VESAİRE -Roman -24'ÜNCÜ BÖLÜM
24 üncü bölüm
Hakkı ve Yıldız’ın esnaflarla yaşadığı olay ile ilgili mahkeme esnafları haklı bulmuş işyerine yüklü miktar ceza ödenmesine ve Rekabeti koruma kanunu na göre 3 ay sureligine yüzde kırkbeş oranında piyasadan düşük fiyata mal satması kararını verilmişti.
Hakkı bunun adeletsizlik olduğunu beyanı ile itiraz etmiş olmasına rağmen mahkeme kararı onaylayıp son hükmünü verdi.
Hakkı Antalya ve Mersin’de bulunan tedarikçilerden ürün alamayacağını bildirmiş tedarikçi firmalar ile telefon görüşmesinde resmen kavga etmişti.
Çözüm olarakda yerli üreticilerden aldığı ürünle telafininn mümkün olacağını düşünüp Cafer ağa ya konuyu açtı Cafer ağa verilen karara saygı duymak gerek diyerek Hakkı’nin planini uygun gördü.Hakki lojistik müdürü Turan bey ile görüşme yaparak bundan sonra yerli üreticiden alacakları ürünleri Satacaklarini bildirdi.
Turan bey durumun şoförlere anlattı ve bundan sonraki süreçte planın bu şekilde olacağını anlattı kilometre başına ücret alan tır şoförleri isyan etselerde kısa süreliğine olacak bu olaydan dolayı susma hakkini kullanmak zorunda kaldılar.
Hakkı yakın köy ve ilçelerdeki üretim miktarları kar zarar etme durumu araştırıp konu hakkında bir toplantı yapma kararı aldı.Turan bey araştırmasını iki üç gün içerisinde tamamlayıp arz edeceğini bildirerek hemen işe koyuldu
Asuman hanım tarlasından topladığı ürünleri pazara götürmüş ve kısa sürede ürünler tükenmiş, ürünlerin çok çabuk tükenmiş olmasına sevinmişlerdi.
Asuman hanım çalışkan ve hamarat emektarları Hülya ve Merve’yi yanına alarak yemek ısmarlamak üzere lokantaya gitmişlerdi Lokanta sahibi Salih usta Asuman hanımı tanımış oturdukları masaya giderek "Hoşgeldiniz efendim nasılsınız iyisinizdir inşallah"dedi Asuman Hanim,Hülya ve Merve bu sıcak karşılaşmadan dolayı Hoşbulduk teşekkür ederiz diye cevap verdiler. "Efendim ben Salih usta otuz yıllık lokantacıyım en son burayı açtık işyeri bana ait ve karınca kararinca beş senedir işletiyoruz sizden almış olduğum ürünlerin maşallahı var hatta ürünlerin kaliteli olmasından dolayı müşteri sayımız arttı diyebilirim çok şükür" dedi Asuman hanım "bu iltifattan dolayı sonsuz teşekkürler efendim "dedi gözleri parlamis güzünde gülücükler saçıyordu.
Asuman hanım" benim ve muhteşem ekibimin başarısı bu aslında her ürüne bebek bakar gibi bakıyorlar maşallah ayrıca tohum olarak atatohumu kullanıyoruz gelecek senelerin ürünleri için ata tohumu bankasi bile kurduk kendi çabamızla ayrıca hiç bir ürüne kimyasal ilaç ve gübre atmıyor hem ürün kalitesinin artmasına hemde organik olarak ürün almayı kendimize ilke edindik" dedi . Salih usta Asuman hanımın özverili ve emektar çalışmasını tekrar takdir edip teşekkür ederek masadan ayrıldı.
Asuman hanım Hülya ve Merve siparişlerini verdiler siparişler gelmeden önce masaya ikram olarak gelen salata ve ezmelerin mezelerin tadına baktılar hepside tek kelime ile muhteşemdi ama salata ayrı bir güzel olmuştu kokusu buram buram tadı enfesti Asuman hanım "bakın" dedi "emeklerimizin karşılığı olarak bize bu masadaki güzellikler bile yeter aslında ürünler mis gibi kokuyor doğal ve lezzetli maşallah"dedi Merve ve Hülya Asuman hanımın elini tutup "iyiki varsin sen melek teyzem"dediler
Yemekler yenmiş lokantadan ayrılırken Salih ustaya hayırlı işler dileyerek lokantadan ayrılıp köy dolmuşları durağına doğru hareket ettiler.
Turan bey araştırmasını tamamlayıp Hakkı beye durumu arz etmek için toplantı için hazır olduğunu bildirdi.
Hakkı toplantıya Cafer ağa ,muhasebe elemanları ve şoförlerden en kıdemli personeli alarak sözü Turan beye bıraktı.
Turan Bey, yakın ilçe ve köylerde yetişen ürünler hakkında detaylı bilgi verdi. İlk olarak, hangi ürünlerin hangi köylerde ve ilçelerde yetiştiğini açıkladı. Örneğin, Hangi köylerin hangi tür sebzelerde uzman olduğunu ve bu ürünlerin kalitesini ve miktarını belirtti.
Ayrıca, bu ürünlerin piyasa fiyatlarına ve talep durumlarına da değindi. Hangi ürünlerin mevsimine göre daha fazla talep gördüğünü ve hangilerinin yıl boyunca talep gördüğünü açıkladı. Ayrıca, yerel üreticilerin kalite standartlarına ne kadar sadık oldukları hakkında bilgi verdi.
Turan Bey, ayrıca bu ürünleri temin etmek için hangi köylülerle iletişimde olduklarını ve hangi tedarikçilerin güvenilir olduklarını anlattı. İlgili köylülerin ve tedarikçilerin iletişim bilgilerini paylaştı.
Toplantıdaki diğer katılımcılar, bu bilgilere göre nasıl bir strateji izlemeleri gerektiği konusunda fikir yürüttüler ve önümüzdeki süreçte nasıl bir tedarik zinciri oluşturacakları hakkında fikir alışverişinde bulundular.
Cafer bey ve masadakiler hayretle Turan beyi dinliyorlar soru sormalarına bile fırsat vermeden açıklayıcı bilgileri tam ve net bir şekilde anlatıyordu.
Cafer bey Turan beyin bir yudum su içmesini fırsat bilerek
"Turan kardeş biz yıllarca yakın ve yerel üreticiyi es geçip anasının nikahından sebze-meyve nakliyatı yapıyoruz boşuna hamallık yapiyormusuz desene kardeşim .Bizim Mersin’den.aldigimiz sebze o kadar zahmete,yola, masrafa, zamana karşı kiloda yirmibeş kuruş kazandırırken yanı başımızdaki üreticiden aldığımızda kârımız elli kuruş oluyor,buna yakıt,genel gider masrafları dahil bile değil eğer onları katarsak her üründe.kilo başına bir lira karımız oluyor ki buda demek oluyor biz esşeklik yapıp diğer illerdeki üreticinin hamalı olmuşuz ..yazıklar olsun bize" diye masaya vurdu.
Turan bey depo ile il ilçe mesafe kilometreleri de hesaba kattığı yakınlık uzaklık yerlerine göre net kazançlarını ve harcamaları gösterir çizelge ile sunumunu bitirdi.
Cafer ağa "Turan kardeş ellerine,emegine sağlık bizi aydınlatın ve bu mahkeme kararıda bizim için hayırlı olmuş oldu hiç olmazsa kârımız yüzde yetmiş artırıp hem yakın çiftçimiz kazanmış hemde tedarik işlemini yakınlıktan dolayı hızlandıracagimiz icin ezilme ,çürüme riski olmamış,olacak millet taza teze marulunu, ıspanağını, maydonoz ve daha neler neler taptaze yiyecek inşallah" dedi.
Toplantı sona erdi Cafer ağa ve diğer personel odadan çıktı.Hakkı ve Turan bey odada kaldı Hakkı "Kardeşim maşallah kısa sürede yüregimize su serpmiş oldun kaliteli bir sunum oldu seni kahve ile ödüllendireyim bende dedi"
Birlikte kahve içerek planı tekrar gözden geçirip üretici- tedarikçiler ile görüşmenin en kısa zamanda yapilmasını kararlastirdilar.
Asuman hanım Hülya ve Merve ile akşam üzeri evlerine gelmişler günün yorgunluğu gitsin diye bir demlik çay koymuşlar yorgunluktan olsa gerek bir bardak çay içip oldukları yerde uyuyaklamişlardı.
Gecenin ilerleyen saatlerinde uyanan Asuman hanım kanepede uyuya kalan Hülya ve Merve’nin üzerini örtüp yatak odasına gidip başını yastığa koydu ve kısa sürede de uykuya daldı.
Asuman hanım sabah erken saatte kalkıp kahvaltıyı hazırlamış Hülya ve Merve bir önceki günün yorgunluğu ile uyanmak istemeseler de mutfaktan gelen kokuya dayanamayıp kalkmışlardı elini yüzünü yıkayıp mutfakta bulunan Asuman hanımın yanına giderek günaydin öpücüğü vermisler hazırlanan malzemeleri sofraya taşımışlardı.
Kahvaltı yapılmış Asuman hanım havanin tertemiz mis gibi olmasından dolayı bahçede kahve içme teklifine Hülya ve Merve seve seve kabul etti.Keyif kahveside tam kıvaminda idi.
Satışlar çok iyi idi Asuman hanım durumdan gayet memnundu pazara götürdüğü mallar kısa sürede tükeniyor müşteriler de Asuman hanımda mutluydu. Asuman hanım tarlanın yanındaki tarlayı da satın alma fikrine Hülya onay verdi Merve itiraz etti Asuman Hanım kahve içmeye davet ettiği Feyzullah muhtara konuyu açıp "Muhtarım malum tarla aslında işimizi hayli hayli görüyor lakin üretimi bir kat daha artırmak istesek ve bu yan taraftaki çakıllı tarlayı satin alsak nasıl olur "dedi Feyzullah Muhtar"Aman uzak durun.derim.dedi bu tarla yillardan beri mirascıları tarafından mahkemelik.haa derseniz ki kaç yıl sürer ben deyim.yirmi.siz deyin otuz yıl zaten dava on yıldır görülüyor bir karara bağlanmadı siz o tarladan ümidi kesin" dedi tarlanın mirasçılar ile mahkemelik olduğu ve bu sürecin uzayacağını bildirmesi üzerine Asuman hanım tarla konusu kapattı.
Feyzullah muhtar biraz eskilerden biraz yenilerden anlatırken gelen telefon üzerine acil kalkmak zorunda kaldı Asuman Hanıma kahve için teşekkür edip bahceden ayrıldı .
Asuman hanım kahvelei tazelemiş bahçedeki masaya getirmişti kahveleri masaya koyarken "kuzum ben kahvenin yanına ikramlık lokum şeker koymadım ya" dedi "Feyzullah muhtara da ayıp oldu şimdi tüh aklim tarlada kaldi yaptığıma bakın siz "dedi Merve kahkaha atarak"aklı havalardasin yani adamcağız ayda yılda senede bir geliyor teyze"" dedi hep beraber gülmeye başladılar gözlerinden yaşlar geliyordu karinlarinagridi ücünün de
Merve durum ya dedi benim yolda aldığım akide şekerlerim var onu getireyim.deyip odasına gitti valizin yan cebinden akide şekerini alırken şekerleri aldığı yerde sarı bir zarf gördü ikiye katlanmış ve üzerinde "Hülya’ya" yazıyordu.
Hülya’nin elindeki şeker yere düşmüş diğer elinde sarı zarf donup kalmıştı .
Zarfı açmaya yeltendi ama.dedi bu valiz sırrının.hapishanede iken.yanindaki valiz di eğer yıllar sonra okuması için Sırrı tarafından konulduysa içini açtiktan sonra okuyacakları küllenmiş yaralarını deşeceginden eski hatıraları canlandıracağı dan zarfin açmaya cesaret edemedi.
Merve Hülya’nın geç kaldığından ve merak ettiğinden odaya geldi odada kapıya sırtı dönük valizin önünde çöküp kalmıştı.
Merve Hülyanın yanına gelerek "Hayrola neden gelmedin yanımıza merak ettik "dedi Hülya’nin gözünden sicim gibi yaşlar dökülüyor konuşmuyordu "Merve Hülya’nın sırtına dokunarak "Hülya ..Hülya iyimisin" dedi Hülya elindeki Zarfı gösterdi Merve’ye Merve zarfı aldı üzerinde ’Hülya’ya yazısını görünce neden ve kim tarafından yazıldığını sorgulamadan "Sırrrı serefsizi yazmıştır içinde ya affedilme yada özür yazılıdır" dedi.
Merve Hülya ya bir bardak su getirdi Hülya yarısını üzerine yarışın yere dökerek dudaklarını ıslatıp bardağı yere koydu.
Merve Hülya’nin koluna girerek bahçeye çıkardı masaya oturmasına yardım etti .Asuman hanım sakinnsakin bakarak "Ne oldu kuzum içeri girerken neşeli girsin ne bu hal kuzumm"dedi.Merve Asuman hanıma elindeki Zarfı gösterip sus işareti yaptı.
Kimden bu mektup kuzum nerden çıktı nerdeymis ki" diye şasirmis vaziyette soru sordu ama sorunun cevabını ne Merve verebiliyordu nede Hülya konusabikiyordu.Asuman hanım Merve’den zarfı aldı üzerinde "Hülya,ya"yazılı olduğunu görünce "Töbe töbe Tovbeestagfutallah"dedi ve aklına Sırrı geldi.
Asuman hanım "Hülya’ya kuzum açalım mı zarfı içinde yazılanları okuyayım sonra yırtar atarız "dedi
Hülya kısık ve ağlamaklı ses tonu ile "açma teyze açarsan yıllar sonra bile aynı kabusu tekrar yasiyacagim"dedi elini uzatıp zarfı istedi Merve’ye dönerek "bu zarf acilmayacak fırında bunu yakarmisin "dedi Merve zarfı aldı ekmek yaptilları fırına giderek zarfı yakmak üzere çakmağını ateşledi ama içinde ne yazıldığını merak ettiği için zarfı açtı.
Sevgili Hülya,
Mektubumun bu satırlarını okurken, umarım sağlığınız iyi ve huzurlusunuzdur. Size bu mektubu yazmamın nedeni, son görüşmemizde yaşadığım mutluluk ve samimiyetinizden dolayıdır ben şimdiye kadar mektup yazmadım kusura bakmayın.Görüş günü konuşmaların ardından içimde oluşan duyguları ifade etmek ve hapishaneden çıktıktan sonra da seninle buluşma konuşma arzusuyla doluyum.diye devam edip Saygılarımla, Hakkı diye bitiyordu mektup .
Merve neye uğradığını şaşırmış mektubu eline alıp tekrar masaya doğru yöneldi masaya yaklasinca Asuman hanım "Ne yaptın kuzum yaktın minlanet mektubu"dedi merakla.
Merve Hülya’ya dönerek elindeki mektubu gösterdi "Hakkı kim Merve"dedi.
Merve şaşkın bir vaziyette gözyasini silerek "Hakkı"mı dedi.Merve "Evet Hakkı diye biri yazmış mektubu ve muhtemelen sana ulaşması için verilmiş ama.ne hikmetse sana yeni ulaşıyor"dedi Hülya mektubu alıp hızlıca okudu "Hakkı"dedi Mektup ta yazan ve"Kitabın arasından çıkan ve beni mutlu kılan resmin varlığından Sırrı’ya bile söz edemedim gizli kalsın istedim"cümlesine odaklandı "benim resmin yoktu ki kitap içinde" dedi sonradan aklına evde kırılan çerçevedeki fotoğrafı kitabın arasına aceleden koyduğunu hatirladı
Asuman hanım "kim bu Hakkı kuzum tanıyormuşum"dedi
Hülya Sırrı’yi ziyaret gittiğinde görüş günü tanıştığını,Sırrı’nın masaya davet edip sohbet ettiğini,elinde okuduğu kitabı okuması için hemde vakit geçirmek için hediye ettiğini anlattı.
Asuman hanım "üzerinden kaç yıl geçmiş kuzum zaten adam.tahliye olmuş hayatina devam.ediyordur mektubu yazsigini bike unutmuştur ki"dedi Hülya verilen numarayı aramak istedi Asuman hanım aradan onca zaman geçmiş kuzum.bulsan bile seni hatırlamaz bile"dedi Hülya yinede şansını denemek için lütfen teyze bir kere arayayım söz dahada uğraşmayacağım" dedi.Asuman hanım tamam deyip gönlü razı olmasa da onay vermişti tek sevindirici haber zarfın içinde Sırrı’ya ait mektup değildi.
Hülya mektuptaki telefon numarasını aramış santralden idari isleri bağlamasını söylemişti.İdarinislee görevlisine Hakkı adında bir mahkum.dugu ve bu mahkumun bilgilerine ihtiyacı olduğunu belirtmiş idari isler görevlisi üçüncü şahıslara bilgi verilmediği gibi tahliye olduğundan da tüm bilgilerin arşivde olduğu beyanı üzerine telefonu kapatıp cezaevi müdürünü bağlamasını söylemiş cezaevi müdürü de idari işler görevlisinin söylediğini üçüncü şahıslara bilgi paylaşımı olmadığını ve zaten Hakkının 23 Mayıs 2007 Çarşamba günü saat 09.55 ’te cezaevi ile ilisiği kesildigi kendisine ait evrakları da Cumhuriyet Başsavcılığı kontrolünde bulunan arşiv de olduğu beyanı vermesi üzerine telefonu üzülerek kapattı.Hulya yine ağlıyor ama bu sefer sevinç gözyaşları idi bu Hakkı değer verip mektup yazmış ve yıllar sonra bile olsa bu mektup eline ulaşmıştı.
Asuman hanım havanın serinlemesini firsat bilip masadaki fincanları toplayıp
Çimenlikte yatan Naci Mert’i de alıp içeri girmesini söylemişti Hülya’ya.
Hülya Naci Mert’i. kucağına alarak odasına çekildi Naci Mert’i beşigine koyduktan ve uyuttuktan sonra yatağına uzandı "Hakkı"dedi "resmimi görmüş acaba nerede,nasıl,kiminle ,evlenmiştir belki de diye düşüncelere dalarken uyuyup kalmış Asuman hanımın "Kuzum yemek hazır hadi kalk "sesi ile uyanmıştı ne kadar uyuduğu hakkında hiç bir fikri yoktu.Sofrada yarınki yapılacak işler ve havadan sudan konuşmalar ile geciştirmiş yemekten sonra herkes odasına çekilmişti Hülya’nin aklı hala "kimle nasıl nerde "soruları ile meşgul bunları düşünerek
Uyuya kalmıştı
Aradan üç ay geçmiş Cafer ağanin evinde bayram coskusu var gibiydi Yıldız egitimini tamamlayip mezun olmustu
Cafer eşi dostu ve tanıdıkları ile uakin çevreyi davett ettiği kutlama töreninde sahneye cikarak "Değerli arkadaşlar kiymetli misafier jepini his geldiniz malumunuz göz bebeğimiz ve tek.evladimiz yıldız bugün iyinarinile yurt dısı eğitimini tamamlayıp Yüksek Ziraat Mühendisi olarak mezun olul ülkemize vatanımıza kesin dönüş yapmistir artık
Yıldız’ın eğitimini başarıyla tamamlaması ve ülkemize kesin dönüş yapması, bizler için gurur verici bir an. Kendisi için hep en iyisini istedik ve şimdi bu mutlu sona ulaşmanın sevincini yaşıyoruz. Bugün burada onun bu büyük başarısını kutlamak, ailemiz ve dostlarımız için unutulmaz bir anı olacak. Yıldız, bu yolculukta emek verdi ve bizler de destek olduk. Şimdi hep birlikte, onun gelecekteki başarılarına ve ülkemizin ve topraklarımızın ziraat sektörüne kattıklarına şahitlik edeceğiz inşallah. Teşekkürler hepinize, bu mutlu günümüzü paylaştığınız için minnettarım .
Ayrıca diğer güzel haber ortağım Hakkı ve biricik kızım Yıldız’ı sizlerin huzurunda söz kesiyorum hayırlı uğurlu olsun .
Davetliler buniki güzel haberinduyunca ayakta alkışladılar
Yıldız babasının kararına sevinmişti .Hakkı hiç hesapta olamayan ve kendisine. Karsinbir duygunbeslemedigi Yoldız’ın kendisine danışılmadan söz kesilmesine sinirlenmişti .
Kalabalığın dağılmasının ardından Cafer ağa ile ayak üstü görüşüp ağam dedi seni severim sayarım ortaklığımız dan çok buyük bir işadamı olmanizida saygı ve tadirle karsiliyorum ama.bana danışmadan Yıldız’la sözlenmeyi kabul etmiyorum dedi
Cafer ağa sinirlenerek "Ne demek kızımla sözlenmeyi kabul etmiyorsun hem sen kim.oluyorsun da benim kararima karşı çıkıyorsun" diyerek hiddetlendi."Yildiz benim ilk göz ağrım, onun mutlu olması benim tek arzum."
Sinirlenen hakkı yumruğunu sıkarak Cafer ağanın yanından koşar adim.uzaklaşmıştı. Yıldız Hakkı’ya duygularını açar işyerinde yaşadıkları samimiyeti ve bununla birlikte koruyuculugu yıldızın hoşuna gitmiş yıldız aşık olmuştu babasının dünyadan göçüp gittiginde annesinin de yaşlı olmasından kendisine sahip çıkacak birisinin hayatında olmasını istediğini bildirir . Hakkı hayatinda bir kadın sevdigini ve onu bulmadan herhangi bir söz nişan veya evlilik yapmayacagini soyler.
Yıldızın gözleri dolmuştu çocuklar gibi ağlıyordu,Hakkı’nin ellerini tutmak istesi ama Hakkı ellerini geri çekti,Yıldız başını öne eğerek "ben seni gerçekten çok seviyorum ve bu ilişki benim için çok önemli. Seninle vakit geçirmek ve seninle olmak, hayatımın en güzel anlarından biri oldu. Bu nedenle, seninle bu konuyu paylaşmam çok zor oldu. Senden hoşlandığımiı anneme söyledim.babamda annemden duydu sanırım Şu an için hazır değilimmdiyorsin anlıyorum, ama bu benim için gerçekten zor.bana ne zamana kadar süreceğini soyle üc ay üc yıl üc asır sonrasında bana döneceğine söz ver o şanslı kadın kim bilmiyorum ama.seni deliler gibi seviyorum Hakkı dedi.
Hakkı susmuş beyninde fırtınalar kopuyordu bir yanda kendisine aşık Yıldız diğer yanda bir kere görmeyle aşık.oldugu Hülya.Su an itibari ile Yıldız ve ailesi dahanyakininda ve net bir şekilde söz yapılmasını isterken diğer yanda nerdennasil kiminle olduğunu bilmedigi Hülya’nin hayalini kuruyor elbet bir gün kavusacagiz diyordu ama o buluşma anında mektubunu aldım benim için hiç bir anlam ifade etmedi,yada bu anlık bir duygu boşluğu bana karşı bı duyguları beslemiş olursun yada ne haddine mektuo yazma cesareti buldun derse ne diyeceğim diye düssünüyordu kavustuklarinda ben seni hiç merak etmedim ben seninhic sevmedim derse yada evlenip barklanmis çoluk çocuğa karismissa diye düşündü mektuba cevap vermedi ama insan bu zamana kadar arar sorar bulurdu diye düşündü kafasinallak bullakti ve nasıl karar vereceğini bilmiyordu bir yanda Yıldız diğer tarafta Hülya.
Merve’nin 4 yıllık fakülte serüveni final sınavlarini vererek bitmiş ve Maden Mühendisi olarak başvurduğu Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’na ataması yapılarak Ankara’ya yerleşmişti .Merve’nin köyden gidişi hüzünle karışık sevice neden olmuştu.
Murtaza ve Tekin tarla bağ bahçe işlerine yardım ediyor ağır işlerin haricinde boş kasaları getir götür ve mahsulün toplanmasına katkıları oluyordu.Havalarin ısınmasıyla birlikte sabah erkenden mahsul toplamaya gidiyor ogle sicagina kalmadan eve dönüyorlardı.ertesi gün pazara gidilecekse mahsulun durumuna göre akşam serinliğinde hasat yapıyorlardı.
Havalar iyiden iyiye ısınmış sjcaklik gölgede bile kırk derecenin uzuerine çıkmıştı ertesi günkü pazar siparişleri fazla olduğundan sabahtan başlayıp ara vermeden akşama kadar hasat yapmislardi.
Asuman hanımda Hülya’da öğün çok yorulmuslardı o gün erkenden kalkıp pazarın yolunu tuttular pazar yeni yeni kurulmaya baslamişti.
Asuman hanım ve Hülya ürünleri tezgaha yerleştirdi sabahın erken saatleri olmasına rağmen hava socaklihi artmış bunaltıcı bir hal almisti öğleye doğru sıcaklık dahacok kendini hissettirmeye başlamıştı Asuman hanım tezgahta ürünleri düzenlerken birden kalbini tutul "Hülya kızım" deyip tezgahın üzerine yığıldı.Hülya Asuman Hanımın yanına gelerek "Teyze teyze noldu teyze aç gozlerini "demesi üzerine diğer pazar esnafi da Asuman hanımın yanina gelerek tepki vermediğini bilincinin kapalı olamsidan dolayi yakındaki araca atlayıp pazarın yakıninda bulnunan hastaneye götürdüler acil serviste müdahale yapıldı.yaklasik yarimm saat sonra acil bölümünde görevli doktor çıktı dışarı Hülya doktorun yanına gelerek"teyzem teyzem doktor bey durumu nasıl korkulacak bir şey yok inşallah"dedi doktor başını öne eğip"maalesef anı kalp krizi ile hastayı kaybettik Başınız saolsun "dedi.
Hülya koridora yığılıp kalmış sesi soluğu bile çıkmadan ağlıyordu.
Asuman Hanım’ın ani vefatının ardından Hülya köye dönerken derin bir hüzün içindeydiler. Asuman hanımın onca yıl sonra bulduğu huzur mutluluk ve emekleri mesakkatleri ve çocuğu gibi bakıp büyüttüğü ürünlerin olduğu tezgahta son buldu
Asuman Hanım’ın vefatı köye ulaşmıştı Feyzullah muhtar morg görevlisinine gerekli talimatları vermiş cenazesinin defin işlemleri hızla organize edilmişti. Komşular, cenaze aracı eve geldiğinde bir araya geldi. Cenazenin eve getirilmesi, komşuların yardımıyla gerçekleşti.
Asuman Hanım’ın naaşı, köye ait konteyner morg’da bekletiliyordu Komşular, cenaze namazını kılmak için bir araya geldiler. Dualarla ve gözyaşlarıyla Asuman Hanım’a veda ettiler. Sonrasında cenaze defni için hazırlıklar tamamlandı ve cenaze aracı, Asuman Hanım’ı son yolculuğuna uğurlamak üzere hareket etti.
Merve cenaze için görevli olduğu yerden apar topar gelmiş cenaze defini sonrası köyde kalamayacagini belirterek köyden ayrılmak zorunda kalmıştı
Asuman hanımın anlık vefatı Hülya Tekin ve Murtaza’yi derinden üzdü Hülya artık evin hem anne hemde babası rolünü üstlenmişti.
Asuman hanımın ektiği ürünlerin hasat ve satışı artık Hülya’nin omuzlarına binmişti.Yinede haline şükrediyordu Asuman hanımın köye gelmesi ile hem maddi olarak rahatlamislardi hemde bunkadar badireler sonrsı huzur bulduğu her olmuştu bu köy.
Asuman hanım tarladaki mahsullerle ilgili gerekli bilgiyi vermişti Hülya ne gördü ise uygulamak suretiyle hayatını idame ettirmeye devam ediyordu "Çok şükür kimseye muhtaç değiliz Çok şükür"dedi.
Cafer bey işlerden elini ayağını çekmiş işyerinin sorumluluğunu Hakkı’ya birakmıştı.isyerine ayda yılda bir geliyor acı bir kahve içip gidiyordu.alım satım ve kâr zararı bile sormuyordu artık her konuşmasında "Sende ailedensin" sözü hakkının zoruna gitsede katlanmak zorunda olduğunu hissediyordu.
Cafer Ağa Yıldız ile Hakkı’nın nişan merasimi için tarihi bile belirlemiş iki hafta sonra yüksek sosyete. ve işadamlarınında katılımı ile nişan merasimi yapilacakti beş yıldızlı otelde. Yıldız’ın keyfine diyecek yoktu Cafer ağa son hazırlıkları yapması için Hakkı’ya işyerine uğramaması emretmiş Hakkı zorakide.olsa bu emri getirmiş yıldız ile kıyafet ve takı alımı için çarşı pazar geziniyordu son haftaya girildiğinde Hakkı yüreğinde Hülya’ya beslediği sevgi günden güne azalmış bir mektubu bir selami gelmedi bu saatten sonrada geleceğini tahmin etmiyordu.
Hakkı memuriyetinden ihraç edilip hapis hayatı sonrası yeni hayatına yön verecekti. Hem.maddi olarak rahatlamış hemde düşük bir bedel ile ortak olduğu işyerindeki payı artmış işadamları katagorisi de kariyerinde yükselişi her geçen gün devam ediyordu.Memur olarak devam etseydi bir yolda aldığı maaşı üç ayda alıyordu
Nişan merasimi için davetiyeler bile basılmış yavaş yavas davetlilere özel kargo ile teslim ediliyordu.Cafer ağa hiç bir masraftan kaçmamış tüm hazırlık ve merasim için beş düğününü yapacak masrafı yapmıştı.Elit sosyeteden tanınmış simalar,magazin ve işadamları bu nisan merasimini dört gözle bekliyordu aylarca hatta yıllarca söylenecek bir tören olacağı şimdiden belli idi.
Hülya, Asuman Hanım’ın ani ölümüyle birlikte tüm köy işlerini ve aile geçimini tek başına sırtlamıştı. Sebzeleri ve meyveleri kendi elleriyle topluyor, pazara taşıyordu. Bu sabah, her zamanki gibi önceden verilen siparişler nedeniyle erkenden tüm ürünleri bitmişti. Neyse ki Tekin ve Murtaza, ona yardımcı oluyorlardı. Hem biraz farklılık olsun, hem de onların emeğini takdir etmek için, Hülya, lokantada yemek yeme teklifini kabul etmişlerdi.
Lokantaya geldiklerinde Hülya, Tekin ve Murtaza lokanta sahibi Salih usta tarafından karşılandı. Salih usta, Tekin ve Murtaza’yı ilk kez görüyordu.Salih usta kısa bir sohbet hoşbeş hal hatır sormadan sonra "Asuman Hanım bu gün izinli sanırım "dedi hafif gülümseyerek.
Hülya’nın gözlerinin dolmaya başladığını görünce yüzündeki tebessüm yerini hüzüne bırakmiş "Hayrola hanfendinin sağlığı sıhhati afiyettedir inşallah"dedi Hülya,Asuman hanımın vefat ederekHakkin rahmetine kavuştuğunu yaşlı gözlerle içinde bulunduğu zorlu durumu anlattı. Asuman Hanım’ın vefatı ve bundan sonra üretim ve satış işlerinin kendisine ait olduğunu açıkladı. Salih usta, üzgün bir ifadeyle dinledi ve Asuman Hanım’ın vefatından dolayı duyduğu üzüntüyü ifade etti.
Yemekler yenildi ve hesap geldiğinde, Salih usta sadece Hülya’dan ödeme kabul etti. Tekin ve Murtaza’ya ikramda bulunacağını söyledi. Ayrıca, iş yerinin diğer müşterilerinin arasında Hülya’ya yardımcı olmaları gerektiğini de belirtti. Lokantadan ayrıldıktan sonra, sessizce köyün yolununtuttular
Hülya’nın omuzlarına daha da fazla sorumluluk yüklenmişti artık. Asuman Hanım’ın yokluğu, onun için büyük bir değişiklik ve zorluk demekti bunun üstesinden gelebilecek gücü Asuman hanımın kendisine öğrettiği şekilde devam ediyor ve her geçen gün daha bir kararlı planlı ve istikrarlı çalışıyordu.
Hakkı ceza gereği şehir dışından sebze ve meyve getirememesi, yerli tedarikçilere bağımlılığını artırmıştı. Ancak yerel tedarikçilerden ürün almak da kendi zorluklarına sahipti. Hem istenilen kalitede ürün bulunmuyor, hem de kaliteli ürünler sınırlıydı. Hakkı, kasaba kasaba köy köy dolaşarak toplam 300 kg ürün bulmuştu, ancak bu miktarın işyerini ceza bitene kadar idare etmesi oldukça zordu.
Hakkı, yerel tedarikçilerle daha fazla çalışma seçeneği araştırabilir veya kaliteli ürünleri bulmak için daha fazla köy ve kasaba ziyareti yapabilir. Ayrıca, ceza süresince işyerini ayakta tutmak için müşterileriyle iletişimde kalmalı ve onlara yerel ürünlerin değerini anlatmalıdır. Bu sürecin işleri için zorlu olabileceğini biliyordu, ama bu tür zorluklarla başa çıkarak işini sürdürebilirdi
Sabahın ilk ışıkları köyde yavaşça belirirken Hülya, alışık olduğu gibi erken kalkmış ve bahçedeki masayı kahvaltı hazırlığı için donatmıştı. Murtaza ve Tekin yardım etmiş erkenden masaya oturmuşlardi. Hülya tandır fırından mis gibi ekmekleri çıkarıp masaya getirmiş mis gibi kokan ekmeğin kokusu bahçeye yayılmıştı adeta.
Feyzullah muhtar soluk soluğa dış kapıya geldi. Hülya’ya seslendi, "Hayırlı sabahlar Hülya kızım Hülya kızım.gözünüz aydın diyebilirim davalık olan tarla mahkemesi sonuçlandı.Hüsnü ağa, tarlayı haraç mezat satmak istiyor eğer düşünürsen diye haber vermek istedim"dedi
Hülya’nın yüreği hızla çarpmaya başlamıştı.o tarla Asuman Hanım’ın hayali idi kararlı bir şekilde Hüsnü ağa ile pazarlık yapmaya karar verdi.
Kahvaltı sonrası Feyzullah Muhtar ile Hüsnü Ağa’nın evine giderek tarlayi satacağını duyması üzerine rahatsız ettiğini belirterek pazarlığa koyulmuslar mahkeme sonrası tarlayı elden çıkaracağını kafaya koyan Hüsnü ağa tarlayi Hülya’ya sattı.
Hülya tarlayı satın alarak toprak miktarını ikiye katladı. Hüsnü ağa, ödeme konusunda kolaylık sağlayarak yarısını peşin alırken, diğer taksitleri on eşit parçaya bölerek ödeme kolaylığı da sağlamıştı
Hülya için, tarla adeta bedavaya gelmiş gibiydi. Hüsnü Ağa içinse bu lanetli tarladan kurtulmuş olmanın huzuru vardı. Hülya ve Hüsnü ağa alışveristen mutlu olmuşlardı.
Hülya, gözlerinde kararlılıkla, "Bu tarla, Asuman Hanımın hatırasına ve ailemizin geleceğine olan bağlılığımızı simgeliyor. Çok teşekkür ederim Hüsnü ağa size sonsuz teşekkür ederim rabbim ne muradınız varsa versin inşallah" dedi.
Hüsnü ağa, hafif bir gülümsemeyle, "Evet, belki de bu tarla benim için uğursuzdu. Sana iyi şanslar dilerim. Ama unutma, benden aldığın toprağın bereketini artırman gerek. Sana bayağı iş düşüyor kızım hem bakımsızlıktan taş kaya ve yabani oltlarla dolu lanet olası dava sürecinde bir taş parçası bile alamadık tarla bakimsız kaldı şimdiden hakkını helal et kızım" dedi
Hatta dedi on esit parçaya boldugumiz tarlanin 9 taksitini siliyorum bana 1 taksit daha öde ne zaman istersen öde kabulum yarın tapu islemini yapalım."dedi
Hülya bu yardımından dolayı sevinçten adeta ucacaktı bu samiyetinden dolayı Hüsnü ağaya sarıldı sevinçten Feyzullah Muhtar da sevic göz yaşları döküyordu adete
24’üncu bölüm sonu
(24/...)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.