- 283 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ELMA
Bir masada oturuyorum. Masanın ortasında bir elma, yanında da bir bıçak var. Karşımda şeytan suratlı bir adam oturuyor.
“Elma” diyorum. “Ne elması? Elma yok.” diyor. “Neden yok? İşte ortada, gözümüzün önünde duruyor” diyorum. “Yok sen hayal görüyorsun” diyor.
Hayretler ediyorum. Bu adam mı kör, yoksa ben mi körüm diye şüpheye düşüyorum. Birkaç sihirli kelam daha ediyor. Aklımı iptal etmek, vicdanımı susturmak istiyor. İnanmıyorum o adama. İddiası gerçek mi, değil mi anlamak istiyorum.
Elmaya ellerimi uzatıyorum. Alıyorum. Gerçekten de elma. Varlığını hissediyorum. Kıpkırmızı rengini görüyorum. Ellerimle evirip çeviriyorum, şeklinin haritasını çıkarıyorum.
Elmanın bir kısmı çürük. Elma kurdu girmiş içine. Yani organik.
Şeytan kılıklı adam bana doğru pis pis bakış atıyor. Beni inandıramayacağını ve aldatamayacağını anlayınca taktik değiştiriyor. Bu defa da “elma çürük, elma çürük at” diyor. Atmıyorum, atmaya da niyetim yok zaten. Neden atayım? “Azıcık bir çürük kısmı ayıklayıp yemek daha akıllıca değil mi?” dedim. “Değil, ya hep ya hiç” diyor. Taaccüp ediyorum. Bu adamda hiç akıl yok. “Aklını peynir ekmekle yemiş” diye düşünüyorum.
Masadaki bıçağı alıp elmanın çürük kısmını bir güzel ayıklayıp sağlam taraflarını dilimliyorum. Başlıyorum yemeye. Vicdanım el vermiyor. “Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar” derler ya. Şeytan kılıklı adama da uzatıyorum bir dilim. Almıyor. Bozuluyor ve defolup gidiyor. Akıl fukarası…
YORUMLAR
O akıl fukaraları bir çok alanda kendini gostererek eğitimli-eğitimsiz söylenen her sözün doğruluğunu okumayan arastirmayan insanları yanıltmaya devam ediyor.
Bu arada çürükleri, kurtcuklari olan elmalar günümüzde organik elmadir. Afiyetle
Saygılarımla