- 601 Okunma
- 5 Yorum
- 5 Beğeni
Soylu ve Zarif Öfke
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir kıyamet senaryosu çiz bana demişti vicdanım. Rengini insansızlık özleminden almış ve kaynağını korkular imparatorluğuna yadigar bırakmış bir son resmet diye de eklemişti.
Mescidi aksayı düşünde gören Akif İnan artık sessiz ve düşsüzdü. “ Yürü kardeşim! Ayaklarına Kudüs gücü gelsin” diyen Nuri Pakdil bu vecizesini elbette Ahmet Yasin’e söylememişti. Uykulu hallerimizin düşsüzlüğü ve bize sağlam bir öfke gerek diyen şairin ayak izlerini bir rüzgarın esişiyle uğurlamış olduk.
Suskunluğumuzu Allah şikayet edeceklerini söyleyen küçük bebelerin ölümü bizim çetin bir suale muhatap kılacağı su götürmez bir gerçekti. Kınamanın ötesinde bir reaksiyon verememenin küstahlığını bir kenara bıraksaydık önümüze koyulmuş sınav kağıdının sonuçlarını okurken sıfırdan yüksek alabilme umuduna kapılmamız da ayrı bir hüsran zannımca…
Kitlesel bir imhanın eşiğinde ağzı suskunluğa donanımlı hala gelmişliğimizden ne vakit utanacağız? Bir miktar yeşilsizliği göze alamama adına fırtınalar kopardığımız diyarlarda ömrünün yeşilliğine adımlamamış sabilerin koparılmasına neden devrimcilik yapamıyoruz. Antarktika adı sanı bilinmemiş soğuklarında katledilen fok balıklarına protestoları düzenlemenin ince çizgisini keşfedebilme nezaketini gösteren insanların Filistin katliamını müsvedde görebilmelerini hangi aklın izanıyla açıklamaya muktediriz?
Yalancıyız. Küstahsızlık ettiğimizin resmine hepimizin tebessüm edebilme onursuzluğuna az dirhem kaldı bilin isterim. Korkuların dünyasının algısal çöküntüsüne boyun eğmişliğimizi bağımsızlık sayıyoruz. “Bize sağlam bir öfke gerek” ruhun ölümsüzlüğüne inanıp bedensel göçlerimizin bir gün terk edileceği hakikatini da yanımıza alarak beslediğimiz öfkeyle birlikte Allah’ın gazabını ebabillerden miras alma vakti gelmedi mi?
Reddi mirasın gölgesinde hissediyorum kendimi. İçi parçalı bulutlu olan bir miktar insanın çaresizliğini de kenara itemiyorum. Göçten önce bulunduğum meskenleri ateşe vermişçesine hain addediyorum ruhumu. Gerginim. Ölümlerin girdabına sadece gölge edebiliyorum. Zalimin cesaretine mazlumun kahrını katık edemiyorum. Çiğnediğimin zehrine bulandı dişlerimiz, dünya denen mahlukatın kaybına zerk olmuş ve kayıpların korkularına tutsaklığımızdan divansız kalmışız.
Bir taş atabilme kimliğini bulabilir miyiz sizce? Karıncanın safını belli etmesi kadar rengimizi gök kuşağından sıyırıp bir mavi ülke bayrağına boyanabilir miyiz? Maviler ülkesi göğün sahibine yeşil ışık yakabilir miyiz? Kıskacında bulunduğumu travmalarımızın inadına ağlayabilir miyiz? Yürekli şehirler hürmetine kıymetli şehir Kudüs’e başsağlığına gidebilir miyiz?
YORUMLAR
Sn. Zarif oğlu,
Bu yapılan katliamlar İsrail'in ne yazak ki ilk girişimi değildir ve son da olmayacaktır.
İsrailli bir tarihçi olan Illan Pappe'e göre İsrailin bu soy kırımlarının tabanında yatan gerçek ise İsarail'in Filistin'i sömürgeleştirme çabasıdır. Bu konu ile ilgili okuma yapmak isteyenler Illan Pappe'nin The Ethnic Cleansing of Palestine kitabıını okuya bilirler. Türkçesi ise Etnik Temizlik Filistin adı altında basılmıştır.
Bizler öfkemizde dahi zarif davranırken onlar zulmün çıkabileceği nirvanaya örnek oluyorlar.
Zarif oğlu
nitekim soylu ve zarif kısmı işin en zoru bize düştü...
Elif_V_Mim
Rabbin katında da daha makbuldür.