- 297 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
KISSADAN HİSSE
KISSADAN HİSSE
(Yaşanmış bir olay)
Ramazan Ay’ı. Bir emmi bağda üzümlerini kimse çalmasın diye beklemektedir. Bağın yanında ki yoldan geçen ve oruçlu olan bir yolcu emmiden orucunu açmak için bir salkım üzüm istemiş. Ezan’ın okunmasına bir kaç dakika vardır. Emmi, "oğlum şu ilerdeki derede buz gibi su var, orucunu orada aç" diyerek adama bir salkım üzümü vermez. Adam, "Tamam emmi" deyip yoluna devam edip gider. Adam nerelidir, kimdir şimdilik bilinmiyor.
Günler, aylar, yıllar derken aradan yaklaşık 10 yıl geçer. Emminin oğlu hastalanır.
Kaman, Kırsehir’e bağlı bir ilçe ve Emminin köyüne yaklaşık 30 km. yürüme mesafesinde. o zamanlar araba yok, vesait yok.
Derler ki; " emmi Kamanda bir hoca var muskası çok keskindir, git oğluna bir muska yazdır "
emmi dağları tepeleri aşarak onca yolu yaya gider, hocayı bulur ve muskayı yazdırır. Lâkin vakit akşam olmuştur. Gecenin karanlığında dağdan tepeden o kadar yol gidilmez ama yinede yola düşer. Yolu bir köyden geçiyor. Kendi kendine derki; "şu köyde bir eve tanrı misafiri olayım, sabah giderim"
Rasgele bir kapıyı çalar. Kapıyı açan adam derki:
"Emmi hemen şu ilerde bir dere var, orda yatacak yer de var"
Sizler anladınız. Üzüm vermediği adamın aradan 10 yıl geçmesine rağmen Emmiyi unutmamış.
Bende naçizane bu olayı şiire döktüm. Beğenilerinize.
BİR CİMRİNİN HİKAYESİ
Bizim oralarda cimri mi cimri,
Bir adam yaşarmış Allahın emri.
…………Akşam üstü bağda üzüm beklerken,
…………Ara sıra üzümleri yoklarken.
Aylardan ramazan oruç tutarmış,
Akşama dek sırtı üstü yatarmış.
………….Bir adam geçerken bağın yanından,
………….Tek bir salkım üzüm istemiş bundan.
Adamın yüzüne şöyle bir bakmış,
Bir şey söylememiş kaşını çatmış.
…………..Başını önüne eğmiş usulca,
…………..Demiş ki derede su akar bolca.
O derede orucunu aç demiş,
Daha sonra yola doğru kaç demiş.
………….Adam tamam demiş etmemiş ısrar,
………….Israr etse bile ne işe yarar.
Belki bir on sene geçmiş aradan,
Cimriye bir musibet vermiş yaradan.
…………Oğlu hastalanmış durup dururken,
…………Düşünmüş ölmeye yaşı çok erken.
Ne yapsa ne etse fayda etmemiş,
Birisi Kaman’da hoca var demiş.
…………İman ehli çok keskindir muskası,
…………O hocada olur muskanın hası.
Bizim cimri yaya gitmiş kamana,
Evlat acısıyla hep yana yana.
…………Sabah çıkmış akşam varmış hocaya,
…………Vakit çok geç olmuş kalmış geceye.
Gelirken bir köye rastlamış orda,
Demiş ki misafir olurum burda.
…………Varınca bir eve çalmış kapıyı,
…………Sanmış ki gidiyor işleri iyi.
Bir adam usulca açmış kapıyı,
Demiş ki buyurun hayırdır dayı.
…………Cimri demiş burda kalayım oğul,
…………Aşağı köydenim yabancı değil.
Adam bir eğilip yüzüne bakmış,
Kafasında türlü şimşekler çakmış.
…………Bizim evde sana yatacak yer yok,
…………Şu dağın ardında kaya dibi çok.
Sen bana verseydin bir salkım üzüm,
Bu evde kalmaya olurdu yüzün.
...Kıssan Bir hisse çıkardı önce,
...Ervani olayı yazdı böylece.
Not: Bu olay yaşanmış bir olaydır.
İsimleri kullanmaktan imtina ettim.
Kaman: Kırşehirin ilçesi
İhsan ŞOLA(Ervani)
YORUMLAR
İyilik yap denize at derler.
Gün gelir karşına çıkar.
Benzer olayı abim yaşamış.
Harman zamanı çok susamış.
2 km komşu köyden birinin harmanına varmış. Bereketli olsun falandan sonra gölgelikteki sudan bir bardak doldurmuş tam içecekken harman sahibi “bırak o suyu” demiş içirmemiş.
Aradan zaman geçmiş bizim traktörle ağabeyim İskilipten gelmiş. Römorkta da 5-6 kişi var. İnenlerden biri de o su içirtmeyen.
“Ulan şerefsiz bana 1 bardak suyu içirtmemiştin. Benim traktörüme nasıl binersin?” Basmış küfürü.
Adamda tık yok.
Güzeldi ustam var ol.
Selamlar saygılar.
ihsansola
Yazı da şiir de çok güzel
İyilik de kötülük de
er geç sahibini bulurmuş
...
Bir salkım üzüm geçince aklıma geldi:
Balkonumda 7 yıldır minik bir asma üzüm çubuğum var. Her sene yeşerir ve üç-dört minik salkım üzüm verir.
Ben o üzümleri şimdiye kadar hiç yemeye kıyamayıp, kuşlar için bırakırım. Günde üç vakit o kuşlar gelir, salkımdan bir iki tane yerler ve şarkı söyleyerek geri giderler.
...
Yazıya tekrar dönersem, Anadolu insanı aslında doğuştan cömerttir.
Dedem rahmetliden bilirim.
En az 10 çeşit farklı üzümler veren bağımız vardı ben henüz çocukken.
Dedem rahmetli, yoldan geçenlerin hiçbirini boş göndermez, almaları için çok ısrar eder ve akabinde çok mutlu olurdu. Ben, çocuk halimle o yüzündeki huzuru hissederdim.
Tabii ki cimri olup, bahçesinden elma çalan çocukları taşlayanlar da çıkıyor maalesef ozanım.
Selâm olsun o gerçek hikayenin geçtiği topraklara...
Eyvallah!