- 246 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KURTULSANA
Neyi bekliyorsun? Kimi bekliyorsun? Okusana, öğrensene, kurtulsana, dertlerinden, sıkıntılarından, Sana engel olan mı var? İlahi emirleri öğrenmezsen, bilmiyordum demekle kurtulacağını mı sanıyorsun. Aldanıyorsun, kendini kandırıyorsun. Hadi İraden şimdilik sendeyken “KURTULSANA” sonra, yazık olacak, sana, bana, hepimize Ahir zamanda. Pişmanlık yok, Ahir zamanda. Ne yapacaksan yap, şimdiki zamanda.
K U R T U L S A N A
cehalettendir, savaşların çokluğu,
cahilliktendir, barışların azlığı,
kör cahilliktendir, kazalarda ölenlerin çokluğu,
oku sana-oku sana, cehaletten kurtulsana,
doğrulardan dönenler çok olur, cahillikten,
yanlışlardan dönenler az olur, cehaletten,
zararlarda, ziyanlarda ısrar, cahillikten –cehaletten,
cahillikten kurtulsana, oku sana- oku sana,
bindiğin dalları kesmekten hiç mi korkmazsın,
okumaktan, öğrenmekten çok mu korkarsın?
cehaletin, cahilliğin dostu musun sen?
oku sana- oku sana, cehaletten, cahillikten kurtulsana.
Zamanımız, ilim, bilim, teknoloji, zamanı. Ancak insanlık vasıflarımızı da teknolojiye kurban ediyoruz cahilliğimizden. İnsanlar önce özlerine dönmeli, insan olmanın erdemine varabilmeli, insan olmanın hazzını hissede bilmeli. İnsanlık, paylaşmak, dertleşmek, yardımlaşmak gibi altın değerlerini geri alabilmeli. Barış için de yaşama azim ve kararlılığını büyük bir cesaretle yaşamayı öğrenmeli. Savaşmak yıkmak, parçalamak demek! Oysa hep söyleriz, yıkmak marifet değildir ki, Marifet yapmak. Yapılanı yıkmak çok kolay! Yıkılan inşaatları görüyoruz hepimiz. Yıllarca emek verilerek, yapılan koca koca binalar, dakikalar içinde yıkılıyor. Biliyoruz, görüyoruz, ama yine de, yapmak yerine, yıkmayı tercih ediyoruz. Acaba neden? Cahilliğimizden, cehaletten bildiğimizi zannettiğimizden! Bilim, teknoloji, irfan olmadan, vicdanla, imanla yoğurulmadan. Hiçbir işe yaramıyor. Yap- bozdan başka. Vicdan iman ile yoğurmadan, ilim, bilim, hepsi film. Bizler bu filmleri hep seyir ediyoruz, izliyoruz. Ders almıyoruz. Çünkü Ders almak için okumuyoruz, öğrenmek istemiyoruz. Cahilliğimizi, cehaletimizi kaybetmek istemiyoruz. Cahilliğin, cehaletin yılmaz bekçisiyiz. Bu yüzden sık, sık Darbeler yiyoruz. Akıllanmıyoruz.
Alın hepimize en yakından bir örnek; Yıllarca bir hocanın peşine takılıp gittik. Hoca ne dediyse doğrudur. Hoca ne yaptıysa doğrudur. Yanlış da yapsa doğrudur. Neden? Çünkü hocadır hem de bizdendir. Peki! Neye göre? kime göre doğrudur? O konularda bir bildiğin, bir okumuşluğun veya o konularda bilgisine güvendiğin birine mi danışıyorsun? Yok. O zaman neye göre, doğruluyorsun. Bilmediğin bir şeye doğrudur demek, yalan değil midir? Yalan Müslümanın düşmanı, doğru yoldan çıkaranı değil mi? Hoca torpille işe yerleştiriyor Yanlış- haram ama bize yapılınca doğrudur. Hoca sınavlarda soruları dağıttırıyor, kopya çektiriyor. Hırsızlık-haram ama bize yapılıncada doğrudur. Hangi dinde var. Müslümanlığın neresinde yazıyor. Dinimiz doğruluk-dürüstlük, Adalet dini değil mi? Gavur da olsa herkese eşit davranmak, adaletli olmak. Müslümanın en önlemli görevi değil mi? O zaman Gavura niye gavur, Müslümana niye Müslüman diyoruz. Aynı işleri yapıyoruz. İnsanlara Gavur gibi davranmak Gavur işi, münafık işi. Asla değildir, Müslüman işi. Müslümanım deyip de Gavur işi yapmak Münafık işi, Münafıklık Cehennemin en alt tabaka mahlukları. Bilmiyor musunuz? Yaratanın Biz Müslümanlara İlk emri Oku, Oku, Oku, neden üç kez üst üste oku. Hiç düşündük mü? Çünkü insanın On önemli vasfı; okumak, öğrenmek, öğrendiğini yaşantısında tatbik etmek. Peki! Neyi? Nereden? öğreneceğiz biliyor muyuz? Biliyorduk. Unuttuk veya unutturulduk. Okumak, öğrenmek, yaşamak Ama! Yüce Kuran’dan ve sünnetlerden başlayacağız ki okumaya, öğrenmeye, yolumuzu şaşırmayalım, Şaşırtılmayalım. Emin adımlarla yürüyelim, yanlışları düzeltelim, insanız beşeriz, şaşarız ama! En kısa zamanda da tövbe edip dönmeyi de bilmeliyiz. Dönmeyenleri de, Döndürmeye çalışırız, dönmezse de yanlışını bilmeyiz. Tedbirimizi almalıyız. Sonradan biz nerede? Yanlış yaptık demeyelim. Sızlanmayalım. Bütün suçu da Hocalara, Hacılara atmayalım. Yanlışlar kişileri bağlar. Dinleri, Devletleri, Kurumları ve kuruluşları bağlamaz. Yanlışları düzelten Halklar olmazsa, Devletler ayakta fazla duramaz. Yıkı verirlerdi, Eskiden. Şimdilerde yıkmıyorlar. İçten sömürüyorlar, süründürüyorlar.
Dinimiz Rehber bize, uyarıyor, öğretiyor, yol gösteriyor. Bizlere de okumak, öğrenmek, öğrendiğimizi de yaşamımızda uygulamak ve çocuklarımıza öğretmek düşüyor. Aman ha! Okumayı sadece Okullarda Fizik, Kimya, Matematik öğrenmek sanmayalım. 15 TEMMUZU ve Diğer darbeleri unutmayalım. Sırtınızdan bir daha vurulmayalım. Suçu da Hep başkalarına atmayalım. Bu darbelerde bizlerinde sorumluluğu var. ANA- BABA lar olarak. Niye? Demeyelim? Çünkü çocuklar bize ait yani bizim sahibi olduğumuz kölelerimiz veya da Efendilerimiz değil. Çocuklar yüce yaratıcının Bize emanetleri. Tıpkı bedenimiz gibi. Veren Yaratan nasıl yetiştir diyorsa. Bizler öyle yetiştirmekle sorumluyuz. Sahiplenmek Çok, çok yanlış! Hepimizin tek sahibi Yüce Yaratan! Hayat zaten sınav! Ödevlerimizi Görevimizi yapalım. Sadece ANA – BABA olalım yeter.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.