- 283 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Akıldan Kalbe Esintiler
"Akıldan Kalbe Esintiler" Üzerine Değinmeler
“Akıldan Kalbe Esintiler” Muhammed Işık’ın, Ocak 2022’de KDY Yayınları etiketiyle okurlarıyla buluşturduğu kitabı. On beş fikir yazısının yer aldığı kitap, doksan sayfa hacmindedir. Bu on beş yazı da birbiriyle bağlantılı ve birbirinin tamamlayanı şeklindedir. Sohbet havasında yazılmış, daha çok İslam inancı ve Müslüman hassasiyetinde konuların irdelendiği; akıcı ve kolay anlaşılır bir şekilde ele alınmış yazılar.
Yalın bir üslupla ele alınan bu konular da “Peygamber Efendimiz ve Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere yazarın ifadesiyle, Nebi Musa, Nebi Nuh, Nebi İbrahim, Nebi Yusuf, Nebi Lut, Nebi İsa, Nebi Eyüp” bunlarla beraber, Hz. Ebu Bekir, Ebu Talip, Mevlana, Hz. İbrahim’in Eşi Sare, Tur Dağı hatta ve hatta Firavun ve Ebu Cehil gibi isimlerin anlatımlarda geçtiğini görmekteyiz. Peygamberler ve bazı menkıbeler üzerinden anlatımlar daha da çeşitlendirilmiş bu şekilde. Yine yazarın ifadesiyle Nebi Yusuf’un kuyuya atılması, Nebi İbrahim’in ateşe atılması gibi çok bilindik bazı vakalar da anlatımlarda konu edinmektedir.
Bütün bu anlatımların Müslümanca bir bakışla çerçevelendiğini söylemiştik. Bu konuyu biraz daha açacak olursak. İzninizle yazarın temel verdiği bazı yazı bölümlerini buraya taşımak istiyorum. “Resuller ve Nebiler, insanlara aynı yolu anlatırken, insanoğlu her defasında o yoldan kendi nefsine hizmet eden tali yollar yapmıştır” (sayfa 17), “İslam’ı doğru anlamak ve hayata uygulamak, hayat faaliyetleri kadar önemlidir” (sayfa 21), “Düşüncenin önüne konulan her engel, din karşıtı bir beyandır. Düşünceyi engelleyen her olgu, çevre cehaletin temelidir…” (sayfa 58), “Dini kanaat önderleri nefislerini değil müminleri düşünseydi, toplumlar dini, ahlakî ve sosyal açıdan dibi görmezlerdi. Onlar bir bakıma Ebu Leheb kılığına girerek dini ticaretlerine alet edip topluma yayıyorlar” (sayfa 59) Gibi örnekler verebiliriz. Bunlarla birlikte yazarın daha çok özge tespitlerinden örnekler vermek istiyorum. “Öze (doğaya) ihanet eden insanın uygarlaşması, mutluluk elde etmesi bu nedenle mümkün görünmemektedir” (sayfa 25), “İnsanın dert ve yâr arayışı, onun derman arayış yolculuğunu da belirler” (sayfa 36) Başka bir yer de yazar şöyle demektedir. “Fedakârlık disiplininden uzak olanlar, nefsine güç yetiremeyenler, cebinde ve aklında cimrilik bulunanlar, korkaklarla aynı tarafta olanlar kaybederler” (sayfa 55)
Yazar bu anlatımlarının yanında kültürümüzün dışındaki felsefi yaklaşımlarla da irdeler. Mesela Rousseau’ya göre “modernleşme ile birlikte bilim ve sanattaki gelişmeler insanlar arasındaki eşitsizliği artırmaktadır” anlayışına bir göndermede bulunur. Başka bir tarafta, Friedrich Nietzsche’nin “Üstün İnsan” tezi üzerinde mülahazalarda bulunur. “Din afyondur” gibi uç noktalardaki önermelere karşılık cevaplar vermeye çalışır. Sonuçta hatalarıyla kusurlarıyla insan bu, dört taraftan zindan toplasa da aydınlığa çıkacak yolunu da aramak ve bulmak gibi bir yükümlülüğü de beraberinde taşımaktadır. Bu anlatımlarını daha çok din karşıtları yani kâfir, yazarın ifadesiyle “hakikati örten veya gerçeği bile bile gizleyen” bir niteleme üzerinden yapmaktadır.
Yazılarda Ayet, Hadis ve hakikatli kimi alıntı sözlere de yer verildiğini görmekteyiz. “Bizim uğrumuzda elinden gelen çabayı sarf edenlere gelince, onları bize ulaşan yollara mutlaka yöneltiriz. Kuşkusuz Allah iyilik yapanların yanındadır” (Ankebut, 69) Böyle bir müjdeye nail olmak, yaşanan birçok zorluk karşısında inananlara zor gelmeyecektir. Görünen dünyayı, görünmeyen dünyanın tarlası addetme, inanç anlayışımızdaki bir tavır bu. Başka bir taraftan Neşet Ertaş’ın bir türkü sözüyle bu örneklemeyi nihayetlendirelim. “Derde düştüm dermanını aradım, derdimin dermanı yâr imiş meğer/ Yâri arar iken yardan ıraktım, yârdan ayrı kalmak zor imiş meğer” (sayfa 36)
Anlatımların önemli bir cihetinde insan hak, eşitlik ve özgürlüklerine vurgu yapılmaktadır. Bunlarla bitişik nizamda daha çok bizim değerlerimize özgü hak, hukuk, kardeşlik adalet, güven gibi birçok değerin perspektifince konular işlenmektedir. Bunlarla beraber iğdiş edilen toplum, hassas bir konu cinsellik ve cinsel sapkınlıklar da anlatımlara dâhil edildiğini görmekteyiz.
Son tahlilde, kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapılmaması gerektiği düsturu ana fikrinden birisi olsa gerek. Bunun yanında daha çok günümüzün sorunlarının bir portresinin çizildiğini de görmekteyiz. Her inancın her düşünce yapısının bir konservativ yani muhafazakâr bir tarafı illaki vardır. Her sistem kendini koruyacaktır muhakkak. Bu da doğaldır. Önemli olan özü bozmayan belli açılımları beraberinde taşıyabilmektir. Her ne kadar kimi zaman ihmal edilse de inanç sisteminde olan şükür ve zikrin yanında hep bir fikir vardır ve olmalıdır da. Son sözü yazara bırakalım ve güzel bir temennisiyle yazımızı nihayetlendirelim. “İnsanların kardeşçe yaşadığı, kanın akmadığı, haklarının çiğnenmediği, namusunun oynanmadığı, cana kıyılmadığı bir dünya ümidiyle” (sayfa 89) İyi okumalar.
İlkay Coşkun
11.10.2023
Şehir Defteri Dergisi
Sayı 16, Bahar 2024
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.