KADAVRA OLMAK İSTİYORUM
KADAVRA OLMAK İSTİYORUM
“Kadavra olmak istiyorum!”
Bu söz yeni tanıştığım 69 yaşında, Orta Anadolu’nun dindar olduğunu bildiğim bir ilinden Kepez’e gelmiş birisine ait.
“Bıktım artık. Din adına sömürülmekten bıktım. Ağzına Allah adını alıp beni kandıranlardan bıktım. Öldüğümde, minarelerden öldüğüm için sala okumasınlar. Musallada yıkayıp kefenlemesinler. Hiçbir dini vecibe, cenaze namazı, dua istemiyorum. Vasiyet edeceğim. Beni bir üniversitede kadavra yapsınlar. Cesedimi incelesinler. Bilime katkısı olursa amenna. İşe yaramayan kısımlarımı, isterlerse gömsünler isterlerse çöpe atsınlar!”
Vallahi adama, “olmaz” diyemedim. Zira adam dinden imandan çıkmış. Ya da çıkmamış, bilemem… Birileri çıkarmış. Adam tek başına yaşıyor. Hiçbir dine, tarikata inancı kalmamış.
Bu adamı bu hale kimler hangi olaylar getirmiş böyle!
Cennet cehennem vız geliyor adama. İnsanlara, bir köpeğe güvendiği kadar güvenmiyor. “Sakallı cüppeli ve de sarıklı insanların arasında bir odada yatacağıma, kobra yılanlarıyla dolu bir odada yatar rahat rahat uyurum” diyebiliyor.
“Ölünce beni yaksınlar. Küllerimi Nemrut Dağı’nın üstüne serpsinler” diyen Amerikalı arkeologun sevdasını anlayabiliyorum.
”Küllerimi Alanya’nın üstüne serpin” diyen Alman kadını ve Alanya sevgisini anlayabiliyorum.
“Beni kadavra yapın!” diyen adamın sevdasını anlamıyorum. Ancak, cesareti inançların önüne geçmiş kesin olarak. Kısacası; adamı dinden imandan çıkarmışlar.
*
Yine Çanakkale’nin bir köyünde yaşayan, yaşı 80 olmuş birisi bana bir olay anlattı. Adamı dinleyince, Muğla Bodrum’da Alman asıllı Kanadalı emekli diplomat Hans Himmelbach defnedilmesinde meydana gelen sorunlar aklıma geldi.
Müslüman mezarlığına, başka dinlere ait insanların gömülmesine karşı gelip mezarları parçalayan insanlarda var ülkemizde.
Datça’da, “Hoşgörü Mezarlığında” farklı dinlere mensup insanlar yan yana olsa da, Can Yücel’in mezar taşlarını parçalayanları da unutmuş değilim. Gelelim yaşanmış gerçek olayımıza.
“Köyde yalnız yaşayan bir vatandaş, çekiyor şarabı. İyice sarhoş oluyor. Tek başına arkası olmayan zavallı, sarhoş görülünce hakarete uğruyor. Kendisine söylenen sözler, şaraptan daha beter sarhoş ediyor onu. Gece yarısı el ayak çekilince, evinin bahçesindeki ağacın dalına asıyor kendisini. Sabah olunca ağaçta sallanan birisini görenler, akşam adamcağıza ettikleri küfürlerden utanmışlar mıdır bilemem. Adam sarhoş ölmüş. Komşuları adamı ağaçtan indiriyorlar yere. Muhtara imama haber veriyorlar. İmam;
“Ben sarhoş bir adamın salasını vermem. Yıkamam, kefenlemem. Götürüp gömmem. Duasını yapmam…” diye kestirip atıyor. Ölüyü ortada bırakmak istemeyenler, az buçuk bu işlerden anlayan birilerini bulup salasını okutuyorlar. Adamcağızı yıkayıp kefenliyorlar ve defnediyorlar.
Ancak imamın yaptığı bu hareketler bazılarını rahatsız ediyor. Kendi düşüncelerine göre, bir insanın günahkâr olup olmadığına imam karar veremez. Her şeyi Allah bilir, diyorlar. Yatsı ezanını okumaya giden imamı karanlık bir yerde, kim vurdu yapıyorlar. İmamın surat Çarşamba çanağı olurken, bir kolu da birkaç yerinden kırılıyor. İmam karanlıkta kimseyi göremediğinden kimseyi suçlayamıyor.
İmam tedavi için İstanbul’a giderken, muhtara “bi zahmet camiyi temizlettiriver, ben gelene kadar” deyince. Muhtarında kafası atıyor.
“Mevtayı kaldırmamak için sarhoşluğu bahane ediyorsun. Görevini yapmıyorsun. Bir öğretmenden fazla maaş alıyorsun. Bir temizlikçi tut, camiyi kendin temizlet. Cami avlusundaki dikenleri de yoluver!” deyip, resti çekiyor.
İmam köye geri döner mi dönmez mi? bilinmiyor. Ancak, böyle imamlar oldukça, “kadavra olmak isteyenlerin sayısı kesinlikle artacaktır.”
***
Daha önce Ateizm ve Deizm ile ilgili yazmıştım. Şimdide sizlerle İmam Hatip Lisesi öğrencileriyle ilgili bir araştırmanın sorularını paylaşayım. İmam hatiplileri deist yapan 100 soru beynimizin devrelerini yakacak kadar etkili. Şüpheler asla bitmiyor.
“Ya Hıristiyan veya ateistler haklıysa?"
Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Fatma Günaydın, imam hatip öğrencileriyle yaptığı çalışmada, gençleri deizme yönelten 100’den fazla soruyu derlemiş. Sorular şöyle: “Sonra dirileceksek neden ölüyoruz?”, “Ya Hıristiyan veya ateistler haklıysa?”, “Allah kötülüklere neden engel olmaz?”, “Kadın ve erkek niçin eşit değil?”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “olmaz böyle şey”, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın “bilimsel değil”, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın “sapıklık” değerlendirmesine karşın yoğun bir dini eğitim alan imam hatip liselerinin çelişkileri, devam ediyormuş.
Yrd. Doç. Dr. Fatma Günaydın, “Din Karşıtı Çağdaş Akımlar ve Deizm” sempozyumunda, gençler arasındaki dini şüphenin nedenlerini ise “dindarların yaşamlarının meydana getirdiği hayal kırıklığı, ebeveyn ile olan çatışmalı ilişkiler, sebep ve hikmeti anlatılmadan dini emirlerin dikte edilmesine karşı oluşan tepki ve din başlığı altında eleştiriye uğramak” şeklinde sıralamış.
Günaydın, “Yaşadığı dünyadaki kötülük ve adaletsizlikleri gören genç, Tanrı’nın merhameti ve adaleti konusunda sarsılır. Din bilim çatışması aynı şekilde genç bireyi ciddi bir ikilemin ve açmazın eşiğine taşır. Kültür dersleri ile inanç konuları arasında bağlantı kurma zorluğu yine dini şüpheye sevk eden amillerdendir” sözleriyle özetlemiş her şeyi.
10 yıllık çalışmasının ardından Günaydın’ın ve Ensar Vakfı’nın kitaplaştırdığı sunumda yer alan “temel inanç sorularından” bazıları şöyle:
- Allah bizim cennete ve cehenneme gireceğimizi biliyor neden bizi imtihan ediyor?
- Öldükten sonra dirileceksek neden ölüyoruz?
- Allah her şeyi bildiği halde neden bizi yarattı?
-Bizler Müslüman ailede doğduğumuz için mi Allah’a inanıyoruz. İnanmayan aileden doğanların suçu ne? Allah akıl vermiş ama bizlere de vermiş ama biz de tam kullanamıyoruz?
- Allah’ın varlığını bir ateiste nasıl ispatlayabiliriz? Onlar big bang deyip geçiyorlar?
- Allah bizi seviyor da neden günah işlememize izin verip sonra bizi yakıyor?
- Sonsuzluk kavramı akıl almaz bir şey Allah’ın sonsuz olmasını algılayamıyorum.
- Kuran’da kadın ve erkek niçin eşit değil?
- Allah neden bir kuluna eziyet verirken diğerine rahatlık veriyor. Rabbimiz neden bu konuda eşit davranmıyor?
- Kaderde ne zaman öleceğimiz belli ise neden sadaka ömrü uzatıyor? Kaderde cennete ve cehenneme gideceğimiz belliyse neden ibadet ediyoruz?
-Allah’ın ihtiyacı yokken bizi niçin test etmekte?
- Cennette birini istiyorum o da başka birini ne olacak?
- Allah kötülüklere neden engel olmaz?
- Tarikatlar gerekli midir, neden?
- Biz putperestleri eleştiriyoruz ama biz de Kâbe’nin etrafında dönüyoruz.
- Ya Hıristiyan veya ateistler haklıysa?
- Allah ile iletişimde neden Kur’an okumak, dua etmek değil de namaz ön plandadır?
- Âdem’le Havva dünyaya nasıl geldiler? (Uzay gemisi ile olabilir mi?)
- Bu dünyaya gelmek benim tercihim değil. Allah bunun benim seçimim olduğunu ve hatırlamadığımı söylüyor.
- Allah kalplerini mühürlediği insanları niçin cehennemle cezalandırıyor?
- Kelam dersinde mucize, olay görüyoruz ama hiçbirinin delili yok. Sadece anlatılıyor bana göre delil yok.
- Allah niçin önceki kitapların bozulmasına izin vermiştir?
- İçki öncekilere yavaş yavaş yasaklanırken bizlere neden direk haram kılındı?
- Ahirette hesap verirken insanların yetiştirildiği çevre göz önünde bulundurulacak mı?
- Allah’ın hep ‘ben yaptım, ben yarattım demesi’ tuhafıma gidiyor.
- Allah bizi yaratmasaydı ne ile uğraşırdı?
- Dünyanın her yerinde ezan farklı saatlerde okunuyorsa kıyamet nasıl kopacak?
dedi. (Cumhuriyet Gazetesinden Alıntıdır)
Sezen Aksu’nun şarkısına kafa takanlar! Seccade ile uğraşanlar! Yukarıdaki soruları cevaplayıp, sorunları halledin de görelim!
Yoksa bu gidişle camilerde Müslüman değil, sokakta kadavrada kalmayacak!
Şuayip ODABAŞI
YORUMLAR
Tarafgirlik cereyanlarıyla aklı bulanmayanlar için risalei nurlarda bu soruların ve dahi imani bircok soru ve sorunların cevapları tafsilatlı şekilde verilmiştir.başta kompleks cevap verilemezmiş paradoks gibi görünen bircok sorunun cevapları özellikle kader bahsi risalei nurda açık seçik net sekilde verilmiştir .insan sadece niyetini halis ve samimi tutsun yeter..