- 211 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TAHAMMÜL
Gün henüz aydınlanmış, yürüyüş yapmaktan döndüğü günlerden bir gün. Eve çok yaklaşmıştı. Belediyenin çöpleri toplamasına daha çok var. Kadın çöplere atılmamış, çöp konteynerine asılmış nimetleri topluyor.
Yanına yaklaşıyor adam, kadın irkiliyor. Hayli yaşlı. Elleri toprak çatlağı.
-Sokaktaki itler için topluyorum ekmekleri diyor. Sormadan anlatmaya başlıyor.
Benim adam sizlere ömür. Oğlumu da kızımı da bir başıma okuttum. Everdim. Biri Ankara’da, biri İstanbul’da. Daha yeni kızın yanından geliyorum. Kız İstanbul’da. Damat da okumuş. Çok iyi biri. Oğlan Ankara’da. Gelin de okumuş. Gelin biraz bana burun, kırın etse de o da iyi biri. Geçen kış da onlardaydım.
Adam sadece dinliyor.
Kadının gözleri annesinin gözleri.
Adam kadında annesinin gözlerini görüyor.
Adam,
-Kızında gözüm yok, ver elini öpeyim ana diyor.
-...
-Hani bir türkü var ya ana, "Anama ana diyesin, babama baba diyesin."
-Ölmeyesice diyor kadın ve elini öptürüp, sabah sabah duasından nasiplendiriyor adamı.
Kadın kınanma, yavrularına söz söylenme korkusu, ahkam kesilmesini engelleme, biraz da içini dökme ya da kendisiyle gurur duyma gibi, karmaşık duygularla anlattıkça anlatsa da,
adam tek bir kelimenin özüne varıyor.
O da,
"Tahammül"
Yükten mürekkep. Hamal olan. Yük taşıyan. Kökü böyle iken evrilmiş, hoşgörüye varmış sözcük: Tahammül.
Asla karşılıksız değil. Küfesinde yük taşıyan hamalın iş bittiğinde avuç açtığı efendisinden belli.
Nice alanlarda, bin bir halde yük taşıyanlardan, tahammül gösterenlerden en merdi hamallardır. Bizim yük taşımamızda , hoşgörümüzdeki münafıklığımızı su götürmez. Tahammül ettiğimiz her yükün, gizliden gizliye hesaba vurulmuş bir yanı mutlaka vardır. Maddi ya da manevi farkı yoktur. Selam verişimizin dahi bir beklentisi vardır ki; selam almaktır. Kimi masumca, kimi tepeden tırnağa içimizdeki hinlik ile kirlenmiştir tahammülümüz.
İşin özeti: "Hamili kart yakınımdır."
"Tahammül"
Hamile. Yük taşıyan. Dokuz ay, on gün dünyaya merhaba demiş her insanın, bir hamilidir, ana.
Karşılıksız, sonsuz hoşgörünün tek istisnası.
"Adam sadece dinliyor.
Kadının gözleri annesinin gözleri."
Kadının bir gözü yüreği idi, diğer gözü aklı.
Yüreği mazi idi. Geçmişte, çektiği her bir çileye, güne varışına dile vurmamış şükür ile -rağmen- gülümsüyordu.
Aklı ati idi. Kendinden vazgeçmiş, hamili olduklarının geleceğine kaygısını tetikliyordu an be an aklı. Belli belirsiz ağlıyordu, hamili olduklarının geleceğine.
Her ana dünyaya hiç büyümeyen evlat getirirmiş, meğer.
Ve adam öğrenmişti ki,
Ebeveynlerin de iki gözü vardı.
Ve fakat,
Her daim,
Tahammül ile,
Biri ağlıyor, diğeri gülüyordu...
Adam kadının gözlerinde, anasının gözlerini görmüştü.
O gün,
"Anasının gözü" olması,
"Hamili kart yakınımdır." demesi,
Ne mümkündü.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.