- 309 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Agape ve Sophia'nın Ölümsüz Aşkı
Aşk, ruhun uçsuz bucaksız okyanusunda bir yıldızın ışığını arayışıdır; hem felsefi bir anlayışla insanın özgürlüğünü bulma çabası, hem de uhrevi bir yükselişin kapısını aralayan anahtardır…
Yüzyıllar önce, antik bir şehirde, tarihle felsefe arasında dans eden bir aşk hikayesi başladı. Şehir, bilgelik ve düşünceyle dolup taşıyordu, ve burada yaşayan insanlar, aşkın büyüsünü tarihin ve felsefenin içinde bulmaya çalışıyorlardı.
Bu hikayenin başkahramanları, Agape ve Sophia adında iki ruhtu. Agape, duygusal bir aşkı temsil ederken, Sophia bilgelik ve felsefenin sembolüydü. İlk görüşte, bu iki farklı dünya arasında bir bağ oluştu. Agape’nin kalbi, Sophia’nın derin düşüncelerine ve bilgelik dolu bakışlarına aşık oldu.
Aşkla dolu bir şekilde, Agape ve Sophia, tarihin tozlu sayfalarında ve felsefenin karmaşık dünyasında birlikte yol aldılar. Onların aşkı, tarih ve felsefenin derinliklerine indikçe daha da güçleniyordu. Birlikte, geçmişin öğretilerini çözümlediler ve geleceğin sırlarını araştırdılar.
Bu aşk, bir destanın kelimeleriyle anlatılamayacak kadar büyük bir güce sahipti. Agape’nin sıcaklığı, Sophia’nın soğukluğunu eritiyordu, ve Sophia’nın zekası, Agape’nin içindeki tutkuyu yakıyordu. Birlikte, tarihi yeni bir perspektifle görüyorlardı; geçmişi, aşkla yazılmış bir şiir gibi okuyorlardı.
Ancak, bu olağanüstü aşk hikayesinin sonu gelmeliydi. Bir gün, Sophia’nın zamansızlığına karşı koyamayarak, onunla vedalaşmak zorunda kaldı. Agape, bu ayrılığı tarihle ve felsefeyle iç içe geçmiş bir hüzünle yaşadı.
Sophia’nın ayrılığı, Agape’yi daha da büyüttü. Onunla geçirdiği zaman boyunca öğrendiği her şeyi paylaşarak, tarihin ve felsefenin derinliklerinde bir miras bıraktılar. Onların aşkı, insanların tarihle, felsefeyle ve aşkla kurdukları ilişkiyi yeni bir perspektifle ele almalarına ilham verdi.
Bu olağanüstü aşk hikayesi, tarihin, felsefenin ve aşkın bir araya geldiği bir destanın ta kendisiydi. Agape ve Sophia’nın aşkı, bu üç büyük kavramın iç içe geçtiği bir dansın izlerini sürmeye devam ediyor, unutulmaz bir metafor olarak hayatta kalıyordu.
YORUMLAR
Bu metin bana akademik çevrelerde felsefenin bir semantik analize, mikro ekonominin de oyun teorisine indirgenmesini anımsattı. Bir anlamda neredeyse algoritmaların eline kaldık. ὁ θεὸς ἀγάπη ἐστίν. Saygılarımla.
CaNMaYBuL
Bu gün Hakikat nedir sorusu dersimizin konusuydu.Dersin ortalarına doğru şöyle bir soru sordum: "Ya Tanrı tarafından hakikat adı altında kandırılıyorsak?" Ardından hoca dersi bitirdi .
Hiçbir şey, bizim gördüğümüz, duyduğumuz veya anladığımız gibi değildir. Öyle olsa Tanrı'nın hiçbir gizemi kalmazdı, dolayısıyla yaşamanın da.
Selamlar…
İlhan Kemal
1) Daha temel soru olarak yaratıcının Zeus değil de (Gerçi Zeus'un böyle bir iddiası yok) Zortek olduğunu nasıl kanıtlarsınız? Retorik çalışmalarında sıkça üzerinde durulduğunu bildiğim bir soru bu.
Benzer kulvar bir soru da
2) Tanrı insanlar için koyduğu kurallara uymak zorunda mı? Hristiyanlıkta genelde buna 'God can do what He wants with His universe.' diye cevap verilir. Hatta daha belirgin bir şekilde 'It’s not immoral for God to take the life of His own property.' denildiği üzere Tanrı'nın insanlara dikte ettirdiği ahlaki kodlara kendisinin uyma zorunluluğu yoktur sonucuna varılır.
'Hiçbir şey, bizim gördüğümüz, duyduğumuz veya anladığımız gibi değildir. Öyle olsa Tanrı'nın hiçbir gizemi kalmazdı'
Her şeyi anladığımızda/çözdüğümüzde ilahi bir mertebeye mi ulaşıyoruz? Tanım gereği o noktada gizlenecek bir şey kalmadığında gizem de kaybolacak. Olabilecek tüm olasılıkların farkında olmak beni merakla bir futbol maçı izlemekten alıkoyar mı? Harflere ve kelimelere sahip olmak Shakespeare'i öngörmeyi gerektirir mi?
Hakikat nedir? Salman Rüşdi'nin ilahim kandırılmaya gönderme yaptığı için kör bırakılmasıdır. Hocanız kendi dahil, herkesin gözlerini korumak istemiş olmalı. Saygılarımla.