VESAİRE -Roman -23'ÜNCÜ BÖLÜM
23’üncü bölüm
Hülya Derin bir uykuya dalmış yılların ve yaşanmışlıkların intikamını alırcasina bebek gibi uyuyordu.Bir an sıcrayip yatağına oturur vaziyette etrafına baktı."Allah’ ım Rüyaymış çok şükür "dedi.
Kalkıp bir bardak su içti tekrar yatağına uzandı yatağının sıcaklığı geçmiş bir anda buz kesilmisti yatak.
En son mırıldandıgı şarkı ona teselli verir gibi tekrar dudaklarına dokundu
Bi’ çaresi bulunur elbet yarın
Yeniden yaşamanın
Hülya odasında, sessizlik içinde, şarkının hüzünlü nakaratını tekrarlıyordu. İçindeki karmaşık duyguları anlatamasa da şarkı, onun hissettiklerine tercüman oluyordu. Geçmişiyle yüzleşmek, acılarına rağmen yeni bir başlangıca adım atmak, umutla dolu bir geleceğe sahip olmak istiyordu
Gece ilerledikçe, odasındaki pencereden gözlerini dışarıya çevirdi. Ay ışığı, ağaçların yapraklarını hafifçe aydınlatıyordu. Köyün sessizliği ve doğanın huzuru içinde, belki de geçmişi arkada bırakmanın zamanı gelmişti. Hülya, yeni bir başlangıç yapmaya hazırlanıyordu.
Sabah güneşin doğuşuyla birlikte, Hülya’nın içindeki umut ve kararlılık daha da güçlenmişti. Yeni bir gün, yeni bir hayatın başlangıcıydı. İleriye doğru adım atarken, köyün sokaklarında dolaşmak ve belki de eski dostlarını ziyaret etmek istiyordu.
Hülya, odadan çıkarak hafif bir kahvaltı hazırladı. Auman hanım mutfaktan gelen kokuyu aldiktan sonra mutfağa geldi "Hayırlı sabahlar kuzum ne güzel şeyler yapmışsın kokusu yatak odasına kadar geldi" dedi Hülya biraz simarmiş "Yok be teyze ekmek kızarttim sen seversin birazda menemen yaptım da acısını fazla kaçırdım sanırım " dedi demli bir çay koyup kahvaltı masasına oturup hayatında yapmadığı kahvaltıyı yaptı Hülya.Yllar sonra Anne annesinin evine yerleşeceği,ve bu tüm karmasalardan uzak evde huzur bulacağını rüyasında görse inanmazdı.
Kahvaltı bitmiş Asuman Hanım da hazırlıklarına başlamıştı bağ bahçe ve köydeki işleriyle ilgilenmeye gitti.
Hülya, Naci Mert’i bebek arabasına yerleştirdi ve dışarı çıkmaya karar verdi.
Köyün sokaklarında yürürken, eski evler, ağaçlar ve meyve bahçeleri ona sıcak bir nostalji yaşattı. Çocukluğunda oyun oynadığı yerler, eski dostlarının evleri hiç bizulmamis gibi duruyordu yiilara meydan okurcasına. Belki de bu ziyaretler, geçmişi daha iyi anlamasına ve geçmişle yüzleşmesine yardımcı olabilirdi.
İlk olarak en yakın komşusu Emine Teyze’yi ziyaret etti. Emine Teyze, onu kapısında görünce büyük bir sevinçle karşıladı. İçeri davet edildi, ve oturma odasında eski anılarını paylaştılar. Hülya, onunla geçirdiği güzel anıları hatırlarken, gözlerinden yaşlar süzüldü. Emine Teyze, onun acısını paylaşıyor ve onu teselli ediyordu.
Sonrasında diğer eski dostlarını ziyaret etti. Her ziyaret, onun geçmişiyle yüzleşmesine ve insanların sıcak ilgisiyle yaralarının iyileşmesine yardımcı oldu. Hülya, her ziyaretten sonra köyde yeniden bir yer edindiğini hissediyordu.
Hülya’nın ziyaretleri kısmen bitmiş kimi eski tanıdıkları evde bulamamış kimide köyü terketmişlerdi akşama dogru eve dönmeye karar verdikten sonra çocukluk arkadaşı ve yakın dostu olan Ebru’yu ziyaret etmeye karar verdi. Ebru aynı yaşlarda büyüdükleri ve birçok anı paylaştıkları sırdaş arkadaş hatta kardeşi gibiydi,evlenmiş evlendikten sonra Almanya ’ya taşınmışlar Almanya hayati eşine ve kendisine ağır geldiğinden köye tekrar dönmek zorunda kalmislardi.Hülya Ebru’nun evine yaklaşırken, içindeki heyecan ve merakı arttı. Bu ziyaret, belki de geçmişi en derinlemesine anlama fırsatı sunacaktı.
Ebru’nun kapısını çaldığında, kapı aniden açıldı ve Ebru büyük bir şaşkınlıkla gözleri dolu doluydu uzun bir sessizlik yaşandı. Sonunda, Ebru ağlamaklı bir sesle, "Hülya, sen misin bu?" dedi.
Hülya "Benim tabi deli kız sen ne güzel bir köylu gelini olmuşsun,sokakakta senin çocukları oynarken gördüm kıpır kıpırlar hepsini öptüm sarildım yıllarca tanıyormuşum gibi kız" dedi
Havadan sudan konuşup Almanya macerasını anlattı "Elin gavurunun dilini bir türlü ogrenemedim anam gı"dedi "Kur murs ne gerekse aldık beceremedim nedense sadece sayıları biliyom iyi kötü gı dedi saymaya başladı birden otomatik tüfek gibi ayns, sway, dray, fiıa, fünf, zeks dedi durdu kahakaha atarak "biz zar zor türkceyi ögrendik elin gavurunun dilini ne bilek anam bacım "dedi
Almanya’daki sıkıntıları zor gunleri anlattı gözlerinden sicim gibi yaş akarken "Türkiyede Almancı, Almanya’da yabanciydik bacım" dedi gözyaşlarını kimse ne dersi sıkıntısı var bilmiyor en yakının eşin bile bilmiyor ki"dedi Hülya sildi
Yıldız işyerinde olan arbede den sonra Hakkı’yi yemeğe davet etmişti.Yıldız hayranlikla Hakkı’yi izliyordu.
Hakkı suskun bir vaziyette yemegini yerken
Hakkı bu gün yaşadığımız olayı düşününce, size minnettarım. Cesaretiniz ve soğukkanlılığınız beni etkiledi.Yoksa o kadar adamal basemedizdim ben iyiki varsin "dedi
Hakkı istifini bozmadan yemeğini yemeye devam ederek Yıldız Hanım, size yardımcı olmak benim görevimdi,kim olsa benim yerimde herkes böyle yapardı çok abartmayın konuyu bence "dedi.
Yıldız Hanım "abartırım valla hiiiç kusura bakma bu kadar tehlikeli bir durumda bile sakin kalmayı başardın, Bu çok etkileyici.adamalr hacamat oldular neredeyse"dedi
Hakkı valla ne deyim sende eli maşalı çıktın melek yüzün altında uyuyan dev varmış haberim yoktu sende oldukça cesursun ne diyeyim Saldırı anında o pazarcıya tepkin beni şaşırttı.bir çaya kuslpasi borcun var onu en kısa zamanda yerine koy" dedi gülümseyerek
Yıldız Hanım "Beni koruyan biri olduğunda daha güçlü hissediyorum. Ayrıca, bu olayın ardından seni daha iyi tanımak istiyorum"dedi.
Hakkı "Beni fazla tanimasan iyi edersin geçmişi karanlık hapis yatmış adamdan ne beklenir ki hem senin tek derdin okumak olmalı seni güzel yerlerde görelim hakim ol savcı avukat ol bence sende haksızlığa tahammül edemiyorsun hem beni boş ver sırlı kalayım"dedi
Yıldız Hanım "Elbette, tabi ki de Önemli olan güzel bir akşam sonunda bu konuşmayı yapıyor olmamız.
Bu yemekten sonra Yıldız ve Hakkı bir daha hiç bir araya gelemeyecekleri son yemek ve ilk ve son buluşmaları olacaktı.
Yıldız Hakkı’ya teşekkür etmek babında yüzüne öpücuk kondurarak "iyiki varsin koca yürekli adam" dedi
Hakkı bu durumdan hoşnut olmasada anlık gelişen duygu olarak kalmasını temenni etti
Hakkı Yıldız Hanımı eve birakmis kendide evine geçmişti Yıldız’ın neden ve niçin öptügüne anlam veremedi hayatının ortasına pat diye girmiş ve ne olduğunu bilmeden olayların içinde bulmuştu kendini ama hala aklı Hülya’da idi kutsal kitap olarak gördüğü kitabın içinden Hülya’nın Fotoğrafına bakarak resime işaret parmağı ile dokunup hayallere daldı.Nerdeydi, nasıldı,kimleydi.dahada önemlisi bir cevabı çok görmüş bir mektuba cevap verememişti Hakkı.
Cafer ağa biraz toparlanmış işlerin başına geçmişti çok fazla hareket etmese de hesap kitap işleri ile büroda oturur vaziyette çalışıyordu.
Yıldız Hanım babasina Hakkı’nin pazarcıların elinden kurtarıp nasıl kahranlik yaptığını ballandıra ballandıra anlatmış bubdurim Cafer beyin çok hoşuna gitmişti.
İşler bitince Hakkı’yı ofise kahve içmeye çağırmış karşılıklı gelen kahveleri yudumlarken Cafer ağa konuyu açtı.
"Hakkı"dedi "Kısa sürede işyerini ve işleri o kadar güzel toparladın ki her şey tıkır tıkır işliyor.masallah işleri çok güzel takip ediyorsun ben yılların kabzimali.olarak senin verdiğin mücadele kadar calissaydim.inannbaska yerlerde olurdum bu caliskanlikla herşey için sonsuz teşekkürler iyiki varsin"dedi.
Hakkı biraz mahcup"ağam kim olsa benim yerimde böyle yapradi inan ben çalışırken işyerinin karını dusunuyorum ektradan yaptığım bir şey yok beni mahcup ediyorsun ağam "dedi
Hakkı Yeni gelen sebze kamyonunu indirme işlemi için müsade işteyip bürodan ayrildi.
Merve’nin okulu devam.ederken vize sinavlarini vermdikten sonra köye geldi.Kapiyi Hülya açtı Merve neye uğradığını şaşırak "Hülya ne işin var senin burda" dedi birbirlerine öyle bir sarilmislardı ki Asuman hanımın söylediklerini bile duymamislardi.
Asuman hanım kardeslerin hasbihalleri bittikten sonra "Hoş geldin kuzumm nasılsın iyisin inşallah "dedi Merve "Sınavlardan sonra nefes almak istedim dedim ki en iyi nefes nerede alınır tabiki teyzemin doğal ortaminda çıktım geldim bende"dedi
Merve ve Hülya köyde dolaşmaya başladılar,İlk olarak, çocukluklarının geçtiği bölgeleri gezmeye karar verirler. Köy meydanına gelirler ve burada bir süre çocukluk anılarından konuştular.
Sonra, köydeki eski okullarını ve oyun oynadikları parkı ziyaret ettiler Bu yerlerde geçmişte yaşadıkları oyunları ve anıları hatırladilar "ne güzel günlersinaslinda o günler şimdi herşey dopdolu kıymeti kalmadı hiç birseyin" dedi Merve Hülya Merve’ye köyün değişip değişmediğini sorar, ve Merve bazı şeylerin değiştiğini ama bazılarının aynı kaldığını söyler.
Köydeki esnafı da ziyaret etmek istediler köde iki kücuk bakkal vardı külahla gofret,çekirdek, leblebi,hatta leblebi tozu aldikları günleri hatırladılar hatta paralarinolmadiginda kümesten yumurta çalıp yarım kiloya yakın leblebi vermistide Abuzer efendi dere kenarında yiyip eve gitmislerdi evde de tikanbasa leblebi yedikleri den istahlarinin olmadigindan yemek yiyemediklerinini düsünülp gülüştüler gülüsmlerini duyan fırında ki teyzeler "Gızzz sosyetik sümbüller ne fingirdiyonuz hele bingelin baaaağalım bu yanna"deyince koyun tek ekmek fırınında. ekmek yapan teyzelerle konustular "yaşlıca olan Nebahat teyze "Gız sen oooretmen gibi şatavatli tavatir bi gız olmuşsun sümüklü ne ara böyüdün sıracalı adı batmıyasıca"deyip firindakilerle birlikte gülüstüler Nebahat teyze fırından taze ekmek verip uğurladı .
Merve ve Hülya giderken"Govvv asortik ögretmen gılıklılar ara ara gelinde gonuşak ocaaa batmiyasıcalar "derken Merve ve Hülya kahkalarını gizleyemiyorlardı.
Gün batmaya yakın evlerine doğru yola koyuldular zaman şu gibi akmış ve günü doya doya yaşamanın keyfi huzuru ile derin bir nefes aldı Hülya "Oh be Dünya varmış burası cennetten bir köşe hiç olmazsa kuş seslerini duyabiliyoruz burada"diye şarkısını soyleye söyleye cocuklar gibi hareket ediyordu.Merve Hülyanın bu haline hem gülüyor hemde seviniyordu Hülya’nın söyledigi şarkiya eşlik ediyordu nakaratkarda
Bi’ çaresi bulunur elbet yarın
Yeniden yaşamanın
Bi’ çaresi bulunur elbet, canım
Bi’ uyuyup uyanalım
(23’üncü bölüm sonu)
(23/...)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.