- 561 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
SENİ BABAMA SÖYLEYECEĞİM
“Gençler hayalleriyle, yaşlılar da anılarıyla avunurlarmış.” Çok doğru.
Bir devre arkadaşımla sık sık konuşuruz. Anlattıklarımız da hep geçmişe dairdir.
Bir gün:
“ Hiç hayallerimizden bahsetmiyoruz. Bizim hiç mi hayallerimiz yok?” Dedim,
“Var” Dedi. Var. “Artık tek hayalimiz Allah yatırmasın, baktırmasın. Kalp krizini insanlar sevmez ama çok iyi bir ölümdür. Aldığın nefesi son defa verirsin. Alır götürürler seni. Kimseye yük olmazsın.
Bu gün seninle eşimle nasıl evlendiğimizi anlatacaktım. İnsicamımı bozdun işte:
“Hadi anlat, anlat. Tek sermayemiz geçmişimiz zaten.”
Başladı anlatmaya:
Ablam benden iki yaş büyük. Okula başlama yaşı geldi. Babam:
“Bekle kardeşini. Biliyorsun yerinde duramaz, hoppa. Okula beraber başlayacaksınız. Ona sahip çıkarsın. Hem kız çocuğu okuyup ta ne olacak?”
Çaresiz iki yıl geç başladı ablam. İkimizde aynı sınıftayız. Ben okuldan geliyor, atıyorum çantamı. Doğru sokağa… Ablam:
“Kardeşim öğretmen ödev verdi? Yapmayacak mısın?”
“Sen yap.”
Hem kendi, hem de benim ödevlerimi yapıyor ablam. İkimizde geçer not alıyoruz. Benim keyfim yerinde. Öğretmenimiz durumun farkındaymış. Bir gün:
“Çocuklar Atatürk’ün hayatını yazıp getireceksiniz. En iyi yazan çıkıp tahtada anlatacak.”
Uygulama yine aynı. İkimizin yazısını da ablam yazdı. Öğretmen bana:
“En iyi yazı senin ki. Çık bakalım tahtaya anlat yazdıklarını:
Çıktım:
“Atatürk 1881 yılında Selanik’te doğdu. 1938 de Dolmabahçe sarayında öldü.”
Öğretmen:
“ Peki, ölmeden önce hiçbir şey yapmadı mı?”
Ben de tık yok.
İki okkalı tokat vurdu. O zamanlar öğretmenler öğrencilerini dövebilirlerdi. Şimdi mi?
Bazen öğrenciler öğretmenlerini dövüyorlar.
Ablama döndü:
“Bir daha bunun ödevlerini yaparsan seni de cezalandırırım.”
O günden sonra, mecburen kendi ödevlerimi kendim yapıyordum.
İlerleyen yıllarda motosikletli birisi evimizin önünden sık sık geçmeye başladı. Evimize yaklaşınca motoru bağırttırıyor, sonra geri dönüp tekrar evimizin önünden geçip gidiyordu. Motorlu geldiği zaman ablama bir haller oluyor, giyinip kuşanıp arkadaşına gideceği tutuyordu. Tahmin etmiştim. Ablam o motorluyla konuşuyordu. Ablama:
“Seni babama söyleyeceğim.”
“Ne söyleyeceksin?”
“O motorluyla buluştuğunu.”
İnkâr etse de korkmuştu. Bana beş lira verdi. Beş lira o zamanlar büyük para. Çocuklara verilen en büyük harçlık bir lira. Benim havamdan geçilmiyor. Bol bol para harcıyorum. Arkadaşlarıma bile ikramda bulunuyorum. Ne zaman param bitse ablama:
“ Seni babama söyleyeceğim.”
Ablam nasıl ediyor, nereden buluyor bilmiyorum. Ama beni hiç harçlıksız bırakmıyordu.
Astsubay okulundayım. Bir mektup geldi.
“Oğlum seni de, ablanı da nişanladık”.
O motosikletlinin ailesi ablamı istemeye gelmişler. Babam:
“Veririm kızımı vermeye de, ben de kızınızı oğluma alırım. “
Bana sormadan, Beni de nişanlamışlar. Bir şey diyemedim, denilmezdi.
Peki, şimdi nasıl? Gençler tanışıyor, konuşuyorlar. Gençliğin verdiği heyecanla evleniyorlar.
Evlendikten sonra gizlenen birçok gerçek ortaya çıkıyor. Ver elini mahkeme; ayrılıyorlar.
Neredeyse pazartesi düğün, Çarşamba mahkeme. Anlayış yok, özveri yok.
Aile büyükleri tecrübeleri ile gençlerin farkında olmayan gerçekleri görüyor, ona göre çocuklarını evlendiriyorlar
Mezun olduktan sonra iki düğün birlikte yapıldı. Ufak tefek huzursuzluklar her evde oluyor. Ama elli beş yıldır evliyiz. Mutlu muyuz? Evet…
Hem de çok mutluyuz.
Allah babamdan annemden razı olsun. Yattıkları yer nurla dolsun…
YORUMLAR
Ne güzel evinde mutluluğu yakalamış olmak en büyük mutluluk bu aslında. Şimdilerde evlenenlerin her ikisi de çalıştığı halde insanlarda sabır kalmamış gibi, ufak bir tartışmada tak sepeti koluna herkes kendi yolunda deyip ayrılıyorlar, eskiler daha bir kadir kıymet bilirdi diyorum...Kader işte insanı nerelerden nerelere götürüyor... Sanki o öğretmenin tokadı da seni kendine getirmiş ağabey... Kutlarım yürekten...
Bedri Tokul
Hiç bitmiyor Ahmet Kardeşim.
Bilmiyorum ne kadar haklıyım.
Teşekkür ve saygıyla...
Bedri Tokul
O ilk cümlen ne çok anlamlı öyle?
Gerçi sana da o yakışırdı.
Öperim gözlerinden..
Abi ben kesinlikle şuna inanıyorum "Allah sebepten sebep yaratıyor."
O motosikletli genç her ikisinin de evlenmesine sebep olmuş.
Allah ne verirse hayırlısını versin.
Çok güzel bir.
"Adam yazınca yazıyor"
Selam ve saygılar ağabeyim.
Kel'den öptüm.
Bedri Tokul
Sen bir kelimeden etkilenir bir destan yazarsın.
Ben de bir anıdan kendimce bir şeyler yazmaya çalışırım.
Sen hep o güzel şiirlerini yaz.
Ben de karınca kararınca ehh.. işte bir şeyler yazmaya çalışayım.
Hep olsun Defterimiz. Burada yazıyor, burada paylaşıyor, burada dost arkadaş oluyoruz.
Dostluk gibi, sevmek gibisi var mı?
Öptüm o dost gözlerinden...
Bedri Tokul
Muhteşem koca yürekli kardeşim benim...
Allah razı olsun...
Selam ve saygılarım sonsuz...
475 - O/NUR/dan
O yun gibiydi mazimiz elde çok az bir kâr payı
N e tehlikeler atlattık yine kurtulduk kıl payı
U çarken yokuş aşağı ömür dönünce rampayı
R amak kalınca ölüme kendimize geliverdik
Onur BİLGE
Bedri Tokul
Senin yorumlarında hep öyle oluyorum işte..
Sevgiler ONUR...