SEVDA KÜLLERİ I.
Yıllar önceydi barakadan bozma bir çay bahçesinde tavşan kanı çayımla hasbihal ediyordum. Kömür gözlü bir güzel içeri girdi. Merhaba dedi mahçup ve tatlı edasıyla. Merhaba dedim ama ne merhaba deniz vurgunu yemiş gibi yalpalıyordum. Buyurun birine mi bakmıştınız? Dedim. A evet dedi yanındaki diğer hanımefendi. Latife hocaya bakmıştık acaba gördünüz mü. Hayır dedim ama Latife hoca kim, nasıl biri, kimdir, nasıldır onu bile bilmiyordum. Çünkü o kasabaya daha yarım saat evvel gelmiştim. Çay bahçesi barakadan bozma bir çay bahçesiydi ama arka tarafta ağaçların altında kuş sesleri insana sevda şarkıları sunuyordu. Ev sahibi edasıyla davet ettim o bayanları içeriye ve ardından ekledim çay içer misiniz. Karagözlü, gamze yanaklı güzel zahmet olmazsa birer tane çay alalım diye ekledi. Alalece çay içtikten sonra Latife hocanın gelmediğini görünce kalkıp giderken eğer Latife hoca gelip bizi sorarsa biz falan yerdeyiz diye söyler misiniz dediler ve gittiler. Hoca kimdir soracağı kişiler kimlerdir adları nedir ben bunun ile alakalı hiçbir fikir sahibi değil idim. Aklımda kömür karası zeytin gözlü güzel kalmıştı. Aradan aylar geçmişti. Gazeller yerini beyaz karlara onlar da yerini ilkbaharın yeşil çimenlerine bırakmıştı. Hıdırellez şenliklerinin olduğu bir şenlikte sekiz on bayanla birlikte onu tekrar görmüştüm. O görüş farklı görüştü baharın sıcaklığı mı desem, güneşin sıcaklığı desem sımsıcak bir şeyler yüreğime akıyordu. Bunun adı neydi bilmiyordum. Kendi kendime isim veriyordum. Muhabbet mi müebbet mi karar veremiyordum. Saatler sonra yine tavşan kanı çayımla yarenliğin dibine vurduğumuz bir anda bir sesle irkildim. Beyefendi bakar mısınız. Göz kapaklarımı dalgınlık deryasından kaldırdım. Çay bahçesinde gamzeli hanımın yanında duran, hafif kumral, kısa boylu o, yüzden güzel ama albenisi olmayan bayan muzip muzip bana bakıyordu. Buyurun dedim, sizi dinliyorum. Biraz yürüyebilir miyiz dedi. Olur der gibi kafamı salladım çay parasını masaya bırakıp kalktım. Ama kafamda deli sorular niçin, niye, neden diye beynimi işgal ediyordu. Ben sana karşı bir hissiyat beslemiyorum diyecek gibi olmadan önce çok şükür adını söyleyerek lafa başlayan Oya hanım oldu. Adım Oya elçiye zeval olmaz size arkadaşım İlkin hanımefendinin selamını getirdim dedi. Geçen günkü nezaketinizden dolayı kendisini borçlu hissediyor ve size çay ikram etmek istiyor dedi. Buyurun gidelim diye ekledi. Benim de dilimden Anadolu delikanlısı Koç Köroğlu edasıyla ne borcu ne çayı diye naraları dökülürken yüreğimde ne fırtınalar kopuyordu bir ben bilirim bir yüreğim. Devam edecek 07.10.2023 Muammer KARS
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.