- 244 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ATTİLA İLHAN
ATTİLA İLHAN
(1925-10.10.2005)
------------------------
ALİ RIZA NAVRUZ
*
1925 yılında İzmir/ Menemende doğan Attila İlhan’ın şiiri; barış, özgürlük, insan sevgisi, yarın inancı gibi toplumsal temalardan; bunaltı, yalnızlık, umutsuzluk, aşk ve ölüm gibi bireysel konulara kadar uzanır. Bu açıdan baktığımızda şairimize ne kadar toplumcu şair diyebiliyorsak, bir o kadar da bireyselci şair diyebiliyoruz rahatlıkla… Attila İlhan Şiirini kurarken kimi zaman destansı deyişlerden yararlanırken kimi zaman da gerçeküstücülüğe yönelmiştir. Şiirleri zengin bir imge örgüsüne dayanır. Bu arada halk şiirinin biçim ve ses özelliklerinden, divan şiirininse estetiğinden yararlanmayı da ihmal etmemiştir.
Cumhuriyet dönemi sonrası doğan akımlardan olan Garip Akım’ına karşı 1952 yılında Mavi, hareketini başlatır şairimiz. Bu yıllarda çıkarmış olduğu derginin adı “mavi”dir. Hareket, adını buradan alır. Derginin etrafında toplanan ve bu hareketi destekleyen şairlerse; Orhan Duru- Ferit Edgü- Demirtaş Ceyhun- Hilmi Yavuz- Ece Ayhan- Tahsin Yücel gibi şairlerimizdir. İlk hedefleri garip akımına (1.yeni) tepki iken, daha sonra 2.yenicilere de karşı çıkmışlar ve onları yozlukla itham etmişlerdir. Mavi hareketinin şiir anlayışında sanat ve şairanelik ön plandadır. Sinema tekniğini kullanan Attila İlhan adeta kamerasını kalabalıklar üzerinde gezdirir, zaman zaman belirli noktalarda uzunca durur. Renkli, ıslak, ürperiş ve korku dolu bu şiirlerde bazen büyük bir ferahlık bazen da melankoli gizlidir. Attila İlhan, ya da mavi hareketine göre şiir: “heyecanla aklın dengesinden oluşur heyecan şiirin duygusal yönünü, akıl ise şiirin bilgi düzeyindeki verilerini verir.” Mavi dergisi 36. sayısından sonra kapanır (1956) Bu akımın pek de rağbet gördüğü söylenemez ama şiirimize de bir renk katmış olduğu inkâr edilemez.
Dilinde yanık yıldızların tadı varken ve olmadık saatleri yoklarken İlhan, 10 Ekim 2005 gecesinin karanlığında sustu… Çünkü ölüm bir bıçak gibi parlıyordu! Ve ölüm batık bir umut türküsü oluyordu onun başucunda. Şimdi sorsam ona, desem ki: Ey Attila, biz sana mecburken tam da, karanlıkta bir lamba gibi kısılmanın zamanı mıydı? Yorgun argın başını, üşümüş toprağa koyuyor musun, uyuyor musun?.. Bana vereceği cevap şudur kesin: Şimdi boylu boyunca bir viyolonsel yalnızlığı yaşıyorum ben. Hem yüzümü ıslatmadan da ağlayabiliyorum artık burada… Size elveda!.. Ama şunu unutmayın; beni değerimden eksiğine bozdurdunuz…
Şiir kitapları:
----------------
Duvar (1948), Sisler Bulvarı (1954), Yağmur Kaçağı (1955), Ben Sana Mecburum (1960), Bela Çiçeği (1962), Yasak Sevişmek (1968), Tutuklunun Günlüğü (1973), Böyle Bir Sevmek (1977), Elde Var Hüzün (1982), Korkunun Krallığı (1987). Ayrılık Sevdaya Dahil (1993)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.