- 163 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Gaipten Verdiği Haber Mucizeleri 9
41-Bir gün Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, “Mescid-i Aksa’nın fethinde büyük bir tâun çıkacak” diye ferman etmişti.
Aradan yıllar geçti ve Hazret-i Ömer zamanında Mescid-i Aksa fetholundu. Ve öyle bir tâun çıktı ki, bu amansız hastalıktan üç günde yetmiş bin kişi öldü.
42-Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Hendek savaşında şöyle ferman etmişti:
“Kureyş ve müşrik gurupları bundan böyle bana aslâ savaş açamayacaklar. Onlara savaş açan ben olacağım.”
Bundan sonra onlar Allah’ın Resulüne savaş açmaya güç yetiremeyecekler, ayrıca başarılı da olamayacaklar. Fakat Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm gerekli olduğunda onlara hücum edecek ve galip gelecektir. Haber verdiği gibi aynen gerçekleşmiştir.
43-Bir gün Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm, hanımları ile toplu olarak bulundukları bir anda onlara, içlerinden kulacı en uzun olanın kendisinin vefatından sonra ilk olarak onun vefat edeceğini ve cennete kavuşacağını bildirmişti.
Aradan yıllar geçmiş ve Hazreti Muhammed Aley-hissalâtü Vesselâm Hakkın Rahmetine kavuşmuştu. Vefat hadisesinden bir müddet sonra hanımları evde bir aradayken Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bildirdiği bu hadise akıllarına geldi ve birbirleriyle kollarının boyunu ölçtüler.
Bu ölçmenin üzerinden bir müddet geçmişti ki, Hz. Zeyneb vefat etti. İlk olarak onun vefat etmesine bir anlam veremediler. Çünkü Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın hanımları içinde boyu da, kolu da en kısası Hz. Zeyneb’ti.
Gerçeği hemen kavradılar. Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın kastettiği uzun kollu olan değil, sadaka vermekte eli çok açık olandı.
44-Müslümanlar Tebük seferine çıktıklarında yolda bir ara Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın devesi Kasvâ kayboldu. Ne kadar arasalar da bir türlü bulunamadı.
Münafıklar için bu bulunmaz bir fırsattı. Resül-i Ekrem Efendimizi rahatsız edici sözler söylüyorlardı. Mesela, münafıklardan Zeyd b.Lusayt şöyle diyordu:
“Şaşılacak şey! Muhammed peygamber olduğunu söyler, gökten haber verir, fakat devesinin nerede olduğunu bilmez!”
Aklı sıra alay ediyor, Peygamber Efendimiz Aleyhis salâtü Vesselâmı küçük düşürmeye çalışıyordu.
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bu sözleri duyunca:
“Vallahi ben ancak Allah’ın bana bildirdiğini bilebilirim. Ondan başkasını asla bilemem!”buyurdu. Ve ilave etti:
“Şimdi de Allah bana bildirdi ki, Kasvâ filan ve filan dağların arasındaki vadidedir. Yuları bir ağaca takılmış olarak duruyor. Hemen gidiniz ve onu bana getiriniz” buyurdu.
Aynen bildirdiği yerde bildirdiği şekilde Kasvâ’yı bulup, getirdiler. Münafıkların bir oyunu daha böylece bozulmuştu.
45- Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Zeyd İbni Sûhan hakkında şöyle ferman etti:
“Ondan önce bir organı Cennete gidecek.”
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bu fermanıyla Zeyd’den evvel bir organının şehit edileceğini haber vermişti. Ve haber verdiği gibi, bir zaman sonra, Nihavend harbinde Zeyd ibni Sûhan’ın bir eli kesildi. Böylece kendisinden önce ilk olarak o eli şehit oldu ve mânen Cennete gitti.
46-Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm, vefatından bir iki ay evvel şöyle buyurmuşlardı:
“Bir kul, ölmekle hayatta kalmak arasında serbest bırakıldı; o, Allah katında olanı tercih etti.”
Böylece Allah’ın Resulü Aleyhissalâtü Vesselâm vazifenin tamamlandığını, artık kendisine ihtiyaç duyulmaması gerektiğini ifade ederek, vefat edeceğini Müslümanlara haber vermiş oldu.
Şimdiye kadar bir kısmını aktarmaya çalıştığımız gaybi mucizeler elbette bunlarla sınırlı değildir. Daha bunlar gibi yüzlerce gaybi haberler hadis kitaplarında nakledilmiştir. Mesela, meşhur kütüb-ü sitte’de (Hadise dair Altı Kitap) bu sahih ve doğru hadiseler ifade edilmiş ve nakleden kişilerle birlikte beyan edilmiştir. Bu bakımdan yukarıda aktarmaya çalıştığımız mucizelerle ilgili olarak bu kaynakların da ilgili bölümlerinde bulabilirsiniz.
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın bu tür gaybi, gelecekle ilgili bilgilerin ifade edildiği mucizeleri için iki şık düşünülebilir. Bunlar:
Ya denilecek ki, o mübarek zatta öyle keskin bir görüş ve geniş bir dehâ var ki, geçmiş ve gelecek ile ilgili bütün hadiseleri ve dünyanın her tarafını görür, bilir ve bütün dünyayı doğusuyla, batısıyla temâşâ eder bir gözü ve geçmiş ve gelecek bütün zamanları keşfeder bir dehâsı vardır. Bilindiği gibi bu normal şartlarda insanlar için mümkün değildir. Şayet böyle bir şey olsa, bunun ancak Cenab-ı Hak tarafından verilmiş harika, bir ihsan olabileceğini, bunun da tek başına büyük bir mucize olacağını kabul etmek zorundayız.
Veyahut diyeceğiz ki, o mübarek zat, öyle bir Zâtın memuru ve talebesidir ki, her şey Onun nazarında ve tasarrufundadır. Ve bütün kâinattaki çeşitlilik ve bütün zamanlar Onun emri altındadır. Defter-i kebir diye nitelendirilen, her şey yazılı olduğu hazinesinden; istediği zaman resulüne bildirir ve gösterir. Demek, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm, bütün ilimlerin öğreticisi olan Allah’tan ders alır, öyle ders verir.
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın ders aldığı tek kaynak ise vahiyler yani Kur’an-ı Kerim’dir. Bu bakımdan Kur’an-ın ayetlerinde akıl sahibi insanlar için geleceğimizi aydınlatan birçok gaybi haber gizlidir. Biz insanlara düşen görev ise bunları keşfedip, kendimize iyilik etmektir.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.