Zaten
Öyledir zaten, tanımadığına küsemezsin, darılamazsın. İnsanı en çok acıtan en yakınlarıdır zaten. Hani düşmandan gelse kurşun ırgalamaz ölsen bile, lakin dostundan geldi mi isterse sıyırsın veya isabet etmesin ölmekten beter eder insanı.
Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş kucaklamış derler. Oysa siyasi ve sosyal olaylarda kardeşi yoktur kimsenin. Sadece bıçaklar, kucaklamak için yaklaştığında baktı ölmemişsin, yastığı bastırır yüzüne, boğar gibi bir şey yapar işte.
Tanımadıklarımızı internet üzerinden yargılarız bizler yani internet kullananlar, yazdıklarından, yorumlarından, üslubundan bir kulp takarız tanımadıklarımıza. Yıllar içinde ne kadar iyi niyetli olursanız olun iyi niyetiniz sömürüle sömürüle geriye bir şey kalmaz. Klavyeler bile bitkisel hayata girer. Zaten sanal olan muhabbetleri; bir videoya, sevmediğimiz bir şarkı türküye, sevmediğimiz bir siyasi, dini veya sosyal yoruma kurban ederiz gider. Akan kanın rengi yoktur gönülde ve zihinde. Lakin gerçek şu ki; siydik yarıştırdı toplum edebiyat sitelerinde 20 yıldır. Kalite düştükçe düştü, burnunda ayı kılı olan yöneticilerden tutun da, sağda solda akademiklik oynayan dil bilimcilere, geçmişin acılarını gelecek kuşaklara bulaştıranlardan, kadın kız damat evlilik nişanlılık muhabbetine türlü türlü dedikodulara kadar çek etmemiz gerekiyor kendimizi.
Kitap devrinin son dönemlerinin son klavyezanlarıyız bizler. Görüntüler; edebiyatı bitkisel hayata soktu çoktan, kan verseniz de, ilik nakli yapsanız da hastanın kurtulma ihtimali yok artık.
Bir de reklam olayları var, artık bunaltıyor edebiyat sitelerini kullananları. Devamlı başsağlığı dilemek de edebiyatın sadece ölüm, acı, kahır üzerine bina edilen bir sanata çeviriyor. Yıllardır özel gün ve geceler, onun ölüm günü, bunun doğum günü, o zafer günü bu hezimet günü kutlanır durur. O kadar çok var ki bu kutlamalar artık göz ucuyla bile bakmaz olduk belki de.
Bu gün bir dizinin 2. sezonunun final bölümündeki yorum şöyleydi, aklımda kaldığınca; Bir yıldır her cuma müptelası olmuştum dizinin, şimdi 3 sezon için 1-2 sene bekleriz, keşke yapay zekalar bu işlere bir el atsa...
Evet; yapay zeka! Tekerleğin icadı gibi bir şey. Tüfeğin icadı gibi bir şey. Dayanamaz insan buna, yani bir çok iş ve sanat kolu değişecek, değiştirecek mecburen kendini. Bu deveyi gütmenin imkanı yok, bu diyardan gitmek için belki de son yıllarımız, 5-10-20 yıla bir çok konuda yapay zeka insanı ikinci bir tür olarak kodlayacak.
Sayısallaşma, yani fişlemedir, damgalamadır. Eski toplumlar, ki halen devam eder, en çok da kurban pazarlarında hayvanlar mavi, kırmızı, yeşil boyalarla işaretlenir ya. Mesela, nüfus müdürlüğünde Irkınızın hanesi bir kaç sayıdan ibarettir, dininiz veya medeni durumunuz bir kaç sayı, sembol veya harfe indirgenmiştir. Ki bunun istihbarat yani devlet boyutunda da renklendirilirsiniz. İnsanları, insanların yargılamasına alışkınız çünkü her insan bir şekilde en yakınından en uzağına yargılıyor insanı, bunu yapay zekanın yaptığını düşünmek şimdilik biraz zor. Yavaş yavaş yapay zeka yargı alanında kullanılınca daha somut hale gelecek. Fransa’da bir şirket çalışanlarının yüzde 35 inin yerine yapay zekayı istihdam etti mesela. Yapay Zeka’nın istihdamını tanımlar mısınız bana? Banka müşteri hizmetleri çok hızlı bir şekilde yapay zekaya geçiyor, çikolataların ambalaj tasarımlarını bile yapay zeka yapmaya başladı vb vs.
Sahi, konumuz neydi.
Zaten çivisi çıktı zihinlerimizin, hatta gönüllerimizin bile. Yapay Zeka, kara veba gibi bir şey olacak Ortaçağ Avrupa’sını kasıp kavuran veya Kızılderililer için su çiçeği gibi bir şey, dindarlar için ise inancın veya dinlerinin sonunu getirecek sanki.
Bugün 7-8 saat elektrik gitti buralarda, sanki hayat duracaktı. Ocağınızın çakmağı çalışmaz, eski usul çakmak ara, bulaşık çamaşır makineleri pert, biraz daha kesinti devam etse akıllı telefonlar ıskartaya çıkacaktı. İnternet zaten mevta. İnternet mevta olunca nelerin pert olduğunu düşünün bakalım?
Usta bulunmuyor dostum, sucudan, elektirikciye kıran girmiş gibi. Şimdilik hamal daha bulunur vaziyette... Neyse konu dağıldı gitti.
Edebiyat şimdiye kadar, sosyal ilişkileri, aşkı, kahrı, hasreti, dini, ideolojileri vb işledi. Buna rağmen kırdı geçirdi insanları yüzyıllardır. Ve yine artık bir kaç video için katil olma durumları da mevcut toplumda... Bir kaç yazı için geçtiğimiz çağda en vahşi ve gaddar katilleri okuduk durmadan şiirlerde romanlarda..
Elbette bu tahminler veya öngörüler, değerlendirmeler şahsi.
Lakin gelecek kaosu hızlandırmak isteyen bir nesil var karşımızda. Ekseriyetle bunlar dindar ümmetçi tayfa, komünist ve milliyetçi tayfa, aşırı zengin yüzde 3’lük tayfa, bunların da eli kolu basın yayın, basıncı tayfa, yalancı algıcı tayfa.. Basın Yayın Kurumunda bir omdusmancık mı ne Y kuşağından az çok ünlü bir gazeteciye had hudut bildirmeye kalkmıştı, youtube yayınlarındaki reklamlar için falan. Gülsem mi, düşünsem mi bilemedim. 70 lik insanlardan bolca nasihat dinliyoruz bir çok yerde ve mekanda. Çağ çok hızlı değişti, ayak uyduramadık ve bizlerin ekseriyetle x ve y kuşağının 10-20 yıl sonraki sosyal durumlarını hayal etmek bile işkence aslında. Bir çok emekli hala kendi maaşını bile çekemez mesela bankalardan? Bilmez elektroniği, tuşların yönlendirmesi kafasını karıştırır, peki ya 20 yıl sonranın emeklisi ve ihtiyarı bizler neyin cahili kalacağız bu ortamda.
Yapay Zekayı küçük görerek, karşımızdaki insanları yargılayarak, ona buna sataşarak, dedikodusunu yaparak daha nereye kadar uzanabilir edebiyat siteleri, ben bilmem.
Tüm bu sanal ve gerçek olumsuzlukların yanında insanların keyifli, huzurlu vakit geçirmesini sağlayan edebiyat sitelerinde bir çok olumsuzluk, teknik eksiklik, reklam bombardımanı, yönetici faşistliği, kopyala yapıştır yorumlar, bir kişinin üç beş rumuz kullanımı, erkeklerin kadın, kadınların erkek gibi görünmesi, ilahiyatçı ve dinist tayfanın bitmez tükenmez insan ayırmaları, saçma sapan yargılamaları, bitmeyen taziye mesajları, tarihten acı ve kahır devşirmek gibi gibi toprağını atıyoruz birbirimizin, zihinlerimizin, gönüllerimizin..
Sevgili nesildaşlar:) ben cuf cuf istiyorum. Bu internet devesi beni aşıyor gitgide, bu sanal dünyadaki 20 yıllık serüven çok boğucu hale geldi. Hadi toparlanın quantum dünyaya ışınlanalım, başımıza ne gelirse kabul, yani enerji altı elektronik devre ve malzeme içine girmek, Tron filmindeki gibi:))
Zaten...
YORUMLAR
:)) birileri demişti ya yüzüncü yıl bizim yılımız olacak..Şimdi muhteşem yazınızı okuyunca iyice ümit var oldum uçacağımıza.yetmişlik nasihatlar,seksenlik nasihatlar zorlamıyor kimseyi bildiğim kadar.İstediğinizi alırsınız.İstemediğinizi almazsınız.Her şey yapay zaten ,doğalı tükendi.Zeka da öyle.Oynatmaya az kalınca yapay zekalar gündeme geldi.İlginç konuları usta kaleminizden takip etmek güzel.Hep yazın siz.Takipteyim.Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.