Anlamsız Bir Huzur.
Anlam mıdır bütün gerçeklik, herhangi bir şeye yüklediğimiz bir değer midir? Kalabalıkları hiçleştiren, yalnızlığı ululayan ses midir bilinmezlikten zihnimize düşen. Tekrarlamak mıdır en ulvi gaye veya en yüksek huzur tekrarlanmak mıdır bir şey tarafından.
İki daim savaşır, tartışır, müzakere eder, münazara eder, kah barışır gözükür, lakin bu aldatmacasıdır kendisinin.
Ey Dünyevi, ey insan; binlerce yıldır olmayan bir şey meydana çıkıyor, bir felaket mi bu gelen, bir değişim mi. Değişim midir felaketi getiren felaket midir değiştiren. Yarını tasvir edebilmenin binlerce yolu var mı, an’a anlam katmanın sükutu mudur bizi yücelten veya anlam katamamak mıdır alçaltan.
Oysa biliyoruz artık, bildiğimizi bilemeden biliyoruz, yücelik ve alçaklık, sağlık ve solluk, önlük ve arkalık kendi içinde dönüp duran tanımlanamamazlık mıdır?
Zihnimizin bizi yönlendirme hikayesi unutkanlığımız kadar zayıf mı?
Dünyanın geleceği üzerine neler neler söylenmiş düşünürler tarafından. Varlık veya yokluk, ızdırap veya mutluluğun gerçekliğine nasıl bir anlam katabiliriz ki?
Zaman dediğimiz bizi delirtmeye, susturmaya yeter, sükuta gömmez mi? Kimsenin kimseye bir şey anlatmasına ne gerek ey can. Bu çağda neyin mücadelesini verdiğinin, neyin davasını güttüğünün, neyi umut ettiğinin bir sonucu olmayacak. Sonuç, beklentisi olanlar içindir. Beklentiyse; hayvani bir tüketim döngüsü, bitkisel bir değişim sürecinden ibaret değil mi?
Bu çağ da diğer zaman döngüleri gibi mi olacak, tapınmak sona mı erecek? Tapınmazlarsa insanlar neye ve nasıl ulaşabilecekler.
Ey bir şey için ölen ve öldürülenler, ey bir amaç uğruna yitiklerimiz, anlamını kaybettiğimiz bir varlık düşüncesi içinde esir kaldık, ölünce ve ya öldürülünce kurtulacağız bu döngümüzden.
*
Tartışmak iyi gelmez hiç bir düşünce için. Konuşmak bir anlam ifade etmez artık. Haydi toplanın dünya yerleşimcileri, insanın içine yerleşenler, artık susalım da duymak istediğimiz konuşsun, eğer aynı dilde karşılaşabilirsek döngümüze devam eder, döner dururuz kendi etrafında onun gibi. Lakin anlamsızlık olacak dönüşlerimiz de.
Ben sonsuzluk kadar eskiyim ve şu an kadar yeni ve yakınım sana. Uzaklaştır beni kendinden yine kendime uzaklaşacağım, çek beni kendine yine kendime yakınlaşacağım. Farkı olmayacak bunun da, yine veya yeni bir fark yaratılmayacak.
Eski hikayelerin büyükleri kadar tapınacaksınız, küçükleri kadar da tapınmak isteyeceksiniz. Bu sefer sizi tapınmak kurtaramayacak, zaten yenilerin kurtulmaya veya kurtulmamaya dair bir dertleri olamaz. Siz eski tapıcılardan olacaksınız.
Haydi anlam katın bir ölçünün zamanı göstermesine, son kırk yılda olup bitenin, gelenin kırk bin yıldır belki daha fazla bir ölçü içinde anlamını asla bulamayacaksınız. Kandırmak isterseniz kendinizi, konuşun, yazın, işaret bırakın veya işaret edin, bir önemi kalmadı.
Karşına Tanrı çıksa önemi olmayacak, çıkmasa da Tanrı etki edemeyecek.
En bilgili ve sizinle en ilgili rüyalardan asla uyanmayın. Yasakladım size uyanmayı. Uyuyunuz lütfen, hiç bir fiilin bir etkisi yok düşünce içinde. Öznesinin nesnesinin fiilinin hiç bir türü çağımızdaki kadar uyanmaya başlamadı bildiklerimizin yanında.
Hadi, durmaksızının mekanından bahsedin bana, hayal hayal anlamı olduğunu haykırarak kandırın kendinizi, el alemi.
YORUMLAR
:)) Günaydın en kocamanından!..Huzura anlam aramaya kalkarsak eğer huzuru kaçırmış oluruz.Huzur teslimiyetten başka ne olabilir ki?..Saat yirmi dört ile iki arası beyinin karanlık ve relax bir vaziyette dinlenmeye geçmesi gerektiği bir zamanda beyni bu denli çalıştırıp böyle muhteşem bir eser vücuda getirmeniz okuyanları sarsacak elbet.Günün ilk ışıklarıyla birlikte okuyanı huzura gark edecek bittabi.Okumak faydalı tabi.Siz yazın okuması bizden.Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.
Yinsani
ve haklısınız gece yazmamak gerektiğini söylenir devamlı. gazzali mi rabbani mi geceyle ilgili güzel sözleri vardı, aklıma gelmiyor lakin tanrı ve geceyle alakalı idi. lakin üstadım uykunun ne olduğunutatmayanlara günaydın demek mi, günaydın üstadım.
güzel bir gün diliyorum. :)
en sevdiğinize emanet.