12
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
773
Okunma

Seni etkilemek istiyorum, kelimelerle, hecelerle, harflerle. Senin de vardır sözcüklerin, nefeslerin benim için değil mi. Nasıl etkileyebiliriz birbirimizi.
Ben ilgimi kaybettim nesildaşlarım, hayata, hayatın içindekilere. Mücadele etmek için gönderildiğim bu dünyada mücadele etmek istemem bile başkası için, başkaları için. Belki bu son cümlem bile koca bir yalan, kimi kandırıyordum ki.
Bebeklerin nasıl bir canavar olduğunu anlatıyordu düşünürün biri. Kimdi unuttum. Dünyaya geldikleri andan itibaren durmadan ağlayarak kendisinin istekleri için anne ve babasını dört döndürüyordu çevresinde. Annesini kendisi için bir hizmetçiye, köleye çeviriyordu insan yavrusu. Sadece insan yavrusu değil ki, tabiatta üreyen tüm memelilerin yavrusu için bu böyle değil miydi, köstebek yavrularından, kurt yavrularına, domuz yavrularından, aslan yavrularına vb vs. hep aynı istek peşinde koşmuyor muydu dünyaya gelenler.
Şimdilerde köylerde, beldelerde bile renkli çocuk parkları kuruluyor, hatta yaylalarda bile görebilirsiniz; salıncakları , kaydırakları, atlı karıncaları artık. Eskiden nerde yaylada, köyde çocuk parkı. Aileler çocukları için plan yapıyordu durmadan, ben okuyamadım çocuğum okusun, ben giyemedim çocuğum en iyisini giysin, ben yiyemedim o yesin.
Oysa Tanrı varsa; hiç de umursamıyordu dünyadaki yaratıkları. Oysa insanlar da dünyanın dört bir yanında tapıyordu bilmedikleri bir güce. O güç hakkında neler neler demediler ki? Oysa o gücün hiç umurunda değildi dünya ve içindekileri. İnsan durmadan yüzyıllar boyunca kandırıp durdu kendini.
Dünyada hiç bitmeyen bir ikilik vardı, bir nefret büyüyordu asırlardır, kadimden bu yana. Hangi kıtaya bakarsanız bakın böyle değil mi? Japonlar sevmiyor Çinlileri, Sudanlılar Mısırlıları, Türkler Arapları, İngilizler Fransızları, İspanyollar İtalyanları… Sonra Yahudiler Müslümanları sevmiyordu, Hristiyanlar Yahudileri, Müslümanlar da Hristiyanları, Hindular sevmiyordu Müslümanları, Hristiyanlar Paganları sevmiyordu, Paganlar da Yahudileri, Göktengriciler veya doğaya tapanlar da sevmiyordu diğerlerini. Kuzeyliler Güneylileri, Doğulular Batılıları veya hepsinin tam tersi.. Batılar sevmiyordu Doğuluları gibi. Merkez çevreyi sevmiyordu, çevre ise merkezi.
Sonra bakıyordunuz daha derine, Japonlar da kendi içinde sevmiyordu birbirini, Ninjalar ve Samuraylar savaşıyordu durmadan. Çinin içinde hangi grup hangisini sevmiyordu, Türkler de kendi içinde sevmiyordu Göktengriyi bırakanları, Hristiyanlaşanları, Müslümanlaşanları sevmiyorlardı. Türklerin içinde Kırgızlar Kazakları sevmiyordu, Özbekler Tacikleri.. Kızılderililer de sevmiyordu birbirini, Apaçiler sevmiyordu Komançileri. Farslar Arapları sevmiyordu, Azeriler Ermenileri, Portekizliler sevmiyordu İspanyolları.. İskoçlar sevmiyordu İrlandalıları. Ruslar sevmiyordu Almanları… Yunanlar sevmiyordu İtalyanları, Bulgarlar sevmiyordu Makedonları, Hırvatlar sevmiyordu Sırpları. Veya tam tersi işte.
Sonra daha derine iniyordunuz mesela. Katolikler sevmezdi Protestanları, Sünniler sevmiyordu Alevileri, … Biraz daha derine bakınca çıkıyordu mutlaka bir kin nefret yani a, b’yi sevmiyordu, sevemiyordu.
İşte dünya dediğimiz yer böyle bir yerdi. Babalar oğullar, anneler kızlar yüzyıllardır bir güç mücadelesi içindeydi gerçekte belki de, hele bu imparatorluk yönetimleri içinde kardeş kardeşin ölmesini istiyordu. Habil sevmiyordu Kabili. Havva sevmiyordu Lilit’i. Veya tam tersi işte..
Peki neden sevmiyordu dünya yaratıkları birbirini? Köpek kurdu sevmiyordu, kurt ayıyı, aslan sırtlanı sevmiyordu, timsah su aygırını mesela. Bitkiler dünyası bile sevgisizlik içindeydi gerçekte. Durmadan birbirlerinin güneşini, suyunu çalmaya çalışıyordu bitkiler de.
Yıl olmuş çoğunluğun kabul ettiği takvimlere göre 2023. Durmadan siydik yarıştırıyordu dünya devletleri denilen yapılar. Rusya saldırıyordu Ukraynaya, Çin Doğu Türkistana, Amerika Çine, İsrail Filistine mesela… Veya vb tam tersi işte. Teknolojide hep öldürme üzerine gelişiyordu sanki. Diğerine tuzak kurabilmek için durmadan bir şeyler de icat ediyordu insanlar. Dünya tarihinde insanın hem birbirine karşı hem de doğa ve hayvanlara karşı icat ettikleri en mükemmel savaş aracı ise demirdi, çelikti. Sonradan kurşun oldu bu belki de. İcat ettikçe birbirini öldürmek için kullanıyordu insan icat ettiklerini.
Bir kral, bir başkan, bir peygamber, bir komutan için durmadan diğerine saldırıyordu kalabalıklar. Saldırdıklarının da vardı mesela bir kralı, peygamberi, komutanı oysa. Krala tapıyorlardı, peygambere tapıyorlardu, komutana tapıyorlardı, hatta Tanrı denilen muammaya bile tapıyorlardı. Tapıcılık; kırk yıldır düşündüğüm bir konu, kırk yılın dörtte üçünde ben de tapındım mesela. Bileydim tapınır mıydım hiç dünyayı. Dünyayı bilmediğim için tapın dediler, sandım ki doğru olan tapınmakmış.
Dünya yaratıkları dünyaya geldikleri andan itibaren bir rekabet içinde değil miydi arkadaş. Durmadan yarıştırıyorlardı, yarışıyorlardı. Spor adı altına birbirini yenmeye çalışıyorlardı mesela günümüzde de. Derecelendirme, sıralama, puanlama gibi sistemler durmadan yenileniyordu dünyada. Çocuklar okullarda başlıyorlardı yarışmaya hatta kiliselerde, camilerde, tapınaklarda işte.
Ya hu bir durun da, sevmeye çalışın bakalım birbirinizi, bir durun da yarışmayın artık soluk soluğa ne kendinizle ne de başkasıyla rekabet etmeyi bırakın bir an olmaz mı ey dünyeviler.
Yok Dünyevi yok, bu dünyada sevgi yok, aşk yok. Olan da birazcık, kalabalıkların arasında yok hükmünde gerçekte.
Zamanı geldi sevgili Tanrım, hadi yeniden bir reset çek dünya yaşamına. Yeniden başlasın zaman döngüsü. Buzulları erit iklimler değişsin yeniden çalkalansın insan toplulukları, okyanus akıntılarının yönünü biraz değiştir kutuplar yer değiştirsin yavaş yavaş. Zamanı geldi sevgili Tanrım, hadi yeniden başlat programını. Maalesef yine çaktın uygulamanda. Yeniden başla hadi. Bu sefer daha doğru, daha sevecen, daha kutlu bir yaşam, zaman ve mekan döngüsü için çevir çarklarını.