Bugün
Yıllarca devam eden Kudüs merkezli çekişme ve gerginliğin ardından, günlerdir devam eden savaş ya da abluka veya sıcak temas; adı her ne ise onu yaşıyoruz tüm Dünya olarak...
Her 3 semavi din için kutsal bir öneme sahip olan Kudüs, Mescid i Aksa kimin tek elinde olursa olsun bu vahşet, göz yaşı, insanlık dramı sona ermeyecektir.
Her 3 dinin mensupları da eğer detaylı düşünecek olurlarsa durumun hassasiyeti bilinciyle, Kudüs’ün; Mescidi Aksa’nın özerk bir bölge olması gerektiği kanaatine varacaklardır.
Bugün bizde; İslam birlikteliği çağrıları, savaş telkinleri aldı başını gidiyor... Karşı tarafta da kendi grubu ile aynı hassasiyet aynı telkinler ile savaş çağrıları...
Tamam, haydi savaşıldı ama nereye kadar...
Sonuçta galibiyeti alan, karşı tarafın onayını almadan rahat edemeyecek...
Şimdi gelinen noktaya bakalım; İsrail’in Kudüs sahiplenmesini kabul edemeyen Kudüslü Müslüman çocuklar, ellerinde taşlarla da olsa saldırıyor.
Taşla da olsa, sözle de olsa, saldırı saldırıdır deyip orantısız bir güçle karşılık veriyor İsrail...
Durum tersi olsa; bu kez diğer taraftaki çocuklar yapacak aynı eylemi...
Çocuğu, içinde bulunduğu toplum şekillendiriyor çünkü...
Çocuklardan yola çıkarak aklımda kalan şu olayı da anlatmak isterim...
Yıllar önce alt ve üst komşumun eşleri aynı arabada seyahat ederken trafik kazasında öldü.
Cenazelerin ardından, bir hafta ya da 10 gün sonra üst komşu apartmanda temizlik yapılsın, merdivenler yıkansın diye hortum açıp su bırakmış. Kapıcı olmadığı için temizlik işini herkes kendi katında yapacak. Temizliğe hazır değildim ama komşunun hassasiyetini düşünerek seslenmedim. Kendi katımın işini tamamlayıp alt kat komşuya bıraktım, suyun kendi katından tahliye işini..
Alt kat komşum, evinin içinden epey söylendi ’’şimdi temizliğin sırası mıydı’’ diyerek...
Sonra kapı açıldı, içeriden çıkan küçük misafir çocuk, aynı dille bağırıp çağırdı, duvarları tekmeledi...
Çocuklar toplumda ve ailede hassasiyetin ve kinin görünen yüzü...
Yine konumuza dönecek olursak;
Eğer herkesi memnun edecek ortak bir çözüm bulunamazsa ki;
Burada görev hakkaniyetli, adaletli, sağduyulu hareket eden Dünya devletlerine düşer elbet...
bir kan davası gibi,
tutuklulara misilleme amacıyla, taş bile atmayan sivillerin rehin alınması durumu ile de olsa acı ve gözyaşı devam edip gidecek...
Kudüs ve Mescid-i Aksa için tek çözüm o bölgenin özerk hale getirilmesi...
Teşbihte hata olmasın...
Tıpkı Peygamber efendimizin Kabe onarımından sonra Hacer ül Esved’i yerine yerleştirebilmek için savaşı göze alan kabile reislerine, mübarek hırkasına yerleştirdiği kutsal taşı, elbirliği ile tutmalarını sağlayıp mutlak bir kargaşanın önüne geçtiği gibi...
Mekke’nin fethinde Kabe anahtarını, nesillerce, hakkaniyet ve sadakatle işini yapan aileye, vazifesinin yine devamı için bıraktığı gibi...
’’Çözüm, gönül rızası ile karşılıklı anlaşmadan geçiyor’’ diye düşünüyorum naçizane...
YORUMLAR
Sn. Sudem,
Özerklik fikri belki bir çözüm olarak alınabilir ama savaşı planlıyan grubun o bölge için başka fikirleri mevcut. Bu fikirleri üzerinden dünya ve orta doğu siyasetini yönetmek diyebiliriz. Savaşa gelirsek çok başarılı olamıyacaklar. En yakın örnek Rusya ve Ukrayna örneği. Güçlü olan Rusya'nın bir çok kaybı oldu. İsrail'in de olacak. İsrail de Laik Yahudiler bu savaşı istemiyor. Artık dünyada da işini kaybetmek uğruna bu savaşı istemeyen insanlarda mevcut...
Özerlik bölge fikrini savaşı başlatan kitlenin kabul etmeyeceğini düşünüyorum.Çünkü bilinç düzeylerindeki Entropi yapısı daima kaosa doğru evrilen bir düşünce yapısını içermekte. Bu yüzden insancıl bir bakış açısına sahip olmadıklarını düşünüyorum.