- 201 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Enkaz
Postislamcıların sahip olduğu veya işgal ettiği bütün resmi ve sivil kurum, kuruluş, örgüt, yapı, tarikat, cemaat, mezhep, parti vb. depremde enkaz altında kaldılar. Bir kitle imha silahı olarak postdin hiçbir şey yapmadan kitleleri uyuşturmak için bir bonzai görevini depremde en iyi şekilde yerine getirmiştir.
Depremin enkazında kalanların büyük çoğunluğunun ölüm sebebi susuzluk, açlık ve tabii ki soğuk. Var olan sistem, insanları kurtarmak yerine sadece gösteriş yapmıştır. İnsanları kurtarmak için lazım olan devlet mekanizmaları (AFAD, belediyeler, valilikler, kaymakamlıklar, askeriye, Kızılay, Yeşilay, diyanet, sağlık, nüfus müdürlüğü, adalet vb.) devreye sokulmamış, sistem organize edilmediği için çökmüş ve her şey akışına bırakılmıştır.
Gece, soğuk, yoksulluk ve deprem; bütün bunlar birleşince insan şok ve travma geçirip kendini dışarı atıyor. Dışarıya çıkan insanlar, şok ve travmanın verdiği ruh haliyle yalnızca camlarını kurtarmak için dışarı çıkıyorlar. Üzerlerinde doğru dürüst ne bir elbise ne de para var. Bu insanlar, kimse onlara sahip çıkmadığından dolayı yiyecekler ve elbise mağazalarına girip ihtiyaçları kadar almışlarsa bu onların hakkıdır. Zaten sistemin onlardan çaldıklarını geriye almaktır. Bu yapmacılık değil, hakkını geri almaktır. Temel ihtiyaçlar var olan sistem tarafından karşılanmayınca halk kendi inisiyatifini kullanmıştır. Temel ihtiyaçlar dışında alınan her şey yağmacılıktır.
Enkazdan kurtulanlar, artık ölülerine değil, kendilerinin ve diğerlerinin durumuna ağlar hale geldi. Çaresizliklerine, düştükleri mahcup duruma, utanan gözlerine, düştükleri zor duruma, düştükleri mağduriyet durumuna, sahipsiz oluşlarına, ölülerini kucaklarında taşımalarına, soğukta üşümelerine, sahipsiz bebeklere, bütün ailesini kaybetmiş yaşlılara, bir kuru ekmeğe muhtaç oluşlarına, evsiz kalışlarına ağlıyorlar.
Doğal afetlerden sonra insanların en çok psikolojik desteğe, morale, umuda ihtiyaçları vardır. Felaket yaşayan insanların bağırması, isyan etmesi, küfür etmesi, içlerinde biriken çaresizliği, nefreti, kini dışarı atması çok doğal bir durumdur. Tersi insan psikolojisine ağır darbeler vurur. Böyle bir durumda, felaketzedeleri susturmak, korkutmak, tehdit etmek yapılacak en zararlı harekettir. Yapılacak en akıllıca eylem, felaketzedeleri sadece dinlemek, umut vermek, morallerini yüksek tutmak ve onların yanında olduğunu hissettirmektir.
Deprem, bize organizasyonun fert ve toplumlar için ne kadar önemli olduğu gerçeğini göstermiştir. Deprem için yapılan yardımların organizasyon eksikliğinden nasıl heba olduğunu, milyonlarca malzemenin yol kenarlarına bırakıldıklarını, yardım tırların nereye gideceğini bilinmemesi, tırların haramzadelerce soyulması, yardımların belli bölgelerde toplanması vb. birçok olumsuz neticeler ortaya çıktı. Bireylerin ve toplumların felaket zamanlarında krizi yönetmek için iyi bir organizasyon sistemine sahip olması gerekiyor.
Vahşi, barbar, cahil ve geri kalmış toplumlarda müteahhitler mafyavari hareket ediyorlar. Her yerde para için namusunu satan elemanları vardır. Buna güvenerek demirden, çimentodan, kaliteden çalabiliyorlar. Aslında çaldıkları inşaat malzemesi değildir; insanların canını, malını, geleceğini, hayallerini, umutlarını, çocuklarını, varlığını, gülümsemelerini, düğünlerini, halaylarını, sevinçlerini, erdemlerini ve toplumun varlığını çalıyorlar. Onun için hırsızlık en büyük suçtur.
“Tek bir günah vardır; o da hırsızlıktır.”
Uçurtma Avcısı – Khaled Hosseini
Bir toplumun gerçekten kalitesi mağdurlara karşı olan davranışlarında ortaya çıkar. Felaket fırsatçıları denilen bu aşağılık insan sınıfı, mağdurlara yardım eli uzatması gerekirken, ev kiralarını, yemek, ekmek, battaniye, su ve benzeri temel ihtiyaç fiyatlarını iki-üç katına çıkartarak satmaya başladılar. Bir de enkaz çalışmalarında ve terk edilmiş evlerden altın ve para arayan ve mültecileri günah keçisi yapan, şeytan tarafından bedenleri ele geçirmiş insanları gördük.
“Büyük balık küçük balığı yutar.” teorisinin Büyük Balık’ına insanlığı öğretmemiz lazım. Küçük Balık’ı yemek zorunda değilsin. T. Hobbes’ın “İnsan insanın kurdudur.” sözünü terbiye etmeliyiz. Bu ‘Kurt’a aslan olmayı öğretmeliyiz.
Deprem, coğrafi - siyasi olarak Türkiye ve Suriye’de meydana geldi ama ölen İnsan’dır. Dar ırkçılık kalıplarından kurtulmayı başaramayan devlet kademesindeki veya sivil toplumdaki postislamcı, ulusalcı, devşirme, devrimci, muhafazakâr, komünist vb. kitleler yaptıkları yardımları ırkçılığı öven bir şov ve reklam aracına çevirdiler. Bu gruplar, insanları kurtarmaktan çok birbirleriyle yarıştılar. TikTok, Instagram, YouTube ve benzeri sosyal medya soytarıları, depremi reklam ve tanıtım alanına çevirdiler. Yardıma gelen yabancı ekipler küçücük bir amblem dışında reklam kokan hiçbir durumları yoktu. Çünkü söz konusu insan ise din, dil, ırk, renk, kimlik vb. sorulmaz. Siz o enkaza hangi bayrağı dikerseniz dikin, hangi sloganı atarsanız atın, orada on binlerce ölü, yüz binlerce yaralı ve milyonlarca mağdur gerçeğini değiştiremezsiniz. Her şeyden önce insan olun.
Mesopotamia’yı vuran depremde Mesopotamia halkları ölmüştür. Deprem öncesi ve sonrasında bu ölümlere sebep olan en alt basamaktan en üst basamağa kadar her kimin ihmali, sorumluluğu varsa Allah belalarını versin. Şunu kabul etmek gerekir; bu depremde politik ve güç sahibi aktörler gereken başarıyı gösterememişlerdir. İtiraf etmek erdemdendir, bu felaketi yönetemediniz, halka sahip çıkamadınız. Yabancı ülkelerden gelen arama kurtarma ekiplerinin neden erken gittikleri sorusunu herkes kendine sormalıdır. Arama-kurtarma çalışmalarında bir fotoğraf ve kamera görüntüsü için insanların canları feda edildi. İnsanlar; canlarını, mallarını, her şeylerini kaybetti. Onları konuşturmamak, onları cezaeviyle korkutmak ne kadar insanidir? Canları gitti diyoruz, anlamıyor musunuz? Halk kendi inisiyatifiyle kurtarma ve yardımlaşma çalışmalarına katılmış fakat gerekli koordinasyon ve ekipmanları olmadığı için istenilen başarı elde edilmemiştir. Deprem mağdurlarını yıkan deprem değil; sahipsizlik, çaresizlik, muhatap bulamamaktadır. Deprem mağdurlarına onurlu bir yaşam diliyorum.
13 Şubat 2023
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.