BİR KAÇIŞ
Bu gece dağları anımsadım yani aşkımıza yataklık eden zirveleri, el ele tutuşup kaçışımızı anımsadım. Bir yandan sırtımızdan soğuk kurşunların izbelerini bir yandan sevincimizden sarhoş anlarımız canlandı. İlk gece yıldızlar altında yaktığımız ateş küllünden pişirdiğimiz kumpir patateslerin yanık kokusunu aldım. Etrafımızı çepeçevre eşkiyalar sarmıştı, dağlara kaçışımızı kutluyorlardı. Biz iki ateş arasında kaldığımızı düşünerek birbirimize sarılıp korkularımızı dağıtmaya çalışırdık.
O gece uyku yutmamıştı gözlerimiz gece boyunca. Ardımızda eli silahlı büyüklerimiz, dağlar da eşkiyalara teslim bir yanımız küt, küt çarpıyordu kalplerimiz. Ve ilk heyecan ellerimiz birleştiği anlardı.
Sabah güneş doğmadan sen uyurken kırlarda sana çiçek toplamıştım. Bir deste anemon ve bir deste orkide koparmıştım, başına taç yerine gelinlikli hayallerine adamıştım. Güzel bir geceydi aşk adına, sırtımızı hedef almış mermileri saymasak mutluluk panayırında şarkılarımızı gecenin suskunluğuna paylaşmıştık.
Pişman değildik dağ başında olmaktan çünkü özgürlüğümüzü, mutluluğumuzu almıştık yanımıza, kimseyi umursamadan kaçmıştık geriden kalan uzaklara. Tam bir yıl sürdü bu mutluluk mevsimimiz. Gerisi acılarla örülüydü maziye gömdüğümüz zamanın. Korkunç bir ölüme sürgündük tek suçumuz AŞK; Yani aşık olmaktı, adına yasak aşk koymuşlardı bizlerin sevgiyle kucakladığımız aşkı.
Ve bir ölüm haberi getiren merminin kokusu etrafa dağılmıştı, masumların yargısızca infaz edilmesi ne garip şeydir Allahım! Ne garip değil mi hayatı boynunda bir ip gibi his etmek!
Z.DEVRİM