- 342 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
Crisan Seni Seviyor"
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Crisan Seni Seviyor"
Ali Rıza Navruz
^
Çoğu zaman adına "cenaze çiçeği" denmiş onun. Çoğu zaman da Leylâ vü Mecnûn aşkının tercümanı olmuş yüreklerimize. Platonik sevdaların baş kahramanı da odur çoğu kez bilirsiniz. O insanları büyüleyen güzelliğin yapraklarında, gizliden gizliye bir acının izlerine rastlamak mümkündür. Aslına bakarsanız bu çiçek iyimserliğin çiçeğidir fakat hüzün o kadar yakışmıştır ki onun; beyaz, mor, sarı yapraklarına… Yine aslına bakarsanız çok da kıskançtır bu kasımpatı. Öyle olmasa büyüleyici güzelliğe sahip Ante’nin tüm kanını emerek onu öldürür ve dibinde gömer miydi? Zaman içerisinde yaptığına pişman olsa da, her kasımda açan çiçeklerini Ante’nin üzerine serse de…
Mistik kavramlar var ya hani! İşte tam da o kavramların çiçeğidir kasımpatı sevgili dostlar. Kasım ayında birdenbire patlayarak çıktığı, çiçeklendiği için de adına "kasımpatı" denmiştir bir rivayete göre. Kasımpatının bir diğer adı da krizantem’dir. Bu güzel çiçeğimizin mitolojik bir de öyküsü vardır. Hikâye şöyle: Zamanın birinde Crisan isimli fakir fakat çok da gururlu bir genç varmış. Bizim bazı Yeşilçam filmlerinde olduğu gibi bu genç, köyün ağasının kızına tutulur. Gönül bu ya öyle sosyal sınıf falan dinlemez gönül. ’Bazan güle konar, bazan çalıya.’ Gel zaman git zaman kızı da kendisine aşık etmeyi başarır bu genç. Hemen her gün bir bahane ile kızın evinin çevresinde dolaşır onu görmeye çalışırmış. Bazan camda, bazan da bahçede mutlaka görürmüş de… Bu durumu fark eden köyün ağası çok sinirlenmiş ve kızı ile bu fakir gencin görüşmelerini bir şekilde engellemiş. Crisan ne yaparsa yapsın maşukunu göremez olmuş. Bu duruma üzülen kız hastalanıp yataklara düşmüş. Olmaz demeyin dostlar, ’olmaz’ olmaz işte… Kızın dadısı hemen Crisan’ı bulur ve durumu anlatır. Onu eve sokamayacağını, fakat isterse mesajlarını ağa kızına ileteceğini söyler ona. Bu duruma sevinen Crisan hemen ormana gidip gördüğü bir çiçeği buket yapmış ve üzerine de şu notu yazmış "Crisan seni seviyor" Ve aşığımız Crisan ölünceye kadar her gün sevgilisine bu çiçeği yollamış. İşte o çiçek, Kasımpatı çiçeği imiş. Diğer adıyla krizantem… Bu mitolojik hikayenin sonunun hüzünle bitmesi nedeni ile belki de bu güzelim çiçeğe hüzün yakıştırılmış, ona cenaze çiçeği denmiş.
Bu çiçeği çok severim ben! ’Nedense’ demiyorum, çünkü sevdiren birisi vardı bana kasımpatıyı. Ben ona ’Aydede’ derdim, O bana ’Çakır’… Özellikle sonbahar döneminde onun masası üzerindeki vazoda hep bu çiçek bulunurdu. Her iki günde bir mutlaka değiştirirdi yenisi ile. Hemen her renginin karışımı bu vazoda salonu süslerdi. Sohbetimiz sırasında bana derdi ki: "bak Çakır, bu çiçek benim gibi acı sosludur. Kokla bir bak mutlaka sen de hissedebilirsin."
Hissetmemek mümkün mü kokladığımda, hissetmemek mümkün mü ’belki’sinin dizelerinde:
"Ey Doğan! İçini yakmış belası,
Gözünde gözünün tüter elası.
Bilinmez gönlünün bu macerası;
Gün gelir sazlarda çalınır belki."
Çiçekçilerin semtinden her geçişimde bu mevsim, rengarenk kasımpatıları görünce içim cııııız eder birden. ’Acı sos’ gelir aklıma. Yadıma ’Aydede’m düşer birden ve onun hüzünlü sesi burkar yüreğimi: "Kim sardı bu şairliği başıma kim/ Kimdir rüyalarımın canına okuyan?"
Sonrasında mı? Sonrasında ise Crisan’ın bu çiçeğe iliştirdiği aşk namesi; "Crisan seni seviyor…"
YORUMLAR
Efsaneleri seviyorum: Dokundakları her çeye bir büyü, katıp, sonrasında olayı hayalgücünüze bırakıyorlar. Kasımpatının öyküsü de bunlardan biri olmuş. Böyle güzel bir hikaye dururken ' Krizantem Yunanca chrysanthemon'dan gelir. Chrysos altın, anthemon da çıçek demektir' diye büyüyü bozmanın alemi nedir? şiirsel bir anlatı olmuş. Saygılarımla.