- 216 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Tercihler
-Göz ne kadar keskin görürse görsün; ışık yoksa göz göremez. Nasıl ki göz için ışık lazımsa akıl için de vahiy böyledir. Kişinin aklı ne kadar çok olursa olsun onu kullanabilmesi, doğru anlayabilmesi, doğruyu görebilmesi için ona Allah’ın vahyinin nuru gerekir. Eğer vahyin nuru yoksa o akıl karanlıkta kalmıştır ve artık hakkı göremez, doğruyu anlayamaz.
Kişiye aklını kullanabilmesi için Allah’ın vahyini hatırlatmak gerekir; yine de bu tercih tamamen ona aittir. Sadece bizim o kişiye dua etmemiz yetmiyor. O da kendine dua ederse bizim de duamız ona destek olmuş olur. Kişi kendine dua etmezse duası kabul olan bütün insanlar bir araya gelse ona dua etse dahi o dua kabul olacak bir dua değildir, kabul olmaz. Onun kendine dua etmesi gerekir. Bizim de onun duasına duamızla destek olmamız gerekir.
İnsanlar bildikleri ve zihinsel yeteneklerine göre düşünebilirler, ancak geniş ve derin düşünme boyutu farklı bir eğitim sürecinden sonra oluşabilir. Eğitim nasıl okuma, öğrenme ile oluşuyor ise düşünmede düşündükçe gelişebilen bir boyut ve süreçti.
“Mide beyinden daha akıllıdır” derler. Boş mide, durumu hemen sahibine bildirirken, boş beyin boş olduğunun farkına bile varamaz. Sonuç ise cehalet ve mutluluktur zannıdır. Sorgulamayan, analiz etmeyen, düşünmeyen, üretmeyen, sorumluluk üstlenmek istemeyen ve itiraz etmeyi bilmeyen bir insanın, cehalet ve sahte mutluluk çukurunda bulunan kadavradan hiçbir farkı yoktur.
İnsan, dünyaya gelmesiyle birlikte peşinen elde ettiği gerçek değerlerin bedelini ömrünün son yıllarında ödemek isterken, dünya nimetlerini hemen elde etmek ister.
Yaşlılık dönemine gelip, bazı gerçekleri fark eden kişilerden ardında bıraktığı boşa geçen yıllarının pişmanlığını duymayan hiç kimse yoktur. İnsanların hatalarını göz göre göre benzer şekilde tekrarlayarak tecrübe etmek, insan aklı ve onuruna yakışan bir tutum değildir.
Bu konuda da şeytanın tuzağına düşmeyerek, dünya hayatının ışıltısının insanın gözünü alarak gerçekleri görmesini engelleyen bir ışık olduğunu fark etmek gerekir.
Modern çağın manevi değerlerinden olabildiğince yoksun bir hayat yaşayan insanları, mutluluk ve memnuniyeti sadece maddi değerlere indirgedikleri için sahip oldukları sayısız nimeti görememekte, göremedikleri için de tüm bu nimetleri kendisine veren yüce Allah’ı gereğince takdir edip O’na şükredememektedir.
Dünyanın dört bir yanında insanlar her gün benzer tecrübeler yaşıyor ve temel ortak noktalarından biri de tercihler.
Bir çoğumuz hep bekliyoruz. İyiyi bekliyoruz, mutluluğu bekliyoruz, gülmeyi bekliyoruz. Bir şeyler olması için bekleme, hareket et, mücadele et. Ne bileyim; hasta olmayı bekleme mesela. Instagram’dan bilinçlendiriyorum; başıma gelenleri, iyileşme sürecimi anlatıyorum. İlham olsun, hasta olmadan ya da ilerlemeden sen de hareket et, pes etme, sabret, azimle yap. Ya da iş hayatında olduğun yerde sayma.
Yaptığın her seçimin sonucunu da sahiplen. Seçimlerin başka seçim yapman gereken diğer anları doğuruyor. Seçimlerinin, hayatının tüm sorumluluğunu al ve sahiplen.
Kendi seçimlerinin sonucunda içinde bulunduğun o anı beğenmedin mi? Bunu nasıl istediğim yöne çeviririm diye düşün ve yeniden yazmaya başla hikayeni. Er ya da geç seçimin seni mutlu edecek. Düşe kalka çıktığın bu yolda elbet öğrenecek ve doğru seçimi yapıp, gitmen gereken yolu bulacaksın.
Doğumda başlar tercihlerimiz. İçine doğduğumuz hayatı, ebeveyni veya fizyolojiyi biz seçemesek de zihnin yönetimi ele alması, tercih sürecini devreye alır.
Pek çok kişi dünya veya başımıza gelenler üzerinde kontrolümüz olmadığını söylüyor.
Bana kalırsa, dünyayı kontrol edemesek de belirli durumlara nasıl tepki vereceğimize dair tercihlerde bulunabilir ve onları nasıl ele alacağımızı kontrol edebiliriz. Bazı tercihlerle ilgili (mesela yaşam tarzı konusunda) çok seçeneğimiz olmadığında kaygı duyabiliyoruz ve kafamız karışabiliyor. Kadere, hayatımızı belirleyen bazı anlar olduğuna kuvvetle inanıyorum. Ancak bu çerçeve içinde “özgür irademiz” de olduğunu ve içinde bulunduğumuz durumu nasıl değerlendirebileceğimize dair tercihler yapabileceğimizi düşünüyorum.
Hayatın tercihleri insanın kaderini belirliyor aslında. Tercih ettiklerimiz, hayatımızın akışını ve şeklini oluştururlar. Allah, insana cüz’i irade vererek sebepler dairesi içerisinde insanın kendi yolunu seçme özgürlüğünü veriyor. Ve tercihlerimizin tamamının katlanılması gerektiği bir sonuçtur.
“Hayat tercihlerden ibarettir. Sadece dünya değil, ahiret hayatını da tercihlerimiz belirler. Üstelik ahiret hayatımızı belirleyecek olan tercihlerimizi de bu dünyada yaparız. Tercih yapabilmek için en az iki seçenek olmalı ve her biri için de caydırıcı sebepler bulunmalıdır. Birbiri ile alakasız iki şey arasında yapılacak seçimde bir tercihten söz edilemez.
Mesela bir bardak çay ile bir fincan sahlep arasında bir tercih yapılabilir; ancak bir bardak çay ile bir otomobil lastiği arasında tercih yapmaktan söz edilemez.
Yine tercih yapabilmenin olmazsa olmaz şartı hürriyettir.
Allah şöyle buyurur: Öyleyse nereye gidiyorsunuz? (Tekvîr 81/26)
Dilediği yere gidemeyecek birine böyle bir soru sorulmaz.
Diğer bir deyişle dilediğini seçemeyen kişi için tercih yapmaktan söz edilemez.
O halde insan bu dünyada kendi tercih ettiği yolu seçebilecek özgürlüğe sahip olmalıdır. Yanlışı tercih etmemizin sebebi onun yanlış olduğunu bilmememiz değil doğruyu tercih etmenin o anki menfaatimize uymamasıdır.
Yanlış tercih yaptığımızı çok iyi bildiğimiz için de kendimizi rahatlatacak yığınla bahanemiz çoktan hazırdır. Allah’ın emirlerinin mutlak gerçek olduğunu, doğru ve doğal olduğunu her insan gayet iyi bilir.
Tercihini Allah’ın emrinin aksi yönünde kullananlar bunu bilerek yaparlar. Bu bilgiye rağmen yanlışı seçtikleri için gerçeğin üstünü örtmüş olurlar. İçlerini rahatlatmak için uydurdukları bahane ve kurgular gerçeğin yerini almıştır.
Böyle kişileri Allah, gerçeğin üzerini örterek tercihini bile bile yanlıştan yana kullanan hiç kimse kabul etmek ve inanmak istemez ama insan dünyayı ve rahatını Allah’ın emrine ve doğru yoluna tercih eden bir varlıktır.
Allah insanın yaptığı tercihe göre yaratır. Bir insanın en büyük projesi kendisidir. Kendisine hedef koyması, kendisini yönetmesidir.
Kendisini yöneten kimse işini yönetebildiği gibi başarılı ve mutlu da olabilir.
Semra EROĞLU Şiirleri sevdiren kadın
17 /10/ 2023
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.