VESAİRE -Roman -26'INCI BÖLÜM
Yoğun bakım ünitesinde büyük bir kargaşa vardı doktorlar hemşireler Dilhan hanımın odasında yoğun ve telaşlı bir şekilde uğraş veriyor hemşireler hastabakicilara talimatlar veriyordu. Bu telaş yerini sessizliğe biraktı,doktorlar hemşireler Dilhan hanımın odasından çıkmiş,odada sadece hastabakıcılar kalmıştı.
Yoğun bakım odasından çıkan Doktorlar Yıldız hanımın yanına gelerek başları önde "Dilhan hanım hakkın rahmetine kavuştu başınız sağolsun" dediler.
Tarih ve saat o kadar manidar ve o kadar tesadüfi bir şekilde idi ki,elim.kaza yaşanmasaydı bu akşam saat 20.30 da Yıldız’ın nişan merasimi yapılıp dünyanin en mutlu kızı olacakken Dilhan hanım soğuk hastane odasında son nefesini verdiğinde saatler 20.30’u gösteriyordu
Yıldız olduğu yere yığılıp hıçkırıklara boğazına düğümlendi ve hastane koridorunu inleten ağıt yükseldi Yıldız’ın agzindan nefesi kesilene kadar bagirmiş sakinlestirici vuran hemşireler acil bölüme sedye ile taşımışlardı.
Yıldız uyandığında yanında Hakkı vardı.
Hakkı’ya bakarak "en mutlu günüm hayatım boyunca unutamayacak yaralar açtı Hakkı"dedi Hakkı sessizligini koruyup sonrasında "Mekanı cennet olsun inşallah Dilhan Hanımın" dedi "sende daha iyi olacaksın daha iyi olacağız ben yanıda olacagim" dedi Hakkı.
Ertesi gün Dilhan Hanımın naasi ile ilgili defin evrakları hazilanarak morgdan teslim alinmisti
Yıldız, annesinin bu ani ölümleriyle paramparça olmuş bir şekildeydi. Onun ruh hali, yürek burkan bir hüzün ve çaresizlikle doluydu. Annesini kaybetmek, onun hayatındaki en büyük trajediydi. Yıldız, cenaze töreninde güçlü durmaya çalışsa da gözyaşları onun gözlerinden sicim gibi süzülüyordu.
Cenaze aynı zamanda aile kabristani olarak belirlenen Ermişler mezarlığına getirilmişti.
Cenaze merasimi boyunca Yıldız’ın çehresindeki ifade, derin bir umutsuzluğu ve kaybolmuşluğu yansıtıyordu. Her adımı, ağırlığını daha da arttırıyordu. Mezarlıkta annesinin naaşı toprağa verilirken, Yıldız’ın yüreği parçalanıyordu. Gözyaşları sel gibi akmaya devam ediyordu, ve tüm umutsuzluğu yüzünden okunuyordu. Bu trajik anlar, Yıldız’ın yaşamındaki acı bir iz bırakarak, onu tamamen değiştirdi
Hakkı,Dilhan Hanım’ın ölümü karşısında derin bir üzüntü içindeydi.Cenaze merasiminde, Hakkı’nın yüzü hüzünle kaplıydı. Gözlerindeki ifade, acıyı ve kaybı yansıtıyordu.
Cenaze ve defin işlemi sırasında, Hakkı Yıldızın yanındaydı. O da, yıllardır birlikte olduğu bu aile için büyük bir kayıp yaşamanın yükünü taşıyordu.Hakkı, bu acıyla sarsılmış olsa da, Yıldızın yanında kalmak ve destek olmak için elinden geleni yapıyordu.
Hülya yeni tarlasını emek ve özenle kısa sürede ürün yetistirmeye hazırladı. Bakımsızlıktan harabeye dönmüş tarlada ilk oncelik olarak büyüklü küçüklü taşları temizleyip yabani otları söktü, toprağı sürüp tohum ekmeye hazır hale getirdi. Ayrıca,tarlanın etrafını çitlerle çevirip yeni ekecegi.mahsulünü koruma altına aldı.Bereket vadeden bu tarlada, Hülya, domates, biber, patlıcan, biber ve marul yetiştirmeye karar verdi.
Hülya, bu başarısıyla çevresindekilerin takdirini kazanmış olsada Asuman hanımın hayalini geçte olsa gerçekleştirdiği için buruklukla beraber gururu aynı anda yaşıyordu.
Hakkı ve Yıldızın Nişan toreni Dilhan hanımım ölümü ile ertelenmis bu erteleme Yıldız ve Hakkının arasinda bir soğukluğa neden olmuştu Hakkı artık eskisi kadar Yıldız’a ilgi duymuyor Yıldız’da Hakkı ile aynı ortamda olmaktan sıkılıyordu.Hakkı’nın eski iş heyecanından eser kalmamış mahkemenin vermiş olduğu ceza hem maddi hemde manevi olarak külfet olmaya devam ediyor,yakın köylere ve ilçelere gitmek.hem zaman hemde araçların arıza yaparak ekstra masraf açmasına sebep oluyor işyeri kâr elde etmekten ziyade her geçen gün zarar ediyordu.
Ofiste dalgın ve düşünceli oturmuş çayını yudumlarken Yıldız girdi ofise Hakkı Yıldız’a "hoşgeldin" diyerek bir bardak çay doldurup Yıldız’a verdikten sonra duygusal bir ses tonuyla "Yıldız son zamanlarda aramızda bir soğukluk var farkındamısın Bu soğukluk Dilhan Hanım’ın kaybı mı, yoksa başka bir şey mi"diye sordu
Yıldız sesinde hüzün ve yorgunlukla çatallaşan ses tonu ile "Annemin ani ölümü hele hele nişan merasimi günü ve saatinde vefat etmesi beni derinden etkiledi kendimi toparlamama izin ver lütfen ,ama bir şey daha var, annemin vefatindan sonra sende ilgi göstermiyorsun, artık eskisi gibi değilsin"dedi.
Hakkı Üzgün bir ifadeyle "Annen sevdigim saydigim ve cesareti duruşu ile örnek aldığım nadir kişilerden biri idi ani ölümü beni derinden etkiledi,Belki de bu yüzden kendimi geri çektim. Ama seninle ilgilenmediğimi düşündüğünü bilmiyordum"dedi.
Yıldız Gözleri dolu Hakkı, seninle ilgilenmediğini düşünmek çok zor. Ama son zamanlarda aramızdaki soğukluk beni üzüyor,artık bu ilişkiyi devam ettirmenin anlamlı olmadığını düşünüyorum. Aramızdaki duygusal bağ zayıfladı ve bu ayrılma kararı en iyisi olabilir.
Hakki Cafer ağanın zoraki diretmesi karşı gelmemesi yada benim gönlümde birisi var onu bulmadan ben kimselere bakamam aşık olamam evlenip barklanıp çoluk çocuğa karışıp mutlu bir evliligi olmaz diyememenin acısını şimdi yaşıyordu.
Yoğun iş yükü zaten canını sıkarken Dilhan hanımın vefatı Yıldız’ın ruh hali Hülya’nın hala belirsizliğini koruması üstüste gelen aksilikler içinde birde Yıldız’ın kahrını çekecek gücü olmadigini sevmeden zoraki olarak evet dediği durumdan kurtularak huzura kavuşmak istiyordu.
Hakkı üzgün bir ifadeyle "Yıldız, seninle tanışıp nişan merasimime kadar hatta bundan sonrası için evlilik planlarının yapılması Cafer ağanın tercihi idi hem benim gönlümü süsleyen biri var ve ben onu ömrümün sonuna kadar arayacağım ben de artık bu ilişkinin sürdürülebilir olmadığını görüyorum. İkimizin de bu ayrılıktan sonra daha iyi olabileceğimize inanıyorum"dedi.
Yıldız "annemin vefatinda da bir hayır olduğu kesin bence de tüm herşeyi bitirip yeni başlangıçlar yapalım belki de bu ayrılık her ikimizin de kendimizi bulmasına yardımcı olur daha hayırlısını rabbim gönlümüze bahşeder inşallah"dedi
Hülya rutin bahçe ve tarla işleri ile uğrasiyor her günün sonunda hakkının yolladığı ve eline zamanında ulaşmayan mektubu tekrar tekrar okuyor bağrına basıyordu.
Gece olmuş günün yorgunluğu ayaklarinda sızılar oluşmasına sebep olmuştu .
Yattigı yataktan zorla doğruldu Naci Mert’in üzerinin açıldığını gördü yatağının yanına giderek açılmış olan yerleri battaniye ile kapatıp yanağına hafif bir öpücük kondurup sessizce yatağa uzandı. Gözleri, yılların ağırlığını taşıyan bir bakışla mektuba kaydı.Sadece bir sayfa mektup olan bu zarf, onun hayatında büyük bir öneme sahipti. Hakkı’nın yazdığı mektup, onunla olan bağını koruyor hafızasının canlı kalmasını sağlıyor,mektubu alamamanın acısını yaşıyordu,her ne olursa olsunmektup onun için bir tür umut kaynagı idi . Hülya’nın zihninde çeşitli düşünceler ve sorular dolaşıyordu. Hakkı tahliye olduktan sonra neredeydi, Kimlerle tanışmış, evlenmiş miydi? Hülya, bu soruların cevaplarını bulamamanın verdiği belirsizlikle boğuşuyordu.
Yorgun bedenini dinlendirmek için başını yastığa koyduğunda, zihnindeki düşünceler ve hayaller onu bir kez daha etkisi altına aldı. Gece, Hülya için karmaşık duyguların hüküm sürdüğü bir zaman dilimiydi. Uykusuzluk ve belirsizlik, onun ruhunu sarıp sarmalıyordu.
Hülya, yıllardır beklediği anın gelmesini umut ederken, mektuplarla sık sık yeniden yaşadığı anılarına sığınarak, geleceğe dair endişeleri ve bilinmezlikleri düşünüyordu. Belirsizlik içinde, yastığın üzerine başını koydu başucunda ara ara freknasi gidip gelen ve sesi kısık halde olan radyodan gelen sese kulak verdi ömrününün özeti gibi şarkıyı pür dikkat dinlmeye başladı
Dinleyin geceler duyun sesimi
Benden daha yalnız değilsiniz ki
Nedir bu karanlık nedir bu sessizlik
Benden dertli değilsiniz ki
Benden dertli değilsiniz ki
Uzanan ellerimi tutun ne olur
Benden daha güçsüz değilsiniz ki
Ağlamayın susun susun susun ne olur
Benden daha yalnız değilsiniz ki
Ağlamayın susun susun susun ne olur
Benden daha yalnız değilsiniz ki
Gözleri şarkının etkisi ile kapanıp açılıyordu
ruhunda Hakkı’yla olan bağın sıcaklığına ve geleceğe dair umutlarına sıkıca sarılarak ve yarının kaderine nasıl etki edeceğini bilmeden duasını yapip derin bir uykuya daldı.
26’INCI BÖLÜMMSONU
(26/...)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.