- 174 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
3-ı sınıfı
Hiç ummadığın anda verirmiş, seni yaratan sana umudu...
Umutsuz, zorlu bir yılın ardından yeniden hayata tutundum. Belki acı ile ama sabırla geçirdiğim zor bir yıl oldu. Hastalığım sonrası geçirdiğim, o zorlu ameliyatı Allah’ın izniyle atlattım. Tüm umutsuzluğumun içinde "İnşirah’a tutundum." "her güçlükle birlikte bir kolaylık vardır" diyen Rabbimin sözüne tevekkül ettim.
O bana kolaylıkla birlikte güzelliklerde gösterdi. ŞÜKÜRLER OLSUN!
Yıllar sonra koşar adım gittiğim okulumun bahçesindeydim. Bu kez öğretmen olarak geldiğim, okulumun yolları, o uzun merdivenleri hiç değişmemişti. Onun dışında herşey değişmişti. Bende değişmiştim ama içimdeki kız çocuğu hala aynıydı. Öğretmenlik için arandığım dakikadan itibaren, heyecandan günlerce uyuyamamıştım. Çocuklarla tanışmak için kendime konuşma metinleri hazırlamış, evde yalnız kaldığımda onları hayal edip provalar yapmıştım. Sanki heyecandan konuşamayacağım gibi hissetmiştim.
Okula geldiğim ilk gün ders çoktan başlamıştı. Sanırım bize saati söyleyen öğretmenin "hoşgeldiniz" şakasıydı bu. Benimle başlayan iki öğretmen arkadaşım daha saat konusunda bu yüzden yanılmıştı. Aslında iyide oldu. Sınıfa girdiğimde sağolsun sınıf anneleri çocukların başında olup, beni karşılamışlardı.
Sonrasında herşey doğaçlama gelişti. İçimdeki heyecandan eser yoktu. Üstümde tuhaf bir şekilde acemilikte yoktu. Sanki çocukları evvelden tanıyor, onlarla daha önce karşılaşmış gibiydim. Bir yabancılıkta yoktu.
Gitmeden önce ilk güne dair birçok yazı okumuştum. Yazıların çoğunda "onlar size notunuzu verir " deniliyordu. Acaba çantama atılan bu minik kalpli mektuplar mıydı? Bu notlar.
Evet 3-ı sınıfının, sınıf öğretmeniydim. Onları tanımak adına küçük yaka kartları hazırlamıştım. İlk ders bu yaka kartlarını dağıttım. Birde kenarlarına kurdele tutturduğum küçük çikolatalar vardı. Henüz dersler başlamadığı için, biraz sohbet, biraz resim ve birazda oyun oynadık. Zaman hızla geçiyordu. Nasıl çıkış saati geldi anlamadım.
O günü güzel geçirdim. Çıkışta velilerin arasına geldiğimde güler yüzle karşılandım. Eşsiz bir duygu idi. Belki bölüm öğretmeni olsam bu duyguları yaşayamazdım.
Yıllar önce okulum olan yerde terör olayları olurdu. Okulumuz bir hafta sonu bombalanmıştı. Bizler korku ile okula gidip gelirdik. Öğretmenlerimiz ellerinde sopalarla bizi karşılardı. Bu sebepten giderken hiç birine veda etmemiştim. İçimden "bende Bir gün öğretmen oluca, ama sizin gibi olmıcam" demiştim o küçük aklımla. Yıllarca öğretmen olmayı hiç düşünmedim desem yeridir. Ta ki, çocuk yuvasında çocuklara etüt yaptırırken "aslında olabilirmişim" dediğim zamandan sonra, hayatın kader çizelgemi bu yönde çizdiği o zamana kadar.
Ama ilk kez bir sınıfım oluyordu ve okulda görev alıyordum. Ve ne tesedüftür ki, bu benim okuduğum okuldur.
Bugün çocuklarla Türkçe dersinde şiir konusuna değindik. Şiir ve yazı yazdığımı duyunca çocuk oldukça heyecanlandılar. Bende üçüncü sınıf itibariyle şiir yazmaya başlamıştım. Daha yolun çok başındalar ve hepsi o kadar masum ki...
Bazı haylaz çocuklarımda yok değil. Ama içlerinde kötü düşünce barındırmıyorlar. Çocuk dediğin saflığın kendisidir aslında. Bir şeyin doğrusunu öğrenmen istiyorsan onlara sormalı insan. Bir kaos ortamında bile elbet doğruları söyleyen bir, iki kişi vardır.
Aslında iki gündür salgın yüzünden bayağı hastayım. Kendimi okulda tutup, evde yaşıyorum hastalığımı. Onlardan da uzak duruyorum haliyle. Ama onların enerjisi yetiyor beni deşarj etmeye.
Şimdilik yeni ve heyecanlıyım. Çocuklarım genel anlamda söz dinliyor. Umarım nasıl başladıysak öyle gider. Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben bu hayali bir gün görmüş olsamda bana yeter.
Elif Karadaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.