- 570 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
–dinozor & komikkuş+
“her mutsuzluğun ötesinde yine yaşam bekler, ama insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak.
yoksa
hangi balık boğmuş kendini
hangi serçe atlamış damdan?”
Dostoyevski – Karamazov Kardeşler
– bazı balıklar yaşamaktan vazgeçip ölüyor ama hangi balık olduğunu unuttum şimdi.
+ balinaların ya da yunusların karaya vurduklarını duyuyoruz fakat bu bir intihar mı yoksa gereklilik mi bilemiyorum araştırmak lazım. bir de yazar son dizelere sanki başka bir anlam yüklemiş gibi.. süzgeçler ve kanatlar.
– evet, süzgeçler ve kanatlar. peki ya nefes?
+ insanların suda boğulma ihtimali var ya da damdan düşerek ölme girişim ve biçimleri. ama balık için boğulma riski gülünç geliyor. keza kuşlar için damdan atlama söylemi de öyle. Dosto akla vâkıf insanoğluna ironi yollu bir atıf yapıyor elbet. mutsuz olma durumu son bulduğunda mutlu olma hali devreye girer ya da insan gerçekten isterse kendi programlayabilir, yükleyebilir o hali kendine. tünelin sonuna yaklaşıldığında ışığın mutlaka bir yerlerden sızacak olması hakikâti.
umut var, var olacak hep. yeter ki;
farkında ol süzgeçlerinin
kanatlarının farkında ol vazgeçme
hayatı umursa fakat yaşamı ıskalama
nefes al ve günü yakala!
dercesine…
– rus ve dünya klasiklerinin büyük çoğunluğunu kılıç dişli kaplan ve tüylü mamut döneminden epey sonra okumuştum. yeniden okunmalı ama hangi ömür yetecek.
+ üç jeolojik zaman:) kuş kalçan, devasa omurgan bir yana, Dosto, çoğu okuru gibi beni de en çok acıtan, üzen ama sonunda mutlaka güçlendiren yazarlar kategorisinin en kırıcısı aynı zamanda en merhametli olanı! onun tasvirlerinde kötülük farklı boyutlarda, çocuklar dahi farklı boyutlardadır. çocukların köpeğe verdikleri yemekle birlikte yedirdikleri iğne sonucunda hayvanın dayanılmaz acılarla ulumadan (ki insan ulur) ağlayışı- buğday taşıyan arabada tekerleğin dibine düşerek yırtılan çuvaldan bir kaz’ın yemlenmeye çalışırken yine masum(!) çocuklar tarafından tekerleğin boynuna doğru sürülerek kafasının kopartılışı... çocuklar (sütten çıkmış ak kaşıklık) üzerinden kötülüğün bu kadar net, bu derece ayan beyan tasvirlenişiyle olayların adeta gözümüzün önünde gerçekleşiyormuşcasına canlanması öyle ürkütücü ve öyle müthiş ki! ve ben ne kadar okursam okuyayım Dosto’nun kadınlar hakkında gerçekte ne düşündüğünden hâlâ emin değilim. bunu anlamak için de tüm zamanlar yetmez.
anladığını dimağımın, damıtmaya çalıştım ancak gördüğün üzere hep bir yin yang çatışması mevcut o damıtışta bile. yine de her daim irademin, istencimin seçimiyle ışığa bakmaya, ışığı çekmeye, ışığı yaymaya devam. yoksa nasıl baş edilir kötülükle, nasıl karşı durulur kötülüğün tanrısı insana, insanımsılara babayiğitçe!
/ yüRekTen
ph. r.t.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.