- 284 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
DOSTUM METİN HAK’KA YÜRÜMÜŞ.
Emir Şıktaş
Onunla tanıştığımızda seksenli yıllardı. Adı Metin’di.
Metin Olgun ya da lakabıyla Gara Metin’di. Dik duruşlu, dürüst, fedakâr, arkadaş canlısı, gariban, babadan öksüz bir delikanlı idi Metin. Bir kız, bir erkek, iki kardeştiler. Annesi Besdi hala Dr. Abbas Çöllü’nün yanında yıllarca çalışmıştı. D.Bayazıtlı babadan, Karslı anneden dünyaya gelmişti Metin. Aslında Metin’le yollarımız ocak sohbetlerinde kesişmişti. Sonra terörden dolayı Çırçır mahallesine (Bağlar) taşınınca evlerimiz de kalplerimiz gibi yakın olmuştu ve sık sık akşamları Yusuf Işık, Yusuf Kazan, Metin Olgun, Hüseyin Şıktaş, Naim Lüpçü Hoca, ben, arkadaş gurubu olarak yürüyüş yapar, sohbet ederdik. Bu dostluğumuz yıllarca böyle hep devam etti. Rahmetli dostumuz Metin’in bir özelliği de burnunun iyi koku almasıydı. Hangi evde, ne yemek pişirilmiş Metin hemen tespit yapardı. Bizde yanılacak mı diye takılır hangi yemek pişirilmiş diye sorardık Metin’e. O da pişirilen yemeklerin adlarını yol boyunca sıralardı. Gençlik işte yanılınca kahkahalarla gülerdik.
Yılların verdiği dostluklar hepimiz evlenene kadar sıkı sıkıya devam etmişti. Evlenince ve hayat mücadelesi ile sorumluluk başlayınca ara ara görüşemeye başlamıştık.
Bazen sokakta karşılaşır, oturur çay içer sohbet ederdik. Hayatı çay ve sigara üzerine kurulmuştu.
Vatanını, Milletini, Bayrağını seven bir yiğit arkadaşımızdı.
Çoğu insan gibi onun aileside ekonomik zorluklar bayağı yaşadı. Çocukları okuyup iş, güç sahibi olunca biraz rahatlamıştı.
Uzun zamandır görüşememiştik rahmetli Metin kardeşimle. Dostumu göremeyince merak etmiyorda değildim işin doğrusu. Bu sabah yürüyüş yapıp eve dönerken bir akrabası denk geldi. Akrabasını gördüğümde Metin tekrar geldi gözümün önüne. Fakat cesaret edip soramadım, dilim varmadı sormaya.
Adam çekip gittikten sonra “Ben ne vefasızmışım, neden sormadım Metin’den ne haber, nerelerdedir, baya oldu görüşmeyeli” diye kendimi suçlarken, biraz sonra aynı kişi tekrar karşıma çıkmıştı. Merhabalaşınca ben bir çırpıda Metin’i sormuş bulundum. Olumlu cevap beklerken şok bir karşılık almıştım. Adamın “Metin eniştemin çarşamba günü vefatının üçüncü günüydü” demesi ile yıkılmıştım.
Maalesef bu dünyadan bir dost daha eksilmişti. Beraber mahalleleri gezdiğimiz, lokma bölüştüğümüz, harçlığımızı, sırlarımızı paylaştığımız, düğününü yaptığımız Metin de ebediyete göçmüştü. Bizlere veda bile edemeden kalbine yenik düşmüştü. Acı yanı da bir dost olarak duymamıştım.
Vefasızlık mı desem? Dünya işlerinin verdiği vehamet mi desem? Sağlık sorunları nedeniyle uzun bir zamandır sosyal ilişkileri yerine getirememek mi desem?
Dostum Metin Olgun ya da Gara Metin; ruhun şad, mekânın cennet olsun. Allah’ın rahmeti üzerine olsun.