- 306 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİR YILDIZ KAYDI, GÖÇ ETTİ ÖTELERE
BİR YILDIZ KAYDI, GÖÇ ETTİ ÖTELERE
Türk dünyasının başı sağ olsun diyerek başlamak istiyorum yazıma. Türklüğün cesur savunucusu bir Asena’yı daha kaybettik üzüntümüz büyük. Azerbaycanlı Türklüğün savunucusu Ganire paşayeva hanım hepimizin üzüntüyle öğrendiğimiz gibi hakkın rahmetine kavuştu. Allah rahmet eylesin. Türk dünyasının başı sağ olsun.
Her ülkeden kahramanların çıktığı gibi Türklüğün kahramanı da bu defa Azerbaycan’dan çıktı. Öyle bir nefesle öyle bir haykırışla Türk’ün sesini haykırdı ki! Dünya’nın en ücra köşesindeki bir Türk bile duydu ve yüzü güldü. Ne demişti gelin birlikte hatırlayalım: Azerbaycan bütün yaralarına rağmen kalkıyor. Çıkmazsanız çok az kaldı sizi çıkarırız. Öyle çıkarırız ki arkanıza bile bakma fırsatı bulamazsınız demişti. Hatta Ermeni gazeteci ne zaman ben gideyim mi? Ermenistan’a demişti.
Ganire Hanım bunu söylediği zaman henüz anti terör harekâtı ortada yoktu. Kusura bakmayın ’’İsa peygamber sizin inandığınız İncil’de insanları öldür diye öğretmedi’’. Öyle değilmi? Diyerek meydan okumuş, çocukları, kadınları, yaşlı insanları öldürdünüz, öldürenlere alkış tuttunuz ve seyirci kaldınız. Hatta onlara hak kazandırdınız. Gazetecinin çıkışı üzerine bütün dünyaya şunu da cesurca haykırmış oldu. Bizim dinimiz islam’ ın insanları öldürmeyiniz diye emirler verdiğini, siz Ermeniler pek ala çok iyi biliyorsunuz. Eğer bizim dinimiz öldürün deseydi. sizi zaten bu coğrafyadan çoktan atmış işinizi bitirmiştik diye meydan okudu. Haber global televizyon programında Ganire Hanım Azerbaycan- Türkiye dost değil kardeştir. Kardeş iki ülkeyiz biz; ‘’Bir millet iki devlet’’ mefkuresini haykıran cesur kadının adıdır Ganire.
Azerbaycan Milli Meclisi Kültür Komisyonu Başkanı, Milletvekili Ganire Paşayeva hayatını kaybetti; ama türk Dünyası onun yasını tutuyor. Kaynağı bilinmeyen hipotonik durum tanısı ile 24 Eylül’de başkent Bakü’de hastaneye kaldırılarak yoğun bakımda tedavi altına alınan Ganire Paşayeva, Türk’ün Asena’sı yaşamını yitirdi. Ganire Paşayeva 24 Mart 1975’te Azerbaycan’ın Tovuz şehrinde doğdu. Azerbaycan Tıp Üniversitesi Pediatri Bölümü ile Bakü Devlet Üniversitesi Uluslararası Hukuk Bölümü’nden mezun olan Paşayeva, 1998’de televizyonculuğa başladı.
Ganire Paşayeva, 2005’te Haydar Aliyev Fonu’nun Halkla İlişkiler departmanının başına geçti. Kısa bir süre sonra 6 Kasım 2005’te yapılan parlamento seçiminde Tovuz Milletvekili seçilen Paşayeva, mecliste farklı görevlerde bulundu. Paşayeva, son olarak Milli Meclisin Kültür Komisyonu başkanlığını da yürütüyordu. Paşayeva, Türkiye’de sayısız etkinliklere katıldı.
Türk dünyası üzerine çok sayıda yazı ve konuşmaları bulunan Paşayeva, "Türkiye’nin güçlü olmasının Türk dünyasının güçlü olması" anlamına geldiğini savunuyordu. Paşayeva İngilizce ve Rusça biliyordu. Ganire Hanım Türk ülkeleriyle diyaloğu çok iyi tutmayı bilen ve bu konuda samimi olan bir Türk Asena’sıdır. Bir söyleminde Bir ülkenin iyi bir yerlere gelmesi için gelecek nesillerinin çağdaş olması gerektiğini belirten Paşayeva, gençliğe olan inancının pesimist değil optimist olduğunu da söyledi. Öğrenilen her yabancı dilin gelecekte yeni kapılar açacağını da vurgulayarak gelecekte batılıları iyi anlayıp gardımızı alabilmemiz için yabancı dil öğrenmemize önem vermek gerektiğini vurguluyordu. Paşayeva İnsan Hakları günü için bütün Türk dünyası olarak birlik olup Karabağ konusu ile ilgili seslerini duyurmalarını çok istiyordu.
Ganire Hanım Tovuz milletvekili olarak Azerbaycan Milli Meclisi’ne girdi. Millî Meclis’teki Uluslararası ve Parlamentolar Arası İlişkiler daimî Komisyonu’nun üyesi oldu. Ganire Paşayeva, aynı zamanda Azerbaycan-Gürcistan Parlamentolar Arası Çalışma Grubu’nun Başkanı ve Azerbaycan-Türkiye, Azerbaycan-Hindistan ve Azerbaycan-Japonya Parlamentolar Arası Çalışma Gruplarının üyesi idi. Ganire Paşayeva, Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi’nde Azerbaycan Cumhuriyeti’ni temsil eden kurulun da üyesiydi. İsa İncil’de size öldürünü öğretmedi, öldürün demedi bizim dinimizin ne dediğini siz bizden iyi biliyorsunuz. Bize öldürün deseydi zaten biz sizi çoktan bitirmiştik bu coğrafya toprağına gömmüştük. Ganire Paşayeva, yıllar önce siyaset meydanı programında, Ermeni gazeteciye haddini bildirmişti. Azerbaycanlı dişi kurt Ganire Paşayeva Turan için çok çalışmıştı. ‘’İki devlet tek millet’’ Azerbaycanlı milletvekili, gazeteci, yazar Ganire Paşayeva, Ermeni adama haddini bildiriyor. Büyük ders veriyordu.
Ganire Paşayeva tarafından ortak bir çalışma sonucu hayata geçirilen “Karabağ Hikâyeleri ”nin hazırlanma dönemi ve süreci de önemlidir. Nisan ayından itibaren Ermenilerin, “sözde soykırım” aldatmacasıyla bütün dünyanın gözünü boyamaya; medyayı, sinemayı, edebiyatı, sanatı da devreye sokarak, yüz yıl önce soykırıma uğradıkları yalanını bütün dünyaya duyurmaya, bütün dünyada “mazlum Ermeni” algısı oluşturarak, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde, Hocalı ’da hür dünyanın gözleri önünde sahneledikleri asıl “soykırımı” unutturmaya çalışacakları bir dönemde hayallerine karşılık Azerbaycan’ın haklı sesini gözler önüne sermişti. Bu bağlamda 21.yüzyılın bir algı yaratma çağı olduğuna inanan Ganire Hanım; edebiyat ve edebi eserlerin sinemaya uyarlanması ve medya aracılığıyla Ermeni’lerin soykırım yaptığını ama dünyadaki taraftarları aracılığıyla Türklerin soy kırım yaptıkları yalanını yayıyorlardı.
Doksanlı yıllarda yaklaşık bir milyon Azerbaycan Türk’ü yıllarca yaşadıkları yurtlarından kovularak Azerbaycan’ın içlerinde çadır kentlerde yaşamaya mahkûm edilir. Bu soykırımda binlerce insan şehit olur ve esirler işkencelere maruz kalır. Aileler parçalanıp yok olurken, kadınlar dul, çocuklar yetim bırakılır. İnsanların varlık yokluk mücadelesi verdiği, savaşın soğuk yüzüyle karşılaşılan o sıkıntılı günler çok acı günlerdi
“Başının üstünde öz tavanı yok,
Yavanlık bir yana, heç yavanı yok.
Bugüne səhərə bir gümanı yok,
Ay özü özünden uzak didergin.
Esdi, hardan esdi bu semum yeli?
El başı kesmedi, kesdi baş eli.
Karabağ üzerinde oynanan oyunu anlamanın yolu, bu toprakların geçmişini ve geleceğini okumada yatar. Binlerce suçsuz insanı öldüren ermeniler Buna rağmen yavuz hırsız misali Türklerin soykırım yaptığını iddia etmekten geri kalmazlar. Karabağ Savaşlarındaki gerçek hakikat, “sulh-perverlik” kavramını anlamayan her millet için gözden ırak olacaktır. Her ne kadar savunma bir hak olsada savaş başlı başına insanlık suçudur. Dolayısıyla Ermeniler, Karabağ’da bu suçun en ağır olanını işlediler. Karabağ’da yaşanan bu savaş, başta Azerbaycan halkı olmak üzere bütün Türk milletinin zihninde onulmaz izler bırakır. Yaşananların artık tarih olmaya yüz tuttuğu ortadadır. Geçen bunca zamandan sonra önemli olan tarihten çıkarılacak ders ve bunu gelecek neslin inşasında düşmanlara karşı daha bilinçli olunma yolunda kullanmaktır. Bu noktada “Toplumsal kimliğin “milli ruh” kazanarak yeniden sunumu ise edebiyat aracılığıyla gerçekleşir diyen Ganire Paşayeva . Özellikle toplumun doğduğu, var olmaya başladığı savaş ve kurtuluş zamanları tarihi vesikalar ya da diğer iletişim araçlarının sağladığı gibi edebi eserler sayesinde de toplum belleğinde yaşayabilmektedirler. Edebi eserler birbirine bir şekilde bağlanmış toplumu birbirinden haberdar ederek aidiyet duygusunu güçlendirme kabiliyetine sahiptirler” Özellikle savaşın sadece cephede yaşanan çatışmalardan ibaret olmadığı, cephe gerisinin de en az cephe kadar önemli olduğu hatta cephedeki başarının arka planında cephe gerisinde yaşanan olaylarla eşdeğer olduğu unutulmamalıdır.
Karabağ, Türk Dünyası için kanayan ortak bir yara konumundadır. Maalesef bu yara gün geçtikçe kabuk bağlamaya yüz tutar. Karabağ savaşlarından geriye kalanlar bütün Türk Dünyasının ortak yazgısıdır. Bu noktada Türk milletine düşen görev bu yazgıyı bozmak ve yeniden şekillenen coğrafyada eski hâkimiyeti sağlamak olmalıdır. Bu bağlamda Türk Dünyasının yılmaz savunucusu Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva’nın çalışmaları sonunda Karabağ hikayeleri 2 Türk Dünyasının kaybettiği kolektif bilinci ve aidiyet duygusunu geri kazandırma konusunda önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Ganire Paşayeva batılılar ve Ermenistan “Türk’e ve Müslüman’a karşı hemen her konuda iki yüzlü bir siyaset izlemişlerdir. Ganire Paşayeva tarafından ortak bir çalışma sonucu hayata geçirilen “Karabağ Hikâyeleri “nin hazırlanma dönemi ve süreci de önemlidir. Çalışmanın 2015 yılında hayata geçirilmesinin sebebi ise; “Nisan ayından itibaren Ermenilerin, “sözde soykırım” aldatmacasıyla bütün dünyanın gözünü boyamaya; medyayı, sinemayı, edebiyatı, sanatı da devreye sokarak, yüz yıl önce soykırıma uğradıkları yalanını bütün dünyaya duyurmaya, bütün dünyada “mazlum Ermeni” algısı oluşturarak, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde, Hocalı ’da hür dünyanın gözleri önünde sahneledikleri asıl “soykırımı” unutturmaya çalışacakları bir dönem. Hayallerine karşılık Azerbaycan’ın haklı sesini gözler önüne sermektir. Bu bağlamda 21.yüzyılın bir algı yaratma çağı olduğuna inanan Ganire Hanım edebiyat ve edebi eserlerin sinemaya uyarlanması ve medya aracılığıyla bunların propagandaya dönüştürülebileceğine inanır.
Ganire Paşayeva, Ermenilerin algı operasyonu konusundaki başarılarını teyit ederken, “İnsanlığın ulaştığı en ileri medeniyette yaşayan bizler, aynı zamanda adalet duygusunun yok edildiği, vicdanların susturulduğu, “güçlü” olanın “haklı” sayıldığı ve zalimin mazlum gösterildiği bir dünyada yaşıyoruz haykırışını yapıyordu . Yurtlarını kaybetmelerinin yanı sıra bu insanların manevi değerlerinin de ellerinden alınması, o insanların bilincine, geçmişine ve geleceğine sürülmüş kara bir leke olarak tarih sayfasında yerini alacaktır. Bu noktada Paşayeva Karabağ’ın “kara bağlayan” hikâyelerini bir araya getirerek, tarihin yanlış yazılmasına karşı toplumda ön bilinç oluşturmaya çalışması çok önemlidir diyordu.
Türk Dünyası olarak yapılacak en güzel şey bu saatten sonra, bu çağrıya kulak verip Karabağ’ın gerçek sahibine ulaşıncaya dek çaba göstermek olmalıdır. Paşayeva, Karabağ ile ilgili siyasi mücadelenin yanı sıra sanat ve edebiyat yoluyla da göz ardı edilen gerçeklerin ortaya çıkarılabileceğini vurguluyor: “Bu açıdan, geçen yüzyılın trajedisi olan, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgalini, Karabağ’da yaşananları; Hocalı’ da yaşanan insanlık dışı vahşeti ve Türklere yapılan soykırımı, yüz yıllarca unutulmayacak şekilde, edebi eserlerinde dile getiren yazarlarımızın, bu eşsiz eserlerini öncelikle kardeş Türkiye’de ve Türk Dünyasında, sonra da yabancı dillere çevirerek bütün dünyada yayımlamak gerektiği tezini savunuyor Ganire hanım. Ganire Paşayeva tarafından Kayseri, Eskişehir, Niğde, Kırşehir… gibi birçok ilde hem “Karabağ Hikâyeleri “nin tanıtımı hem de Türkiye ve Azerbaycan’ın siyasi ve sosyo-kültürel ilişkilerini gündeme getiren konferanslar düzenledi.
Ben, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki anlaşmazlığın barış yoluyla halledileceğini ümit ediyorum. Biz, barış taraftarıyız, yeniden savaşmak istemiyoruz… Ancak, işgal edilen topraklarımızın Ermenilerin elinde kalmasına da asla müsaade edemeyiz diyen Ganire Hanım. Biz Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlamaya çalışıyoruz ve bunu sağlayacağız. Sivas valisinin siz her yerde Türkiyenin hakkını savunuyorsunuz sözü üzerine burası bizim vatanımız. Vatanımızı savunmak vazifemiz ve borcumuzdur diyerek canı gönülden tek millet iki devlet tezini savunmuştur. Bu coğrafyada bizim hakkımızı bize bırakmamak için herşeyi yaptılar ve yapacaklar.
O yüzden birlik olmamız ve sahiplenme gücümüzü canlı tutmamız lazım. Zaten biz bu birlikteliği Çanakkale’de gösterdik. Balkanlardan Kerkük’e kadar çok silahımız ve yiyeceğimiz olmamasına rağmen nasıl başardıysak bugünde başarıyoruz, gelecekte de başaracağız diyerek büyük bir cesaret örneği sergilemiştir. Ganire hanım Türk dünyası çocuk vakfının da müdavimi şiddetli destekleyicilerindendi. ’’Bir yıldız kaydı göç etti ötelere’’. Allah Rahmet eylesin Saygıyla yad ediyorum.
Mehmet Talip BİLGİL:
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.