VESAİRE -Roman -13'ÜNCÜ BÖLÜM
13’ÜNCÜ BOLUM
Sabahın ilk ışıkları odayı aydınlatmaya başlamisti,Uykusundan uyanan Hülya sessizce lavobaya gidip elini yüzünü yıkadıktan sonra odaya tekrar girdi geceliğini katlayıp elbise dolabına koydu geceden sandalye üzerine koyduğu kıyafetlerini yavaşça giymeye başladı,Dört aydır bu yatağa bu yastığa bu huzurlu uykuya hasret kalmıştı ama sabırlı olması annesinin hastaneden çıkış yapacağı güne kadar"Başa gelen çekilir"diyerek avunacaktı artık "Rabbim sabırlar versin inşallah" dedi ve ekledi normal sıradan her zaman ki yatak ne kadarda huzur verici imiş "aslında insan bazı şeylerin değerini kaybedince anlıyor dedikleri bu olmalı" diye içinden geçirdi
Hülyanın, odasında sessizlik hüküm sürüyordu. Gözleri hala uykulu, yorgun bakışlarla odasının köşesinde duran sandalyeye doğru gitti ve bir an için oturdu. Gözlerini kapattı ve derinden bir nefes aldı. Derin bir iç çekti ve aklındaki düşüncelerle başa çıkmaya çalıştı.
Odasının penceresinden dışarı baktığında, sabah güneşi yavaşça yükselirken çevresini aydınlatıyordu. Bu yeni bir günün başlangıcıydı, ancak Hülya’nın iç dünyası hala dünün yükleriyle doluydu. Neriman hanımın bir türlu iyileşmeyen hastalığı,hala komada olup gözlerini açmaması, Merve’nin okulu dondurup hastane köşelerinde perişan olması,Neriman hanimin özel hastaneye yatırıp günden güne hastane masraflarının artarak devam etmesi ve hastanede ne kadar süre daha kalacaklarını düşündükçe omuzlarına ağır bir yük yüklemişti adeta "buda geçer inslallah ,bu karanlık günler bitecek Allah’ın izni ile son bulacak inşallah" diye titreyen dudaklarından "Amin inşallah ya sabır Yarabbi "dedi
Ayağa kalktı ve yavaşça odasından çıktı. Koridorda sessizce ilerlerken evin içinde hafifçe yankılanan adımlarının sesini duydu. Her adım, hayatının bu zor döneminin bir yansıması gibiydi.
Mutfak kapısını aralayarak içeri girdiğinde, Asuman hanımın sıcak bir gülümseme ile kahvaltıyı hazırladığını gördü. "Günaydin kuzum uyandirmadım inşallah seni, daha erken yatsaydin biraz daha kuzum"dedi Hülya "yok teyzelerin meleği uykumu almışım ki bebekler gibi uyumusum" dedi, Asuman hanım tezgahın önümde haşlanmış yumurtaları soyuyordu.
Hülya tezgaha doğru yaklaşıp Asuman hanımı arkadan kucakladı."iyikide sen varsın rabbim seni başımızdan eksik etmesin inşallah"dedi Asuman hanim yumurta soymayı bırakıp gögüs hizasında kenetlenmiş olan Hülya’nın kollarına her iki eli ile sarmaladı belli etmeden gözleri doldu, ağlamaya başladı gözleri dolu dolu. Hülya da annesine sarılır gibi Asuman Hanıma sarılmış ağlama şiddetini.artırarak hıçkıra hıçkıra ağlıyordu,Hülya başını Asuman hanımın sırtına yaslamış Asuman hanımın kokusunu içine çekiyordu "Annem gibi kokuyorsun teyze "dedi Asuman hanım Hülya’ya dönerek her iki avuç içi ile Hülya’nın gözyaşlarını silerken "Kuzum kara bahtlı kara talihli kuzum " diye hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Hadi dedi Asuman Hanım kendini biraz toparlayıp "Kuzum Çay soğuyacak kahvaltımızı yapalım ekmekte kızarttim sen seviyorsun diye buz gibi olmuşlardır onlarda"dedi.Hülya elini yüzünü yıkadıktan sonra tekrar mutfağa girdi.
Masanın üzerinde taze ekmek, reçel,yumurta, siyah ve yeşil zeytin,kekikli biberli zeytin yağı peynir,ekmek kızartması ve sıcak çay vardı. Asuman hanımın bu çaba ve ilgisi, Hülya’nın yüreğini ısıttı."Teyze ne ara yaptın ne ara hazırladım bunları "dedi.Asuman hanım "Bugün evde prenses var sofrada prenseslere layık olmalı degilmi ama "diye ortamı biraz yumuşatmaya calıştı.Hülya gözlerinin içi güldü biran "Kurban olurum ben senin prenses diyen dillerine" dedi ve kahvaltıya oturdular.
Hülya sessiz sedasız kahvaltı sofrasına bakarak daldı gitti Gözleri yine yorgunluğa ve düşüncelere batmıştı. Kahvaltının kokusu, onu gerçek dünyaya geri getirdi.
Asuman hanım, Hülya’nın düşüncelerini anlamış gibi sessiz kaldı, onun yanında olmanın ve ona destek vermenin önemini biliyordu. Dışarıda kuşlar ötüyordu, ama içerideki sessizlik daha ağırdı.
Kahvaltı boyunca, Hülya yavaşça hazırlananları yedi, ancak iç dünyasındaki fırtınaları sakinleşmiyordu. Asuman hanımın "bugünde gitme kal bir gece daha"teklifi hala zihnindeydi, ancak annesine ve ablasına olan bağlılığı, onun için en öncelikli konuydu.
Kahvaltı sona erdiğinde, Asuman hanım sessizce ve teklifinde ısrar ederek "Kızım, bugün de burada kal, evde daha rahat edersin."dedi "Yok teyzem ben kuş tüyü yatakta yatsam bile ruhum daralıyor hem.annem.hastaneden çıkmadan, bu evin kapısından girmeden ben ne ruhen ne vicdanen nede bedenen rahata kavuşurum.
Hülya yavaşça başını sağa sola salladı ve sonra "Ben ara ara gelir bu güzel kahvaltını yerim inşaallah teyzelerin en güzeli"dedi Ama içten içe, kendi ailesine destek olmanın önemini bir kez daha hissetti. Bu zorlu dönemde, sevdiklerinin yanında olmak, her şeyin üstündeydi.
Kahvaltı sona erdi ve Hülya, kendini toplamaya çalışarak mutfaktan ayrıldı.
Küçük çantasını alarak salona geldi "Hakkını helal et teyzem bir aklım hastanede lüften beni anla " dedi Hülya
Asuman hanım "fırsat buldukça gel kurban olduğum yolun açık olsun selamlarımı söyle Merve’ye" dedi "Basustüne teyzem Allah’a emanet ol" diyerek Kararlılıkla dışarıya doğru adım attı, yeni bir günün başlangıcına hazır, ama içi hala dünün yükleriyle doluydu Hülya.
Sokağın başına geldiğinde komşuları Ayşe teyze ve Kezban yengeyi gördü her ikiside kapının önünü süpürge ile süpürüyorlardi Hülyayi görünce her ikiside süpürme işlemini bıraktı Kezban Yenge Hülya’ya yaklaşarak" Hülya kızım hoş geldin haberimiz yoktu geldiğinden nazilsinnkizim.annen nasıl inşallah biraz daha iyidir inşallah" dedi Ayşe teyze Hülya hoşgeldin nasılsın diyebildi annesinindurununKezban Yenge sorduğu için tekrar sorma gereği duymadı
Hülya: Gözleri dolu dolu Kezban yenge,Ayşe teyze sagolasınız,Sırrı hapishanede ya onu ziyaret gittim hem hastane ortamından dolayı biraz nefes almak istedim hemde teyzemi görmek istedim.Annem hala hastanede komadan uyanmadı hala durumu pek iyi değil. Doktorlar gerçekten endişeli ve her geçen gün durumu kötüye gidiyor gibi. Yatak yaraları başladı ve enfeksiyon kapma riskine karşı hala yogun bakımdanncıkmadı Merve de okulu dondurup annemin yanında. Gerçekten zor bir dönemden geçiyoruz diyerek Başını önüne eğdi
Ayşe Teyze ağlamaklı ses tonunile Hülya’m, canım, çok üzüldük bizde elimizden birşeyde gelmiyor duamız sizinle inşallah" dedi.
Hülya Ayşe teyzenin sağ elini her iki eli avuclari içine alıp "Allah razı olsun teyzem dedi Allah kabul eyler inşallah duanızı konuşması bitince Hülya ses tonu biraz daha kısık bası yerde Annem hala komada, gözlerini açmıyor. Hastane masrafları artık dayanılmaz bir hal aldı. Ne yapacağımızı bilemiyoruz."dedi
Konuşmaları evden duyan Ali amca sokağa çıkıp "Hülya kızım Hoşgeldin sefalar getirdin" dedi
Hülya Ali amcaya dönerek "hoşbuldum Ali amca"dedi. Ali Amca biraz Düşünceli ve pek net olmayan bir ruh hali ile "Hülya kızım maddi olarak nasılsınız. Size nasıl yardımcı olabiliriz"?diye ekledi
Hülya: Gözlerindeki yaşı eli ile silerek "Ali Amca, gerçekten çok zor durumdayız. Annemin tedavisi için çok büyük bir masraf gerekiyor.üstesinden nasil geliriz bilemiyoruz inşallah rabbim bir şekilde yardım eder bize duanızı eksik etmeyin inşallah " diye de ekledi
Söze giren Kezban Yenge: üzgün ve ses tonu ağlamaklı" Hülya, hiç endişelenme. Biz buradayız ve ne yapabilirsek yaparız. Annen için dua ediyoruz, inşallah her şey düzelir." dedi Hülya rabbim razı olsun hepinizden Allah’a emanet olun ben birazdan yola çıkacağım otobüsü kaçırmayayım" dedi müsade isteyerek komşuların yanından ayrıldı.
Hülya, otobüs terminaline gelince, etrafı dikkatle gözden geçirdi. Terminaldeki insanlar, bilet gişelerine doğru koşuşturuyorlardı. Hülya, peronlara doğru yürürken valizini sürükledi ve Niğde otobüsünün olduğu perona geldi.
Farkli yerlerden gelen insan kalabalığı farklı şehirlere gitmek için peronda bekliyor bir otobüs gireken diğeri hareket ediyor otobüsten inenler karşılayan yakınları tarafından sarmaş dolaş kahkalar atilarak karşılanıyor uğurlananlarda göz yaşı ve havada sallanan ellerle mendillerle ugurlaniyordu.Herkeste bilinmeyene doğru bir koşuşturma herkeste ayrı bir telaş vardı "kimi gitmek kimi gelmek için çabalıyor ne dertleri sıkıntıları var sadece Allah biliyor" dedi kendi kendine.
Nigde’ye gidecek olan otobüs perona yaklasmiş peronda, yolcular sırayla otobüslere binmeye başlıyordu. Hülya, bavullarını otobüsün bagajına verdi ve içeri adım attı. Otobüs koltuklarına doğru ilerleyip koltuğuna oturduktan sonra otobüs hareket etti.
Hülya Yolculuk boyunca,iç dünyasındaki düşüncelere daldı. Annesinin durumu, Merve’nin okulu dondurması ve eğitimine ara vermesi ,kardeşleri, ailelerinin finansal zorlukları, hepsi onun üzerinde büyük bir yük gibi duruyordu.
Otobüsün camından dışarıyı izliyordu.bir ara radyodan Bozlak havası saz calışına kulak verdi saz sesi azalıp türküye başladığında
"Sabreyle gönül sabırsız olma" nağmelerini
duymasiyla Muavine "radyonun sesini biraz daha açabilir misiniz" diye rica etti, devamında
Cümleyi gönlüne yar eden vardır.
Darda kaldım diye diye umutsuz olma.
Yoğ iken dünyayı var eden vardır.
Türkü Hülyayi alıp başka alemlere goturmüş ve ilahi bir mesaj gibi yüzüne vurmuştu
Darda kaldım diye diye umutsuz olma.
Yoğ iken dünyayı var eden vardır.
İlahi mesaj gibi tekrar tekrar söylediği bu sözler diline okadar yakıştı defterine not aldı bu harika ve zamanında gelen cümleyi.
Yolda geçen zaman, hem fiziksel hem de duygusal olarak uzun bir yolculuk gibiydi.
Niğde’ye doğru ilerlerken, Hülya’nın içinde umut ve endişe arasında gidip gelen duygular vardı. Bu yolculuk, onun ve ailesinin hayatındaki büyük değişikliklerin başlangıcı olacaktı.
Otobüs 1 saatlik yolculuktan sonra Niğde’ye geldi Hülya bindiği dolmuş ile hastane kapısından içeri girdi annesinin yattığı kata geldiginde Merve yoğun bakım ünitesi önündeki koltuğa oturmuş bekliyordu.
Merve oturduğu yerden Hülya’nin geldiğini görünce ayağa kalktı Hülya’ya sarılarak "Hoşgeldin Nasılsın" dedi Merve’nin sarılmasıyla birlikte Hülya’nın yüzünde tebessüm belirdi. İki kardeş birbirlerine sıkıca sarıldılar, duygusal anlar yaşadılar. Merve’nin gözleri hafifçe yaşarmıştı.
Hülya, Merve’ye sarılırken, "Hoş bulduk canım ablam iyiyim ben Annem nasıl?" diye sordu, endişeli bir ifadeyle.
Merve sesi catallasarak "Annem aynı, Hülya. Doktorlar çok fazla bir değişiklik olmadığını söylüyorlar. Ama umutsuz olmamalıyız, belki bir gün uyanır" dedi, gözleri hala dolu doluydu.
Hayatın ne getireceği kimden ne alacağı ne vereceği belli olmayan bir durumdu bu
Buna kader deniyordu ve hayat herkese eşit davranmiyordu.
13’ÜNCÜ BÖLÜM SONU
(13/20)