikmet çiğim içimden geldi be dostum, istemiyorsan bir daha öpmem.’’ dedim... Hikmet de ’’Bir daha öpme beni abi şapır şupur.’’ dedi biraz da dişlerini gıcırdatarak...
Durduramıyorum artık kendimi, içimde müthiş, hem de çok müthiş önüme gelen canlı cansız her şeyi öpme isteği... Baktım kapıda bir leylak, yanında bir çınar ağacı onlara da hafifçe sarıldım başladım mucuk mucuk, öpücükler kondurmaya. Allahtan onların hiç bir itirazı olmadı... Tam tepemden uçan kuş da üstüme boca etti o güzelliklerini ona bile kızmadım. Yerden yaprakları toplayıp onları da öpmeye başladım...
Baktım karşıdan bir adam ile kızı olacak yaşta ki bayan bana doğru geliyorlar. Önce adama yanaştım. Bir şey soracak zannetti, sarıldım, kendime çektim, onunda öptüm, hatta öptükten sonrada ’’Köprü altı cam cam öpsün seni herhangi bir amcan.’’ diye de tekerleme söyledim. Adam bön bön yüzüme bakarken tuttum bir de yanında ki kızını öptüm. İşte o anda olan oldu, adam gözümün üstüne yumruğunu patlattı... Gözüm mosmor olmuştu. Adam bana dönerek tek cümle etti ’’Mor da bir renktir.’’
Bir ara mızıkamı buldum, epeydir öpmemiştim, onu öpmeye başladım. Zaten en çok da aşk ile öpüştüklerimden biridir mızıkam. Hiç itiraz etmez öpmelerime, gıkı bile çıkmaz. Ben çalarım, öper gibi, hatta gibisi bile fazla, o mutlu ben mutlu. Gelsin bakalım ’’Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında, Sevişmek ah ne hoştur yıldızların altında.’’
Öğlen olmak üzereydi, bastım gittim hayvanat bahçesine. İlk önüme çıkan ceylanların bulunduğu bölümdü, giremedim tabi içlerine, uzaktan öpücüklerle selamladım ceylanları. Baktım yan tarafla lamalar... Onlara da öpücük atayım diye yaklaştım, yolladım öpücükleri, şlaaaaaapppp diye tükürüğü yedim suratıma... Yarabi şükürrrrrrrrr! demedim tabi ki... Tam ben de onlara tükürecektim ki, boş ver hayvanla hayvan olma Ahmet dedim vaz geçtim... Baktım ileride Filler, biraz yaklaştım tam öpecekken, bir kovadan fazla suyu yüzüme boca etti, üstüm başım perişan...
Ondan sonra doğru caddeye attım kendimi. Baktım karşıdan Başkanımız Himfurt Cimbert geliyor. Ona doğru ellerimi açarak yürümeye başladım, oda ellerini açmış bana doooğru geliyor tam ben onu öpecekken, benden önce davranıp o beni öptü, önce yanaklarımdan, sonra her yerimi öpmeye başladı, tam o sırada spiker İlker Yasin’in ’’Her yerinizden öpüyorum her yerinizden.’’ cümlesi ortamda birden kulağıma geldi... Bir anda uyanmıştım heyecanla... Şoktaydım. Salona geçip televizyonu açayım bari dedim, baktım iğneden ipliğe, sigaradan, ekmeğe, soğandan bezelyeye, don lastiğinden, at nalına kadar her şeye zam gelmiş... Öpülen milletçe biz olmuş gibiydik... Gibisi fazla diye de buraya bir cümle yazsam, çok da abartmış olmam diye düşünüyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.