LANET VE BETTUA
LANET VE BEDDUA
Lanet beddua etmektir. Allah insanların birbirlerine lanet okumasını uygun bulmaz. Lanet ve beddua köken olarak aynıdır. Duanın niyazın tersini düşünürsek beddua ortaya çıkar. Birisi iyiliğin talebi ötekisi ise kötülüğüm olmasını istemektir. İslam dini kötülüğün olmasını istemek olan lanet okumayı onaylamaz. Bir kişi diğer birisi için iyiliğini veya kötülüğünü istemesi durumunda en uygun olanının şöyle olmalıdır. Allah gönlüne göre versin demek en güzel şeklidir.
Bu içinde yaşadığımız âlem yaratıldığından ve biz insanların diğer canlılarında yaratıldığından beri ortaya çıkan ilkel dinler ve inançlarla birlikte beddua ve dualarda oluşmuştur. Günümüz Müslümanlarında en son peygamberin aracılık ettiği son İslam dininin esaslarına rağmen iyilik ve kötülüklerde devam edip gidiyor. Müslüman geçinen dincilik kisvesine bürünerek din tacirliği yapanlar kendilerini bu konularda üstün olduklarını savunanlar inanç ve imanda kimseye pabuç bırakmıyorlar.
Âdem peygamberden Hz. Muhammed’e kadar geçen sürede İslam’ın getirdiği esas yaşama hiçbir devirde doğru dürüst uyulmamıştır. Toplumlar arasında ve kişiler in ilişkilerinde kin, nefret, kıskançlık, çekememezlik, tamah, biriktirme, soygun, rüşvet, tecavüzler, katliamlar, savaşlar sürüp gitmektedir. Hiçbir zaman bu kötülüklerin önü alınamamıştır. İnsanların daha küçük yaştan buluğ çağına erişip rüştünü ispat edinceye kadar geçen sürede maalesef eğim ve öğretim verilememiştir. Ülkelerin yönetimleri çıkarları uğruna makam sevdaları ve koltuk kapma hesapları ile eğitim sistemini toplum ilişkilerini menfaat karşılığında bozmuşlar bozmaya da devam ediyorlar.
Toplumun yaşamını düzeltmek yerine bozmak için dinde kullanılır olmuş olmaya da devam ediyor. Din Allah’ın vahiylerinden saptırılarak menfaat dinine dönüştürülmüş. Din konusunda ortaya çıkan yoz ve sapkın düşünceli zatlar mezhep tarikat dini yani dinci cemaatler oluşturarak İslam’ı param parça etmişlerdir. Günümüzde gerçek İslam maalesef ülkeler arasında tam yaşanmıyor.
İslam peygamberleri ve kitapları bir tarafa bırakılarak Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar birbirlerine dini açıdan düşman gözüyle bakar oldular. Bu alanda görevli maaşlı dini vazifeliler ve dinci kesimler İslam’ı yıkmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunların hiç birisi ayrı dinler değildir. Hepsi tek din İslam’dır. Hahamlar, papazlar ve imalar halen ayrı ayrı dinlermiş gibi söz ediyorlar. Cami imamları lanet ve beddua edeceği zaman Yahudiler ve Hıristiyanlar için dinine lanet diye vaaza başlıyor. Herhalde öbürleri de Müslümanlar için böyle başlıyordur. İşte dini bozan bu tayfalar.
İslam’ın son peygamberi şeriatına uyanlar yani Müslüman olduklarını söyleyenler bilhassa içleri boş mabede dönüşmüş cami yarışında yarışıyorlar. İçleri boş koca koca mabet görünümlü camiler. İçleri saray gibi süslenmiş şatafata kaçan İslam’ın asla onaylamayacağı süslemeler israfın yarış ettiği mekân ibadethaneler. Halkına lanet okuyan beddua eden ülke yöneticileri birbirlerine düşman edilen siyaset hastalığına müptela olmuş halk yığınları.
Kuran’ın dini yerine hurafeler hikâyeler ve yoz ve yobaz dinci kesimlerin görüşleri din yapılıyor. Sözde dini eğitim ağırlıklı okullarda gerçek din öğretisi yerine Arap alfabesi ile yüzeysel kuranın okunması ve Arap kıssaları hurafeler tarikat şeyhlerinin görüşleri, mezhep ayrıcılıkları, cemaat oluşumları bölücülüğü öğretiliyor. Kuranın anlattığı İslam yok ediliyor.
İslam’a göre ölüm bu dünya da ki yaşamın sonu olup ebedi yaşam diye adlandırılan ahret yaşamına geçişin başlangıcıdır. İnsanın hayatı sona erdiğinde haliyle yapılan hayırlar ve günahlarda o saten itibaren durur ve işlemi sona erer. Yaşarken hayatı boyunca hayırlı ecirler işleyenler takdir alırken insanlıktan nasiplenmemiş olanlar zulüm edenler ve zalimler ise lanetle anılılar ve beddualara maruz kalırlar.
İslam dini başta faizciliği, tefeciliği, rüşvet alıp vermeyi, çalıp çırpmayı, hırsızlığı, kamu malını israf etmeyi ve gasp etmeyi doğru bulmaz ve bu etik olmayanları lanetler. Ülkeyi yönetenler kendilerine yakın olanları hısım akrabayı eş ve dostlarını ballı kaymaklı makam ve mevkilere liyakate bile bakmadan atayıp yerleştirirlerse Allah’ın da lanetleri üzerinde olur. Halkının da bedduasına maruz kalırlar. Bu gibi liyakatsiz firavunlaşmış yönetici konumundakileri İslam asla affetmez.
Geçmişte yapılan halk yararına olan yeni icat ve buluşları dine aykırıdır günahtır uyulması kullanılması caiz değildir diye fetva verenler çok büyük beddualara maruz kalmışlardır. Kör cehaletin esiri olan makam sahipleri ülkelerinin kalkınmalarına köstek olmuşlardır. Gâvur icadıdır diye yeniliklere kapılarını kapatanlar üç yüz sene bilimin buluşlarından ülkeyi uzak tuttular. Avrupa ülkelerinde binlerce kitaplar basılıp halk bilinçlenip aydınlanırken maalesef Osmanlı yönetiminin cehalet tuzağı ile basım için icat edilen matbaa üç yüz sene sonra ülkede uygulanabilmiştir.
Geçmişte buna sebep olanlara lanet okumak ne kadar haklı değimlidir? Halen Müslüman geçinen ülkelerde Hz. Muhammed’in topluma sunduğu kip kuranın içindeki vahiyleri gerçek rotasından saptırılarak toplum uyutulmaya çalıştırılıyor. Adeta din kullanılarak İslam’a aykırı olarak biat kültürü ile cahil bırakıp köleleştirilerek kullanılıp sömürülmeye çalışılıyor.
Allah’ın rahmet kapısını yaşayış biçimiyle kapalı tutanlar yolunu şaşırıp küfre batanlar mutlaka beddua alırlar. Kötülüğün her biçimi bedduaya çıkar. Küfürbaz olmak, asi olmak, zalim ve zulmedici olmak, Allah’a eş koşup şirke batarak düşüncelerini bu şekilde özünleştirmek yaratanı gücendirir. Belki de o gücün lanetini üzerine çeker. Allah hem bağışlayıcı hem de affedicidir. Fakat insan olanın bunu yaşamında göstermesi gerekir.
İnsanlar zulme uğradıkların da birilerinden zarar gördüklerinde felaket derecesinde harekete maruz kaldıklarında bu durumlara sebep olanlara karşı lanet okuyup beddua edebiliyorlar. En tehlikeli beddua ve lanet okuma anne ve babaların evlatları için yaptıklarıdır. Asla anne ve babaların beddualarını çocukları almamalıdır.
Birisine beddua ederken veya lanet okurken gerçekten haklı olunmalı. Bu çok önemli konuda mümkün mertebe lanet ve beddua etmekten kaçınılmalı. Mazlumun zarara uğraması sonucu yaptığı beddua karşısında gerçekleşe bileceği düşünülmektedir. Allah mazlumun üzüntüsünden ettiği bedduayı mutlaka işitir.
Aşırı kötülüklere maruz kalındığın da lanet okunmaktan ziyade Allah seni bildiği gibi yapsın demek daha uygun olur. Kötü duruma düşen, aile düzeni bozulan, ticari hayatı kötüye giden birilerinin şöyle söylenip Allah’a derdini iletip sorguladığını da biliyoruz. Allah’ım kimin bedduasını aldım da bu durumlara maruz kaldım dedikleri gerçektir.
İnsan olarak ne lanet okuyalım ne de beddua eldim. Allah’ın verdiği her nimet için şükretmesini bilelim. Her türlü belaya karşı sinirlenmeyelim ve sabretmesini bilelim. İbadet etmenin insan psikolojisini etkileyeceğini ve sakinleştireceğini düşünerek ihlas bineğine binelim. Bel ki o zaman ne lanet okunur bize nede aleyhimize beddua edenler olur.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.