- 237 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANAMIN HANEKLERİ 13” GÖZYAŞLARIMIZ
“ANAMIN HANEKLERİ 13”
GÖZYAŞLARIMIZ
Yoksulluk kader midir aney kurban?
Biz mi istedik yokluğu yoksulluğu?
Gelip yakamıza yapıştı işte?
Baban rahmatlı çok yufka yürekliydi!
Kimin ne derdi var ? Başını açar kaçardı. Dağ olurdu bütün ekrâbelerine!
Yetmez yerlerini yetiştirir, kimine iş kimine aş verirdi.
Ardı sıra silehli korumalar gezerdi “arkadaşız”diye!
Heee kızım he!
Sattı savurdu eşin dostun yoluna!
N’oldu anam n’oldu?
Para kum kimi akıp getti avuçlarının içinden.
Belledi ki “benim eşe dosta dağ olduğum kimi, onlar da gün olur beye destek olurlar”
Tooo’hooo!
Tooo’ hooo!
Tooo’hooo!
Hem parasından hem sağlığından oldu!
Eeeee? N’oldu?
Olan hem genne hem de bize oldu!
Geppe genç çekip getti bu dünyadan!
Ne dediler ardından” get evlen! Uşaklarını da yurda at! Deli mising ?
Sen bu uşakların karnını nasıl doyurucung?”
“Öküz öldü ortaklık ayrıldı”diyen keyb’oldu ortadan.
Aney kurban çalışıcık! De kalkın!
Kimseye gemiğimizi gemirtmiyek!
Kimseye avuç açmıyak!
Nerde iş orda aş!
Anamın bu yiğitliği sayesinde hayata tutunduk.
Amcamın bağında bahçesinde ırgat olup çalıştık, dayımın çiftliğinde işçi olmaya alıştık.
Yetti mi yetmedi!
Kilis’i bırakın Antep’in köylerine bile gidip soğan söktük, nohut, mercimek , küncü yolduk.
“Âyip değil kızzım, âyip değil!
Bok dök bokoğlu boka möhtaç olma !” dedi her daim.
Halk eğitimde kurs öğretmenliği için başvuruda bulunmuştum o ara!
Halamın yaşadığı birçok akrabamızın olduğu Seve köyüne gönderdiler beni.
Orada öğretmen olmanın tadını aldım. Paraları son kuruşuna kadar anneme verdim ki (asgari ücret) annem kardeşlerim ile kış günü üşümesin , idare etsinler.
Gün oldu, üniversite kazandım. Ancak annem ağlıyordu. Çünkü ben gidersem eve düzenli para gelmeyecekti!
Yaz tatilinde soğan tarlasında çalışırken ilk kez annemle bu konuda zıtlaştık!
Çünkü burada kalırsam kaderimiz değişmeyecekti.
Kış sezonu halk eğitim kurs öğretmeni, yaz gelince ırgat olacaktım.
Ne zamana kadar?
O soğan tarlasında güneş beynimizi yakıyor, sıcaklık ve stres bizi bizden alıyordu.
-Okuy’cum aney okuy’cum!
- Tülay etme kızzım! Şu halimizi görm’on mu? Seni hangi parayla okud’ucum?
- Aney okumazsam kaderimiz hep kara kalıcı!
Bırak beni g’idim. Okuy’um .
Ben böyle dedikçe anamın gözleri deli deli bakmaya , tansiyonu iyice çıkmaya başlamıştı.
Tarlada hem çalışıyor hem de kavga ediyorduk. Diğer ırgatlar anneme
- Etme Haci bacı! Kız kazanmış gönder okusun!
- Yahu karnımızı zor doyur’oruk !
Ne okuması?
- Okuyucum aney okuyucumm!
Deyip deyip ağladım.
Ben ağladım anam ağladı. Tarlada herkes ağlıyordu.
-Beye ne? Okuycum!
Anamın ciğerini öyle çok yakmıştım ki
- Şu dar zamanımda yüreğimi beyle acıd’on Tülay sening de yüzün heç gülmesin! Karnıng doysun yüzüng gülmesing!”
İşte iplerin koptuğu andı. Bıraktım soğan sökmeyi
Hem ağlıyor hem söyleniyordum.
Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymuyordu.
İkimiz de bağıra çağıra salya sümük ağlıyorduk.
O arada öğlen paydos verilmiş, yengem pişirdiği bulgur aşı kazanını başına koymuş tarlaya getirmişti
Ney bu halıngız?
Kimsede ses yok.
O gün hiç kimse bir lokma yemek yemeden akşamı ettik.
Annem o günden sonra tansiyon hastası oldu.
Sebep ben miydim kaderimiz mi bilmiyorum.
Tesadüf birkaç gün sonra Şükran Öğretmenim ile karşılaştık. Annem ile gelip konuşması kaderimi değiştirdi.
Bir çift kuzuyu (kurban bayramında kesip de yeriz diye küçükten alıp evin damında besliyorduk)yol parası edip Ankara’ya gittim.
Babasız olmam nedeniyle hemen yükseköğretim kurumlar yurduna yerleştirildim.
Kredim de çıkmıştı.
Hayatım farklı bir mecraya sürükleniyordu. Ancak aklım hep annemin o günkü gözyaşlarındaydı. Bir ömür boyu o gözyaşlarını unutamayacaktım. Asla! Ama asla!
07.10.2023
Tülay Sarıcabağlı ŞİMŞEK