- 303 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Minnet Eylemem
İnsanın irfan deryasından süzülüp gelen türküler, içinde barındırdıkları mana ve hakikat ile kitabi bir metin olarak insana yol gösterebilir. Söz konusu türkülerin bir mısrası bazen bir beyiti veya kıtası insana hakikat yolculuğunda pusula görevi görebilmektedir. Bazen bir türkü insana gerçek anlamda varoluşunu hatırlatır. Minnet Eylemem türküsünü bilir misiniz? Bir insanın varabileceği kemal ve erdem derecesinin üst seviyesidir Minnet Eylemem türküsü. Türkünün yazarı Kul Nesimi, bir insanın kendi emeğiyle, alın teriyle bir şey elde ettiğinde var olan bütün minnetlerden daha üstün bir erdem elde edeceğini, dahası varlığın, varoluşun ve yaşamın hakikatine varmanın en kestirme yolunu bu türkünün satırlarında dile getirmektedir. Nesimi, diğer insanlar için en güzel anlamları ifade eden durumların hakikatini gözler önüne seriyor.
“Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi Farisi bilmem dile minnet eylemem”
Kendi ana dilini iyi bilerek ve yazarak zamanın popüler dilleri olan Arapça ve Farsça’ya minnet eylemem diyerek var olan egemen otoritelere karşı Allah’ın kendisine bahşettiği ana dili ile duygu ve düşüncelerini dile getiriyor. .
“Sırat-i Müstakim üzre gözetirim rahimi
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem”
Sonra sırati müstakimde, hak ve doğru yol üzerinde olduğunda; kötülerin, yoldan çıkarıcıların ve iblislerin talim ettiği yola minnet eylememek müthiş bir başarıdır. Bu bir insanın varabileceği en üstün erdem seviyesidir. Bu türkü ile Nesimi, hayata bakış açısını, dünyaya gelişini, hayattaki mücadelesini hiç kimseye minnet eylemeden anlamak ve anlatmak istiyor.
“Bir acayip derde düştüm herkes gider karına
Bugün buldum bugün yerim Hak kerimdir yarına”
Nesimi, insanların kendi menfaati ve çıkarına göre hareket ettiğini düşünür, kendisi ise bugün bulduğunu bugün yer, yarın “Hak Kerimdir” diyerek müthiş bir yaşam - tevekkül anlayışı ortaya koyuyor.
“Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüda’dır kula minnet eylemem”
Dünya malına, dünya varına, dünya makamına, şöhretine, mülküne zerrece tamahım yoktur diyerek, yüz binlerce insanların tuzağı olan mal, mülk, şöhret gibi insanı yoldan (sıratil-müstakim) çıkaran kavramlardan kendisini arındırıyor. Nihayetinde rızkı veren Hüda’dır kula minnet eylemem diyerek kulluk seviyesinin en üst basamağında geziyor. Gerçek anlamda rızkı veren Allah’tıra tam iman etmiş insanlar, kullara minnet eylemez.
“Oy Nesimi Can Nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatlarım Ahmed-i Muhtar iken”
Nesimi, kendisini dünyada bir misafir olarak görür. Bu dünya misafirhanenin sahibini, ev sahibi olarak görür. Hz Muhammed’in şefaatine nail olduğuna inanan, kendisinin ve bütün cümle alemin rızkını da veren Gani yani çok zengin olan, koruyucu olan Allah iken yeryüzünde halifelik, sultanlık, krallık taslayan hünkarlara minnet eylemem diyerek aslında kulun Allah’a bağlılığın üst seviyesini insanlığa öğretmektedir. Burada şu apaçık olarak ortaya çıkmaktadır bir insan hayat basamaklarını bir bir çıkarken karşısına çeşitli engeller çıkmaktadır. İnsan bu engelleri aşabildiği oranda huzura ve mutluluğa kavuşacaktır. Birçok insan bu engellere takılıp hayatın geri kalanını engellerin oluşturduğu zindan içinde geçirmektedir. Oysa Nesimi’nin bahsettiği minnet eylememek, hakikatin, varoluşun ve yaşamın sırlarının farkına varmaktır. O sırrın farkına varan insan diğer insanlardan minnet kabul etmez, başkasının minnetini çekmez. Çünkü nihayetinde her şey Allah’ın izniyle olmaktadır. O halde aracıların ortadan kaldıran Nesimi, direkt Allah karşı kulluğunu arz ettiğini dile getirerek, her ne isterse Allah’tan istiyor. Böylece kulluğu erdemle buluştuğu üst makam ortaya çıkar. Bu makam sıradan insanların anlayabileceği bir makam değildir. Bu makam nefsini yenebilmiş insanların varabileceği bir makamdır. Bu makam ‘eşrefi mahlukat’ın varabileceği bir makamdır.
“Cümlelerin rızkını veren ol gani settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem”
Sözleriyle aslında bütün olayı özetlemektedir. Sadece kendi rızkının değil bütün varlıkların rızkını veren yine Allah olduğunu şu cümlelerle ifade etmektedir. Bunun için hiç kimsenin minnetini çekmeye değmez diyor. Burada Nesimi, direk Allah karşı kulluğunu ifade ederek aracı rolünü oynayan zenginlere, muktedirlere, krallara, sultanlara karşı hiçbir minnet hissetmeyerek erdemli bir birey olduğunu ortaya koymaktadır. Adeta Diyojen’nin Büyük İskender’e söylediği o çağları aşan sözüyle Minnet Eylemem ile Nesimi, hak ve hakikat yolculuğunda engel olan kral, sultan ve egemenlere “Gölge etme başka ihsan istemem” diyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.