- 802 Okunma
- 6 Yorum
- 8 Beğeni
Öyle-
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ahmet Erhan diğer şairler gibi sıklıkla hatırlanmaz. Ama ben onu hep Öyle* şiirindeki bir dizesinde algımı keskinleştiren sorusuyla hatırlarım:
“Hiç kendine çarptığın oldu mu birdenbire bir köşe başında?”
Dün akşam bu zıtlıklar metropolünde kaosun tam da ortasında** yürürken aynı dize tekrar geldi aklıma ve ben tarihin zulüm- acı- tuhaflık- tekerrür ve çelişkilerle şekillendirdiği şu koca kentte karanlığı delip geçerek gözlerimi kamaştıran güzel insanları- o insanların ışıklı dimağlarını hâlâ farkedebiliyor olmama şaşırdım.
Öte yandan hayatın günlük rutininde artık güzel bir şeylere rastlamakta zorlandığımız- içinde bulunduğumuz keşmekeşin salgın hastalıkları- savaşları- doğal afetleri- sadece ülkemize değil tüm dünyaya körükle hava tutan enflasyonu yetmezmiş gibi bir de aniden karşımızda hortlayıveren andavalların bön bakışları- oportünist karakter fukaralarının bukalemun ağızlarına karşı gösterdiğim tahammüle de şaşırdım.
Bir mekâna çekilip de kahvelerimizi yudumlarken dostluğa- doğal dünyayla bağlantıma- okuttuğum ve okutmaya devam edeceğim kız çocuklarına- ölmüşlerimi yâd ettiğim her an’a- beni bu şemail ve ahlakla şekillendiren yüce akıla kalbimle sonsuz kere şükrettim.
Az evvel de Osmanlı klasik dönem mimarisinin dehası- el fakir-ül hâkiri Koca Sinan’ın şahsiyetleri eşliğinde Kristian Xhaferaj‘in*** kemanında raksettirdiği içli nağmeleri çocukluğumun İstanbul’u- babaannem ve Ali Dedem için defalarca döndürerek dinledim.
1930’larda onlar gibi daha niceleri Balkanlardan göç ederek evlerini- üzüm bağlarını- bostan tarlalarını bırakıp “vatanım” diyerek gelmişler bu ülkeye. Arada bir hiç gelmeselermiş diye düşündüğüm de olmuyor değil. Neyse ki yekta dost bağlarım bahçelerim var- bir zamanlar babamın da dünyaya gözlerini açtığı iki omuzu iki kıtaya yaslanmış- her şeye yeniden başlama sebebimiz olan bu debdebeli şehirde…
Şairin dizesi misali ben de ansızın bir köşe başında kendime- anılarıma toslayıveriyorum- bazen çiy yüklü bazen güneşli bir tebessümle.
/ yüRekTen
Yazsonu 2023, Florya
İZLER 64. Sayı
* Şehirde Bir Yılkı Atı kitabından
** Taksim Meydanı
*** Kristian Xhaferaj - İstanbul
youtu.be/m23kHd9tYOM?si=7ZlpHT9kLLs4-EGs
ph. r.t. / Taksim Meydanı
YORUMLAR
İnsan kendi ağırlığını önce kendi terazisinde tartmalı.
Özünü, sözünü başkalarının kantarında, başkalarınınkini de kendi kantarında ölçmeye kalkınca topuzu kaçar zira...
Eksiklerini ve fazlalıklarını eline, ruhuna, zihnine alıp, evirip çevirmeli,
gördüklerinin ve göremediklerinin ayırdına varıncaya kadar hissedeceği hoşnutsuzluğu, acıyı, ve hüsranı da sonuna kadar sahiplenmeli.
Kaynağına inemediği, inmekten kaçındığı, o derin kuyunun dibindeki karanlığından gözlerini kaçırdığı ne varsa,
başkalarının yansımalarında kendisine tekrar tekrar gösterileceğini de kabul etmeli.
/ yüRekTen
Çilekli Yulaflı Smoothie
Malzemeler:
5 tane çilek
1 yemek kaşığı yulaf
1 bardak soğuk süt
1/2 çay kaşığı vanilya
Bütün malzemeleri bir kabın içerisine alıp blenderdan geçiriyoruz.
Hasan Tahsin Paşa, tek kurşun atmadan 45 binden fazla askeri birliğin olmasına rağmen mücadele etmeden 8 Ekim 1912'de 50 binden fazla muhacir ve askerlerimizi kendi kaderleriyle baş başa bırakmıştır. Muhacir olmak yüreklerde her daim derin sızıdır...
Yüreğinize sağlık üstad
https://www.youtube.com/watch?v=UjwCxC3ZPrk
/ yüRekTen
O da bir oportünist 'ela ela'cı bir orta yolcuydu.
Sevgimle.
Şiir okurken şairi de okumalı İnsan. Aklında hep kıymık gibi durmalı şiir. Bazen bir köşeyi dönerken bazen bir cami avlusunda yahut dar bir sokaktan yokuş çıkarken. Taşı toprağı altın değilse de ezel ebet güzeldir İstanbul.
İçindeyken keşmekeşinden hoyratlığından yorulursun çekip gitmekle kalmak arasında med cezir yaşarsın. Ancak uzakta kalınca burnunda bir sızı gözlerin ya yağdı yağacak...
Eskiler muhacir derlerdi ya ne oraya ne buraya ait olamıyorsun. Şair de öyle. Kamışlıktan koparılan ney gibi...
" Dinle neyden kim hikâyet itmede Ayrılıklardan şikâyet itmede
Dir kamışlıkdan kopardılar beni Nâlişim zâreyledi merd ü zeni"
Ahmet Erhan'rahmetle anarken
"Bu şiir burda biter
Nasılsa anlaşılmaz
Çünkü bir sese, yankısından başka
Kulak veren çıkmaz"
Bir hüzne yazılır şiir, bilenler bilir.
/ yüRekTen
ah şu iç monologların lebriz dökülmeleri
suyun taşlara- kayalara sızıyla çarpan
ama her şeye rağmen
çevresine huzur dağıtan ırmakların türküsü gibi...