- 177 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Efendimizin (a.s.m.) Su Hakkındaki Mucizeleri 2
5- Hudeybiye’de Müslümanlar yine susuz kalmışlardı. Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâma müracaat ettiler. Ok çantasından bir ok çıkarıp, Semed adındaki susuz kuyunun dibine saplamalarını emretti. Müslümanlardan birisi oku alıp kuyunun dibine indi ve oku saplar saplamaz, su fışkırmaya başladı.
Fışkıran sudan doyasıya içtiler, hayvanlarını da içirip, yedek sularını da doldurdular.
6- Bir başka gün yine Müslümanlar Hudeybiye’de bir kuyuya rastladılar. Kuyunun bütün suyunu çektiler. Kuyuda bir damla su bırakmadılar. Ancak su elli kişiye yetecek kadardı.
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm suyun yetersiz olduğunu öğrenince gelip, kuyunun başına oturdu. Kendisine bir kova su getirmelerini istedi. Abdest aldıktan sonra ağzını çalkaladığı suyu kovaya püskürttü ve dua etti. Sonra kovadaki suyu kuyuya boşalttı. Su dökülür dökülmez kuyu coştu, kaynamaya başladı ve ağzına kadar su ile doldu.
Dört yüz kişilik Müslüman kafilesi ve hayvanları bu sudan kana, kana içip, yedek kaplarını da doldurdular.
7-Hazret-i Muâz İbni Cebel de yaşadığı hadiseyi şöyle aktarmıştır:
Tebük savaşında bir çeşmeye rast geldik; sicim kalınlığında, güçlükle akıyordu. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm emretti ki:
“Akan sudan bir parça toplayınız.” Bir parça toplayıp, getirdiler. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, onunla elini yüzünü yıkadı. Sonra suyu çeşmenin olduğu yere döktük. Birden çeşmenin ağzı açılıp çok miktarda su akmaya başladı. Su bütün orduya kâfi geldi.
Aynı hadise için İmam İbni İshak da ilave olarak şunları aktarmıştır:
Su o çeşmenin ağzına dökülünce adeta gök gürültüsü gibi ses çıkararak, toprak altında akmaya başladı. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Hazret-i Muâz’a şöyle ferman etti:
“Bu mucize eseri olan mübarek su devam edip buraları bağa çevirecek; ömrün varsa göreceksin.” Ve Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın haber verdiği gibi hadise aynen gerçekleşmiştir.
8- Tebük savaşında Müslümanlar yine susuz kalmışlardı. Susuzluk dayanılmaz hale gelmişti. Hattâ bazılar devesini kesip, susuzluktan içindeki suyu, içmeye başlamışlardı.
Ebu Bekri’s-Sıddık, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma dua etmek için rica etti. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm elini kaldırdı; daha elini indirmeden bulut toplandı, yağmur yağmaya başladı. Bol bol su içtiler ve kaplarını doldurdular. Bir müddet sonra su çekildi. Sonra baktılar ki, ordunun durduğu yere şiddetli yağmur yağmasına rağmen hiç zarar vermemiş. Anladılar ki, bu tesadüfen yağan bir yağmur değildir. Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâma mucize eseri olarak Cenab-ı Hak’kın ikram ettiği bir yağmurdur.
9-Tebük’ten Medine’ye dönüşte kavurucu sıcak yine bir damla suya ihtiyaç duyar hale getirmişti. Müslümanlar susuzluktan dayanılmaz bir noktaya gelince, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm müracaat ettiler. Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm Hz. Ali’yi ve Hz. İmran İbni Husayn’ı çağırtıp onlara:
“Filan mevkide bir kadın iki kap suyu hayvana yükletmiş gidiyor; alıp buraya getiriniz” diye buyurdu.
Hz. Ali ve Hz. İmran Peygamber Efendimizin (a.s.m.) tarif ettiği yere gidince tarif edilen kadını ve suları buldular. Alıp getirdiler.
Allah’ın Resuli Aleyhissalâtü Vesselâm bir kaba bir parça su boşaltmalarını buyurdu. Dua etti ve sonra suyu tekrar kadının kabına doldurdular. Ardından bütün kafile gelip, kaplarını doldurdular, bol bol içtiler.
Kadının suları geri verilmiş, hiç eksilmemişti. Ayrıca kadına bu bereket duasıyla suya kavuşmalarına vesile olduğu için hediyeler verip, gönderdiler.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm o kadına şöyle buyurdu:
“Senin suyundan almadık. Cenâb-ı Hak bize hazinesinden su içirdi.”
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.