Türkiye Cumhuriyeti, 29 Ekim 1923’te Mustafa Kemal Atatürk tarafından ilan edildiğinde, yepyeni bir sayfa açtı Türk milletinin tarihinde... İşte bu yıl, Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlama onuruna eriştiğimiz yıl olacak… Bu özel dönemde, Cumhuriyetimizin 100. yılını ve kazanımlarını değerlendirmek, geçmişimize saygı göstermek ve geleceğe umutla bakmak için harika bir yıl olacaktır…
Kurtuluş savaşından sonra Atatürk, efendiler yârin cumhuriyeti ilan ediyoruz diyerek bizlere,demokrasi,laiklik,özgürlükler,eğitim,öğretimde ve kültür alanında akıla ve bilime önem veren,kadın erkek eşitliğini savunan, kısaca çağdaş bir ülke olmamızın kapılarını araladı…
Ne mutlu ki cumhuriyetimizin 100. Yılını görme ve yaşama şansına sahibiz… Bundan dolayı mutluyum… Bir daha ki yüzyılı göremeyeceğiz elbet…
"Türkiye Cumhuriyeti’ne, bu eşsiz şahesere, emperyalizmin oyunlarının kapımıza kadar dayandığı bu günde hürmetle saygı göstermeyeceğiz de ne gün göstereceğiz?"…Soru anlamlı görünüyor… Kuşkusuz bu soruya verilecek çok cevabımız var… Ancak en güzel cevabı Atatürk bir konuşmasında vermiştir…
Fesi atar şapkayı giyer; âmâ anlında izi vardır… Siz sarıklı gezmeyi yasaklasanız, kimse sarıklı dolaşmaz... Ama bazı insanların başındaki görünmeyen sarıkları yok edemezsiniz… Zihniyet, binlerce yılın birikimidir… Maalesef sarığın izleri gerçeğe döndü… Çok ama çok üzgünüm…
Ancak umutsuzluğa yer yok… Daha güzel günlere kavuşmaki,motorları maviliklere sürmek için umudumuzu,çabamızı büyütmeliyiz…Millet olarak o ruh bizde fazlasıyla var…Yoktan var olmuş bir milletiz…Gelecek güzel ve aydınlık günler bizleri beklemektedir…Bayraklarımızı alıp meydanlara çıkmalıyız…Çok daha çok mücadele etmeliyiz…Sevgimle…