YAZARLIK
Okumayı öğrendiğimden beri kitapları hep sevmiştim. İlkokuldayken bazen ailemle misafirliğe gittiğimiz evlerde gördüğüm kitaplıklara hayran bakışlarla izlerdim. Annemler sohbet ederken ben dikkatle merak ettiğim bir kitabı çeker ve incelemeye başlardım. Derken ortaokul Türkçe öğretmenim sayesinde kütüphaneyle tanışmıştım. İnanmazsınız belki ama artık her gün okuldan sonra kütüphaneye gidiyor, ödevlerimi yaptıktan sonra duvar boyunca dizilmiş kitapları okumaya başlardım.
Ne zaman canım sıkılsa ve hayatımda bir şeyler yanlış gitse teselliyi kitapların sessiz dünyasında buldum. Lise ve üniversite yıllarım hep bu şekilde devam etti. Öğretmenliğe başladığımda da elimden kitap düşmezdi. Ama nedendir bilmem kitap biriktirmeyi beceremedim, muhteşem kitaplığım olsun demedim. Eğer birisi emek vermiş ve kitap yazmışsa ben onun mimarisini yaptığı bu güzel aleme dalmayı hep macera olarak görmüştüm.
Bu yolculuğum okul gazetesi çıkardığımızda gazete sahibinin benimle görüşmek istemesiyle yeni bir yola girmişti. Gazete sahibi yazdığım yazıyı beğendiğini ve kendi gazetesinde yazı yazmamı istiyordu. Artık heyecanla gazeteye gidiyor, yeni yazdığım yazıyı verirken arşiv görevlisine gidip, yazımın çıktığı gazeteden bir örnek sayı alıyordum. Bir gün evimize misafirliğe gelen bilgisayar öğretmenimiz bu gazete örneklerini görünce,
-Hocam bunları verseniz de öğrencilerimize yazı için alıştırma yaptırsam demişti. Yazılarıma sahip çıkacağına dair söz aldıktan sonra poşeti ona vermiştim.
Biz onlara iadeyi ziyarete gittiğimizde arkadaşım beni bilgisayar başına davet etmişti. İşte yazılarım, karşımda ve kitap formatında duruyordu. Arkadaşımla otururken bir taraftan da bir kapak tasarımı yapmıştık. Kısa zaman sonra büyük heyecan içinde ilk kitabımı elime almıştım. O an ki duygularımı bugün bile anlatamam. Buharkent ilçesinde Yunan işgalini gören yaşlı insanlarla röportaj yaparken bir kaçı sizin bu yaptığınızı on beş-yirmi yıl önce filanca yapmıştı dediklerinde heyecanmış ve adamı aradığımda vefat ettiğini duymuştum. Oğlunu bulup, derdimi anlattığımda evi aramaya gitmiş ancak bahsedilen defteri bulamamıştı. Yaşadığım hayal kırıklığını anlatacak kelime bulamıyorum. İşte o zaman kendime söz vermiştim, yaptığım araştırmaları hemen yayınlama işine girecektim.
İlçe kaymakamı çalışmayı benden istemiş, inceleyip, beğenirse bastırma sözü vermişti. Fakat aylar geçip de bir haber çıkmayınca çalışmamı geri istemek zorunda kalmıştım. Elime geçen metni hemen bilgisayara aktarılmasını sağlarken bu defa belediye başkanı yazımı basılmak üzere istemişti. Tabi çalışmamı CD olarak göndermiş, kısa zaman sonra da ilçenin tarihine yaptığım hizmet için plaketle birlikte yeni kitabımı kucaklamanın gururunu yaşamıştım.
Yazıyla uğraşan dostlarıma her fırsatta bunları kitap haline getirmenin güzelliklerini anlatma derdine düşmüştüm. Çünkü bu sayede bilgi sahibi insanlar kitap hazırladıklarında sahip olduğu kıymetli eserleri artık korunmuş oluyordu. Hele emeklilik günlerimde karşılaştığım çarpıcı hikayeler karşısında bunu yazmalıyım derdine düşmüştüm. Yazma işi tamamlanınca da telaşla yayınlama heyecanına düşüyordum. Bu günlere taşıyan dostlarıma şükran duygularımı sunuyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.