- 273 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Maden Mehmet ve Bir Yol Öyküsü
MEHMET MADEN ve BİR YOL ÖYKÜSÜ
5. Bölüm
Bizim köyün ovası çok geniştir. Bu geniş ovanın ortasından cetvelle çizilmiş gibi bir yol Bedirbey Köyü’ünde başlayıp 10 km kadar dümdüz Halkevi’ne kadar uzanır. Bu yolun köyün içindeki kalan bölümü günümüzde “Mehmet Maden Bulvarı” olarak bilinir. Yol üzerinde şimdi yok olmuş bir köprüye de “Maden Köprüsü” denilirdi.
İlçeye ulaşımı kolaylaştıracak bu yolun önemini ve zorunluluğunu bilen; yolu açmayı kafasına koyan Mehmet Maden düşüncesini bir gün önce sofrasında bulunan ihtiyar heyetinden bile saklamıştır. İhtiyar heyeti dağılınca kapıda bekleyen, İzmir’e 9 Eylül 1922 günü ilk giren süvari birliğinde sancaktar olan köy bekçisi Ramazan Çavuş’u (Doydaş) çağırmış.
—Sen yarın sabah namazında benim yanıma geleceksin! demiş.
Sabah namazından önce gelen bekçiye:
—Git, dört mahallede tellal ünlet! (okut) Tüm köyün erkekleri kazma, kürek ve urganları ile Halkevi’nin önünde toplansın, demiş.
Halkevi önünde toplanan halk merak içindedir. Halkevin’den 10 km uzaktaki Bedirbey Köyü İlkokulu’na doğru göz kararıyla düz bir çizgi çizen Mehmet Maden yolun geçeceği yerleri herkesin gücüne ve hakkaniyetine göre paylaştırır. Urganlarla ve kazma, küreklerle yol ölçümü ve açımı başlanır. Mehmet Maden öyle zamanlama yapmıştır ki mevsim kış, günlerden pazar olduğu ve devlet kurumlarının kapalı olmasından tarlası bölünecek olanlardan kimse Acıpayam’a gidip şikayet edememiş. Yapılan tehdit ve engellemelere aldırmamış.
Sıra Mıcıkların evlerinin arkasındaki tarlaya gelince İhtiyar Heyeti’nde bulunan ve Mıcıklar’ın damadı olan Balıkların Durali Erdoğan’a:
—Haydi bakalım Durali, senin yerin burası. Sen burada çalışacaksın. Hem sen Mıcıkların damadısın, bayrağı al, tarlaya dik. Bayrak devrilmesin, onlar sana birşey diyemezler, demiştir.Maden Mehmet ince bir zekâ oyunu ile Mıcıklardan gelebilecek herhangi bir engellemeyi böylelikle önlemiştir.
Yol açma işi ovaya doğru indiğinde yaşamında pek çalışma kaygısı olmayan biri olarak tanınan Taburoğlu Recep Vural biraz hasta numarası ile, zayıf ve kısık sesle elini böğründe tutarak Maden Mehmet’e yaklaşarak:
—Maden, malûm kış mevsimindeyiz. Ben üşüttüm, çok hastayım, çalışamayacağım, der.
Yol açma işinin zorunluluğunu ve bir günde bitmesine kesin kararlı olan Mehmet Maden’in gözü Etlilerin dam ardındaki hayvan tersliğine (gübreliğine) takılır. Bekçiyi çağırarak:
—Eh, madem ki Recep Ağa üşütmüş ve hastadır, kendini götürün Etlilerin tersliğine boyuna kadar gömün. Biraz da acılı tarhana çorbası içirin. Recep Ağa ile ilgilenin, der.
Bekçiler ve azalar yaka paça Taburoğlunu yakalayıp gübreliğe gömerler. Öğleye doğru yalvar yakar bekçiler onu bırakırlar. Doğruca Maden Mehmet’in önünde el pençe durur. Maden Mehmet:
—Nasıl oldun Recep Ağa? diye sorar.
Taburoğlu bilir ki iyileşmedim derse yeniden tersliğe gömülmek var. Bunu göze alamayan Taburoğlu:
—Vallahi billahi iyileştim muhtar. Terledim de hiç bir hastalığım kalmadı, der ve çalışmaya başlar.
Yol açma işinde urgan tutanlardan biri cin gibi bir adamdır. “Kızılarık” denilen yerde tarlası vardır. Cin adam kendi kendine “urganı bir santim eğri tutsam benim Kızılarık’taki tarla kurtulur,” diye düşünmektedir. Cin gibi adama ters ters bakan Maden Mehmet onun urgan tutuşundan niyetini sezer ve:
—Ulan b.klu, urganı doğru tut. Kızılarıktaki tarlanı kurtarmayı düşünme diye azarlar.
Dedem Kasımların Hacı Hasan Hüseyin Argüz (Kör Hacı) ile dost olan Maden’e bir gün dedem:
—Maden, Halkevi işinde, yol işinde bazı kişiler sağda solda senin hakkında atıp tutuyorlar, dikkatli ol, der. Maden gülümseyerek:
—Merak etme Hacı Efendi, onlar akşam benim soframa gelirler, kızarmış ete ve şaraba benden önce yumulurlar, der.
Sonradan kum ve çakıl döşenen bu şose yola köylüler “süse” derlerdi. Ovanın ta ucundan bir toz savrulup, kabardığı zaman çoban köpeklerini peşine takıldığı kamyonları, otobüslerin, jeeplerin harıldaya gürüldeye gelişi biz çocuklar için büyük bir eğlenceye dönüşürdü...
(Yazımız devam edecektir.)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.